Kasvetli, mutsuz eski bir mahalleydi bizimkisi. Üstelik klasik! camda dedikodu yapan ablalar, sokakta top oynayan çocukları azarlayan yaşlı, huysuz teyzeler ve kahvehaneden dışarı çıkmayan erkek takımı..
Mahallenin bulunduğu ilçemizin şehire uzaklığı tam 45 dakikaydı. Bizim gençliğin gezeceği, takılacağı bir yerde yoktu. Tek iyi yanı tüm sokaklarımız küçük bi sahile çıkıyordu.
Konya’ya okumaya gittiğimde uzak kaldım bizim eski, mutsuz mahalleden. 2012 yazı üniversitenin ilk senesi bitmiş, memleket hasretiyle koşa koşa dönmüştüm. Bizim çocukları bulur, hasret gideririz umuduylada ilk kahvehaneye ayak basmıştım fakat Necati Abi’den başka kimse yoktu. Sandalyeyi çekip yanına oturdum kitap okuyordu, ‘’Merhaba abi’’ dedim gözlüğünün üstünden bana baktı ‘’Merhaba oğul’’ dedi ve başka tek kelime konuşmadı benimle..
Çok severdim Necati Abi’yi onda beni çeken garip bi şeyler vardı.. Kimseyle muhattap olmaz, sürekli kitap okurdu, kültürlü ve yakışıklı abisiydi mahallenin fakat ne kadar saklamaya çalışsa suratında sürekli asılı duran bi hüzün ve acı vardı. Tek heyecanıysa altılı ganyandı sürekli beşinci ayak üç numaraya oynar gelmeyişine söver, üzülür sonra yalnız sahile iner birasını içerdi!
Hep merak etmiştim neden sürekli beşinci ayak üç numaralı ata oynadığını ama korkup yanına sormaya cesaret edemiyordum bi türlü.
O gün yine oynadı Necati Abi beşinci ayak üç numaraya ama gelmedi, kalkıp sahile indi. Merakıma yenik düşüp bende peşinden..
Biraz uzaktan izledikten sonra cesaretimi toplayıp yanına gittim eliyle kayalığa vurup otur işareti yaptı ama 3-4 saat ağzımı açıp tek kelime edemedim dalgalar konuşuyordu yerimize ve balıkların gözyaşları damlıyordu ciğerimize bi şey konuşmak anlamsız geldi. Kalkıp giderkende öylece baktım arkasından sadece..
O tüm yaz boyu beşinci ayak üç numara hiç gelmedi, Necati abi hep sövdü, üzüldü. Hep sahile inip kırmızı tuborgunu yudumlayıp sustu.
Kış gelmişti ve Konya’ya dönmüştüm. Ekim ayında Necati Abi’nin ölüm haberini aldım. İlk otobüsle Adana’ya döndüm. O bizim kayalıklarda intihar etmişti Necati Abi yanında ‘’sonundayım diyerek bir uzay bıraktın kucağıma giderken ve varmak için sana, evrenin sonsuz olmadığına dair teoriler üretmeye gidiyorum’’ yazılı bir notla..
Tabutunu sırtladım, mezarına indirdik, Necati Abi artık yoktu bi yandan durmadan ağlıyor bir yandan gizemi hala aklımı kurcalıyordu..
Taziye evinin önünde sürekli ağlayan, yabancı bir kadın vardı. Anneme dönüp hemen bu kim diye sordum.
‘’Arzu.. Arzu Ablan o, sen bebekken çok severdi seni, gelip sürekli oynardı seninle. Sonra evlenip taşındı. Hatırlamazsın sen’’ dedi.
‘’Necati Abi’nin akrabası mı’’ dedim.
‘’Yok, Arzu ile Necati’nin aşkı dillere destandı çok severlerdi birbirlerini. Necati’nin tek çöp alacak durumu yok diye de evlenemediler, babası vermedi Arzu’nun sonra da bir adamla evlendi gitti, rahmetli Necati’de o günden sonra toparlanamadı’’ dedi.
İçimi tırmalayan soruyu yönelttim anneme niye dedim peki beşinci ayak üç numara? Koş git hem elini öp hem Arzu teyzene sor onu o bilir dedi.
Gittim koşa koşa yanına merak ettiğim gizeme yakın hissediyordum kendimi artık. Abla dedim beni hatırladın mı? ‘’Ah oğlum hatırlamaz mıyım kocaman olmuşsun’’ dedi gözlerimden öptü. Necati Abiye ağladık beraber. Sustuk. Bir daha ağladık. Abla dedim neden? Neden beşinci ayak üç numara..
‘’Çok sevmiştik Necatiyle birbirimizi ama onun beni alacak ne parası nede işi gücü vardı. Canına kıydığı kayalıkların üstünde en son borç harçla biriktirip aldığı yüzükle Mayıs ayının Üçünde evlilik teklif etmişti ama babam çoktan vermişti beni, sana o çulsuzdan koca olmaz diye zengin bir adama. O yüzden oynardı beşinci ayakta üç numaraya, o at geldiğinde ben ona gelecekmişim gibi hisseder sevinir mutlu olurdu’’ dedi.
Oturduğum sandalyeden fırladım hemen daha çok ağladım, hayata, kadere daha çok sövdüm. Tekelden iki kırmızı tuborg alıp sahile koştum. Birini Necati abi’nin hep oturduğu kayaya döktüm diğerini yudumlarken suda yansıyan yüzüme bakıp senin bana hazırladığın ölümlerden bir ölüm seçtim kendime..
O günden sonra Necati Abi için hep ben oynadım Beşinci Ayak Üç numaraya, sayısız kere geldi.. Arzu Abla her 5.ayın üçünde gelip mezarına ağladı ‘’geldim sana geldim, kalk Necati yüzüğünü tak parmağıma’’ dedi ama artık Necati Abi yoktu!
‘’Bu civayı kim koydu kalbimize Necati Abi’’
Batıkan KaymazKayıt Tarihi : 27.1.2018 22:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!