Dün,
Beşiktaş’ta
Yıldız Sarayı’ndaydım!
Köle pazarında,
göçmen kızların
satıldığı günleri konuştum
Pertevniyal Sultan’la!
Sonra
Abdülaziz’i gördüm bahçede !
Kanter içindeydi bedeni
Bir şeyler söyledi de
anlamadım!
Bilmece gibiydi sözleri
ve
Adülhamid’e rastladım
üç sarayda birden !
Boğaz’a bakıyordu
o uzağı gören gözleriylen
Besbelli,
kaybetiği toprakları
ve İstanbul’a
bırakacağı eserleri düşünüyordu
...................bu cennet köşelerden
Dünya"nın döndüğü gibi kendi çevresinde
döndüm geriye
yürüdüm
yokuş aşağı , ağır ağır
yürümek zor..
buraları bayır
0turdum vapur iskelesi karşısındaki
bir çay bahçesine
Beşiktaş'ı içtim
çığlık atan vapurların şerefine !
Kızkulesi’ni
Üsküdar’ı …çektim içime
Sonra
bırakıp karşı kıyıları kendi haline
yürüdüm yeniden.......
yürüdüm
geçer gibi
cennet kokulu efsunlu bahçelerden
geçiverdim
bulutları süpüren
......................ağaçların dibinden
dolanınca,
padişah mührünü taşıyan
dev gibi bir duvarın çevresinden
Dolmabahçe Sarayı ile kucaklaştım
aniden
..
Mustafa Kemal'i gördüm burada
Masmavi ufka bakarken,
..........................pencerelerden!
..
Geriye döndüm yine...
yöneldim geçtiğim bulvarlara
Cahit düştü aklıma
Gün düşer gibi çınar yapraklarına
Cahit Sıtkı şair adam
belli mi olur ,bakarsın tur atar
Barbaros Bulvarı’nda!
Ya da
bir köşeden türküler yakar
şair gözüyle
denizi dudağından öpen martılara
Belki
güvercinlere yem verir
denize bakan yüksekçe bir balkonda
Belki de
tavla oynar dostlarıyla
........yaşlı bir çınarı ağacının altında
ya da
oturup bir çay bahçesine
köpüklü sulardan ilham kapar
Çınlayan vapur seslerinde
Beşiktaş'ı saçlarından yakalar!
Akşama dek adımladım yolları
Baktım ki
ne Cahit var ortalıkta
ne çilingir sofrası, ne de yâr
Yalnız,
tarih kokan bulvarlarda
şiir gibi bir Beşiktaş
şiir gibi bir İstanbul var
Işıklı martılar gibi
gençler gezinir yollarda
bir telaş var hallarında
kitap taşırlar kanatlarında
Ver elini Maslak dedim
Ver elini Bahçeköy
Sarıyer..
Çırağan...
..
Yalılar...
Her birinde bir garip bakış
Her birinde unutulmuş hatıralar
Bir yanım şanlı tarih
bir yanım deniz kokar
Denizde vapur
vapurda dalga
dalgalarda martılar
Haykırdım
dolu dizgin Boğaz’a doğru....
...................................haykırdım!
-Beşiktaş’ta deniz
denizde İstanbul vaar!
....…...*
Sordum sonra kendi kendime,,
sordum!
Neden kimse söylemez
Beşiktaş'ta uçtuğunu İstanbul'un!
Oysa,İstanbul,
binmiş martı kanatlarına
uçar da uçar!
Beşiktaş’ta martılar
martı kanatlarında
.............................İstanbul var..
..
Bindim vapura
atladım kollarına Boğaz’ın
geçerken köprülerin altından
görmek için ön yüzünü
köşklerin, sarayların
..
Selam verdim
menekşe gözlü kıyılara
kıyılara yaslanmış
köşklere, saraylara
..
Ortaköy Camii'ne
barınakta titreşen kayıklara
hisarlara ....... merhaba!
İlerledim dalgaların üstünde
İstanbul'u koklaya koklaya!
Bir ara,
Kanlıca yönünden
Yahya Kemal seslendi ''dalgın sulara! ''
-Sana Boğaz’dan bakan gönül senle doludur
Senle dolu o gönül artık İstanbullu’dur.
Gönlüm düşüverdi Boğaz’a,
bayıldım!
Çıktım
Rumeli Hisarı’na
Orhan Veli’nin şiirleriyle ayıldım!
…..
28.04.2009.salı
Kayıt Tarihi : 28.4.2009 00:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiiri, 2005 yılında, Beşiktaş'ı ilk gördüğüm zaman yazılmıştı. Fakat uzun şiirler pek okunmadığından, geçenlerde kısaltarak yayınladım.. Bazı şair dostlardan olumlu tepkiler almam üzerine cesaretlenerek ilk haliyle yayınlamayı uygun buldum.. Umarım tadı bozulmamıştır.
valla çaktırmıyorum ama özlemişim İstanbul..hatta Istanbul'u.. :)
çok hoş bir şiirdi..Sağ olasınız..
Eğilip bu güzel şiirin yanaklarından öptüğümü hissettiniz mi?
Kocaman sevgilerimle.
TÜM YORUMLAR (3)