B eyaz ve siyah
E şsiz renkler senin
Ş ampiyonluk ve liderlik
İ stemek en doğal hakkım benim
K albimi verdim
T araftar oldum sana
A nlı şanlı tarihinle
Ş ampiyonluklar yaşat bana.
Kayıt Tarihi : 13.1.2007 02:53:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Istanbul otogari viyaduklerin cevreledigi bir orumcek agidir. Aglarina yalniz bahtsizlar takilir. Parasi olmayanlarin kaderleri degismesede yerlerinin degistigi bir baslangic, yada sondur burasi. Hele oglen kalkan yada oglen ulasan otobuslerin yolcusuysaniz bu hayata sarilma direncinizin ilk test yeri yine bu otogardir. Oglen ezani okunuyordu.Nisandi ama hala kaskollara sarilmis insanlar,cigerlerinden cikan havayi kaskolun icine ufleyerek isinmaya calisiyorlardi. Artvin'e gidecek otobus yolculari sigaralarindan son bir firt cekip, otobusun basamaklarini cikiyorlardi. Muavin bagaj kapaklarini kapatti, peron gorevlisi icerideki yolculari sayip, kafasini arka kapidan uzatip bagirdi. -22 numara, 22 numara.... 22 numara yoktu. Tam o sirada bir ambulans yanasti yan perona. Ambulanstan gÖzaltina kadar sakalli bir adam indi.Muavine el kol yapip otobusu durdurdu.Muavin -Bagaj var mi? Adam -Yok,ama cenazem var Dedi. Muavin yikildi. Cunku agzina kadar dolu bagaji indirip, tekrara yerlestirmek demekti bu. Peron zili çaldığı halde Artvin otobusu hala bagajlarini topluyordu. Tabut orta kisma suruldu, ambulans sessizce ayrildi yan perondan. Yolcular cama dayanmis, efkarli gozlerle izliyordu olan biteni. Terden pembelesmis yuzuyle muavin adami buyur etti iceri, otobus yola dustu. 22 numara yolcusunu merakla suzdu otobus. Musade isteyip yerine oturdu.Yanindaki yolcu merakini kustu hemen, -Allah rahmet eylesin, yakinin miydi? Adam dusundu uzun uzun,'Mehdi' benim neyim oluyor diye. Icini cekip, -Kardesim di Dedi.Otobus kopru uzerinden geciyordu. Adam icinden,' Mehdi, son kez hisset bogazi' diye gecirdi. Uzun yol basliyordu.Adam kitabini acip okumak istiyordu ama yanındaki yolcu kipir kipirdi.Surekli icleniyor, vah vah cekiyordu. -Kac yasindaydi Diye sordu yolcu. Adam, -Tam olarak bilmiyorum, ama ben yaslarindaydi -Yahu kardesim diyorsun yasini bilmiyorsun Diyerek hayret dolu cikisti yolcu. -Kardesim dediysem, oyle degil Diye cevap verdi adam. Ya nasil Dedi yolcu.Uzun bir sohbet basliyordu, Otobus Istanbul sinirlarindan cikarken. -Mehdi'yi ilk kez hapishanede gardiyanlarla dovusurken gordum. Alt koguslarda, 1980 fraksiyonunun koguslarinda kaliyordu. Orada kavaga cikinca bizim kogusa postaladilar. 1980 fraksiyonu ile bizim kogusun gorusleri ters oldugundan kimse yuzune bakmadi Mehdi'nin. En dipte benim ranzanin sag altina yatirdilar onu. Birkac ay kimseyle konusmadi. Yemek yapti, topladi,cay dagitti. Havalandirmada yalniz dolasirdi. Kogus egitimlerimize katilmazdi, annamam oyle seylerden der kenara cekiilirdi. Anladim ki fraksiyoncu filan degil. Bir harita metod defterine gazetelerden resimler kesip yapitirirdi geceleri. Her kogus baskininda Jandarma o defteri bulur yirtardi. Bizim zulayi bilmediginden her seferinde yeni defter bulur, bir dahaki baskina kadar calismasina devam ederdi. Bir sonraki baskin tiyosu geldiginde haline aciyip, defterini bizim zulaya attim. Jandarma dosek altini acip defteri bulamayinca Mehdi hayretler icinde kaldi. Ona aldigimi soylemedim, merak ediyordum cunku deftere neler yapistirdigini. Herhalde kari kiz resimleridir, hela icin malzeme yapiyorudur diye dusunuyordum. Oyle ya Jandarma bulur bulmaz paramparca ediyordu defteri. Isiklar sonunce zuladan cikardim defteri. Gozlerime inanamamistim. Kogusta kimsenin okumayip bir kenara attigi, ziyaretlerde don, sigara sarilip getirilen, iase sandiklarinin uzerinde gelen ne kadar spor sayfasi varsa ayiklanmis, iclerinden ne kadar Beşiktaş ile ilgili haber varsa kesilip bu deftere yapistirilmisti. Resimlerin kimilerinin uzerinde domates cekirdegi vardi, kimileri sonradan utu vurulup duzlestirimis burusukluktaydi. Ama herbirinin altinda tarihi dusulmus, onemli yerlerinin alti cizilmisti. Ilginc gelmisti bana Mehdi. Bir sabah yoklamasinda yaninda durdum. Pantolunuma soktugum defteri arkadan sikistirdim eline. Sasirdi. Cocuk gibi sevindi. Tesekkur etmek istedi, konusmadim onunla. Ajan damgasi yiyebilirdim kogusta. Havalandirmada yolumu kesti.'Sagol' dedi. Sigara tuttum ona. Comeldik.'Kimsin, necisin, neariyorsun siyasilerin mapushanesinde'dedim.'Vallahi bende bilmiyorum, necioldugumu bende bilmiyorum' dedi Mehdi.'Peki anlat o zaman' dedim.Kimseye demek yok ama, soz mu' dedi.'Soz' dedim.Eylul 80 yiliydi.Malumstad bir tane. Ulke bir savas yasiyor ama bizimderdimiz kapaliyikaptirmama savasi. Aksamdan yigildik, sabahliyoruzkapalinin kapisinda.Kimimizin koynunda sarap, kiminde emanet, kimindeyarim somunekmek. Baskin yemeyelim diye ucer ucer erketeye cikiyoruz Mackatarafina, Dolambahceye, spor sergiye. Ben gece uc gibi Mackadayim.Motorcular geliyordu asagidan. Son seferinde karsidan grup indirmis,numayis yapacaklarmis dikkat et dediler. Bickin delikanliyiz ozamanlar,semtimizde numayise tahammulumuz yok elbet. Bir o sokagadaliyorum, bir busokaga derken bir baktim, o grup duvara tezahurat yaziyor. Allah dedim,cektim emaneti uzerlerine yurudum. On kisiydiler, dayak yerim ama hic olmazsa bir ikisini iyilestiririm dedim ama beni gorunce ocu gormus gibi kacamaya basladilar, bende arkalarindan. Meger benim hemen arkamda Polis varmis, ben onlari kovaliyorum, kosuyorum, polis hepimizin arkasindan kosuyor. Girdik bir cikmaz sokaga, cocuklar durdular, elleri havada, ben hala bana teslim oldular diye havalardayim, Polis arkadan isik tutunca uyandim, elimde emanet, kolum havada, megafondan 'at elindeki silahi' diye bagiriyor, ben kala kaldim. Icimden sictik simdi dedim ama yirtariz. Cocuklar bilmem ne orgutunden, ben orada saf saf bir adam, polis minibusunde Gayrettepeye vardik. Nezarete oturduk, gecmis olsunlastik. Cocuklar duvara yazi yazacakalarmis meger, ben onlari ne zannettim, guldum kendi kendime, bir an once salsalarda maca yetissem diyorum hala. Nezarette cocuklardan ayrilip duvara yaslandim, sabah oluyordu, sigara tuttu arkamdan biri. Uzandim aldim, hirsizmis, basilmis evde salak. Durumu anlattim guldu bana. Rakip takimi tutuyormus, iyi beklememissin maci nasilsa koyacaz size dedi. Agirima gitti zirtapoz hirsizin lafi, koyum kafayi burnunun ustune, dagildi agzi burnu. Apar topar cikardilar disari. Tehditler savurdu bana. Hadi lan ikile, kodumun hirsizi dedim arkasindan. Sabah dokuz gibi sorguya aldilar teker, teker. Sira bana geldi. Klasik sorgu odasi iste. Icim rahat, ifadeyi verip gidecegim maca. Aaa, bir baktim bizim hirsizida aldilar odaya, oturdu karsimda. Burnu tamponlu, sargi icinde. Noldu lan yetmedi dedim. Koltugunun altindaki silahi gorunce yikildim. Sivilmis meger, nezaretten laf almaya karismis, nasil yedim bu numarayi diye kendi kendime kizdim. Diger cocuklari salmislar mahkemeye kadar, ama bizim kirik burun davasindan ' memura karsi koyma ve darptan' kalakaldik. Mac gitti, ama asil giden benim hayatimdi. Asker ertesi gun darbe yapti. Memurun raporuna gore hala ben orgut uyesi zanlisiydim. Darbenin ilk gunlerinde kurulan mahkemelere cikartildim. Konusturmadilar bile. Sonrasi o kogus senin, bu kogus benim. Her kogus derdimi anlattikca bana ajan muamelesi yaptilar. Bende kimseyle konusmamaya basladim. Disarida hala bizim tribunden avukat cocuklar ugrasiyormis ama yakalandigim grup cok sivriymis, cok vukuati varmis, yirtamaz demisler. Bende bir umuttur bekliyorum iki yildir, ama su gardiyanlara gicik oluyorum, ne oldugumu bildiklerinden ne zaman mac kaybetse Beşiktaş abuk subuk hareket yapiyorlar, bende daliyorum, sonrasi jandarma dayagi, biktim, agzimda dis kalmadi.Otobus otobani bitirmis, yola doner donmez, mola vermisti. Yolcuya kalsa hikayenin devamini dinlemek icinaltina isemeye raziydi. Ikide bir vah, vah diyor, yorum yapmak istiyordu. Adam asagi indi, bir sigara yakti. Hava sogumaya baslamisti. Bagaj sicakmidir,diye dusundu. Oluler usumezdi oysa.Caylarla birlikte ust uste, hizli,hizli sigaralar icildi. Ananons yapildi,otobus mola yerinden ayrildi. Merakli kulaklar dikildi, VCD'de oynayan filmi kimse seyretmez olmustu. Adam devam etti. Mehdi'nin bir arkadasi olmustu artik. Ben. Okumamisti, ama hayat onu yetistirmisti. Bize katil dedim ona. Anlamam o islerden, sevmem o isleri dedi. Olsun vakit baska turlu gecmez, gel otur aksamlari sende tartis bizimle dedim. Kogus sorumlumuza durumu anlattim. Ajan olabilir dedi. Ben kefil oldum Mehdi'ye. Oturdu o aksam bizimle. Kismetsiz Mehdi'nin ilk geceside sanssiz baslamisti aramizda. Okuma yapilacakti. Zuladan kitaplar cikti. Herkes haril haril okumaya basladi. Yan gozle Mehdi'yi seyrediyordum, okumak ne kelime, kitaba bakmiyordu bile, sonra harita metodunu soktu kitabinin arasina, yine kendi dunyasina daldi. Ama onu bekleyen bir supriz vardi ki, okunan kitabin bolumu hakkinda tartisma yapilacakti geceyarisi. Okuma bitti. Bolum bolum herkes kogus sorumlusunun sorudugu sorulara yanit veriyordu. Sira Mehdi'ye geldi. Ben gozlerimi kapadim, cikacak cumbusu ve Mehdi'nin sorumlulugunun bende oldugunu dusunerek basima gelecekleri dusunuyordum. Kogus sorumlusu sordu ' Mehdi,teoride yenilmek kisi benliginde ideolojiyi zedelermi? ' Ben yer yarilsada icine girsem diye dusunurken Mehdi girtlagini temizledi, konusmaya basladi, kulaklarimi tikadim.' Bir harekete taraf olmak, eger ona aşk ile baglanmamissan sana kaçacak çok firsat birakir. Insanin kendi dunyasi bencillik uzerine kuruludur.Benlik, bencillikten turemistir. Teori diye tanimlanan hareket, insanin bencilligini beslemezse kaybolur gider. Iste insanoglu harekete saygini yitirmemek icin aski dogurmustur, beyninde ask olmazsa benlik yada bencillik, teoriyi zorunluluk haline getirir. Teoride yenik dusmek, eger teorinin insana salgiladigi ask yoksa yenilmektir. Ben sevdalarima hic yenilmedim' Sessizlik oldu. Kulaklarimi diktim sessizlige. Felsefenin temel ilkeleri,bir adamin sozleri karsisinda yenik dusmustu. Isiklar sondu, herkes o gece ogretilen teoriyle askini koydu teraziye. Birkac gece gecti. Kogus sorumlusu Mehdi'yi istedi yanina. Ajan olup olmadigini disaridan sorgulamisti. Hicbir kayit yoktu.Direk sorgu yapacakti. Havalandirma sirasinda ben, Mehdi'yi karsisina oturttu, hikayesini onada anlatti Mehdi.'Peki, sen bunca felsefe kitabiyla bogusup vardigimiz yargilari, bir aska baglayip nasil sonladin Mehdi ' dedi kogus sorumlusu. 'Siz hic Beşiktaşlı oldunuz mu? ' diye cevap verdi Mehdi ve devam etti. ' Yasadigimiz bu hayati nasil yasayacagimizi biz kitaplardan ogrenmedik veya su dogrudur diye kimse bize destur vermedi. Hayati egrisiyle dogrusuyla yasadik dibine kadar. Ve bizim yasayislarimizin bize gosterdigi dogrular oldu, yeri geldi bizim yanlislarimizi dogru uygulamasi icin abi olduk. Bir felsefemiz oldu yalniz yasanmisliklardan. Simdi siz baskalarinin hayat deneyimlerinden turettigi felsefe ile degil kendinizinkini, bir ulkenin kaderini cizme yarisina giriyorsunuz. Peki kendinizi, yeteneklerinizi ve harekete olan askinizi ne kadar biliyorsunuz. Veya bu cografyada yasiyanlar sizin icin ne ifade ediyor' diye konustu Mehdi. Ben yanilmistim. Universiteler okumustum, kitaplar yutmustum, makalelerim cikmisti dergilerde ama Mehdi'nin Besiktaslilik uzerine yaptigi kucuk bir yorum bile felsefemizin ne kadar kitaba ve teoriye bagli oldugunu bana gostermisti. Ileriki gunlerde Mehdi o bize biraz sig ve argo jargonu ile Besiktasliligi anlatti. O zamana kadar sporu, hele hele futbolu kucuk burjuva eglencesi olarak, toplumun afyonu sayan bizler, Besiktaslilik cfelsefesi icinde fanatik bir taraftar olup cikmistik. Simdi anlayabiliyorduk Mehdi'yi, bu kadar bir futbol takimini sevip, maclardan, seyirden, gazetelerden, radyodan bu kadar uzak kaldigi halde Beşiktaş bu kadar sevebilmesini. Cunku sahada oynanan oyun degil, taraf olmanin hazzi yakiyordu ve bagliyordu beynini. 82 yilinda durusmalarimiz hizlanmisti. Karari cikan kendi memleketine yakin cezaevine naklini istiyor, orada daha rahat edecegini dusunuyordu. Mehdi'ye yapisan orgut davasi cok dallanmis, hakkinda agir kararlar cikar hale gelmisti. Cok idam vardi ve Mehdi hala sucsuzlugunu kanitlayamiyordu. Bu arada cok uzun yillardir sampiyon olamayan Beşiktaş sampiyonluga kosuyordu. Aksam saat yedide herkes haberlere kulak kesmisken Mehdi bir an once spor haberlerinin gelmesini bekliyordu. Yaza dogru karar cikti, devlet duzenini degistirmek amacli suc orgutune uye olmaktan idami istenmisti Mehdi'nin. Hakim daha once islenmis sucu olmadigindan hafifletici sebeblerle cezasini muebbete cevirmisti. Bu tam bir yikimdi. Mehdi'yi sakinlestirmek icin yanina gittim. Zaten sakindi ama huzunluydu. 'Simdi olacak sey mi bu muebbet. Yani ben bir daha hic Beşiktaş maci seyredemeyecekmiyim simdi? ' dedi Mehdi ve devam etti. 'Birde benim sevdigim vardi biliyormusun. O benim sevdigimin farkimda bile degildi ama ben onu cok severdim, bir veda bile edemedim.' Mehdi sevdigi kizi uzun uzun anlatti bana. Yuzunu anlatti, ellerini anlatti, gulusunu anlatti, evinin yonunu anlatti, bakislarini anlatti. Beynimde zehirli bir dusunce, o anlatirken, kizin resmini cizmisti gozumun onune. Soyleyemedim ama bende asik olmustum o kiza, Mehdi'nin kizina. Karara ciktiktan sonra temyiz istedi ama nafile. Artik buralarda kalmasinin anlami yoktu. Nakil istedi. Hemde kimselerin tahmin edemedigi bir yere, Eskisehir'e. Ki en kotu sartlardaki cezaeviydi o donemin. Ama Beşiktaş orada oynayacakti, sampiyon olacagi maci. Idare seve seve kabul etti, bir ilk yaz gunu elinde bavul, ardinda bizleri birakip cekip gitti. Giderken sanki mahpusluga degil, Istanbuldan Es-es deplasmanina giden cocuklar gibi bir tebessum vardi yuzunde. Otobus geceyarisi Samsun otogarina girdi. Uykudan agirlasmis gozlerde bir huzun vardi. Butun otobus bu hikayeyi dinler olmustu artik. Yemekler yenildi otogarin lokantasinda, adam hurmet goruyordu ve soforlerin masasindaydi artik. Biran once otobuse donup Mehdi'yi dinlemek istiyorlardi.Oysa Mehdi bagajda kendi hikayesinden habersiz, oylesine cansiz topraga dogru seyrine devam ediyordu. 'Sonra ne oldu, gorusebildiniz mi? 'diye sordu sofor.Adam kaldigi yerden devam etti. Bizim kogus az bir ceza ile yirtti bu isten. Ucer beser yil yatip cikacaktik. Bu sevince birde Beşiktaş'in Eskisehiri 3-0 hukmen yenip sampiyon olusuda eklenince, o gece hem Mehdi'yi anmak, hemde sampiyonlugu kutlamak icin eglence tertip ettik. Bir hafta sonra bende ayrildim oradan.Bursa hapisanesinde sevk oldum, iyi bir yerdi. Ama Eskisehir' den inanilmaz haberler geliyordu. Kiyim vardi, cok zor haber alabiliyorduk. Mehdi gelen sevklerle iyi haberlerini gonderiyordu, birde boncukculuga merak sarmis, cakmak kilifiydi, anahtarlikti, siyah beyaz hediyeler gonderiyordu bana. Ara sira mektupta yaziyordu, ama yarisi yirtik, karalanmis ve silinmis sekilde. Silinmeyen yerlerinde o kizdan bahsediyordu yine.Kucuk bir isyan var diye duyduk Eskisehir'de. Icim icimden gitti Mehdi dedim. Birsey olmamis ama surmusler doguda bir yere, heber gelmedi sonralari. Ben tahliye oldum. Mehdi'yi aramaya koyuldum ama nafile. Eskisehirdeki isyani o baslatmis. O yuzden gittigi yeri soylemiyorlardi. Avukatlar tuttum, isi kovaladim ama devir bizim devrimiz degildi. Caresiz Istanbul'a dondum. Icim icimi yiyordu. Mehdi'yi bulamiyordum. Arkadaslarini buldum, Beşiktaş'ta. Onlarda kovaliyorlardi isi ama nafile. Birden karsima o cikti. O kiz. Mehdi'nin sevdigi kiz, Mehdi'yi sordu. Buyulenmistim. Konusamadim bir sure. Bir muhallebicide oturduk, uzun uzun anlattim ona olup bitenleri. Ama icimin yaglari eriyordu ona baktikca. Sik gorusmeye basladik, bir sure sonra Mehdi'den cok birbirimiz hakkinda konusmaya baslamistik. Adam bunlari anlatirken bir homurtu oldu otobuste, yapilir mi bu diyordu bir kismi, diger yandan niye olmasin diyordu arka taraftakiler. Otobus Karadenize paralel virajlari ala ala, saatler sabaha karsi Vakfikebire ulasmislardi.Adam devam etti, Onunla evlendim. Beşiktaş'ta ev tuttuk. Mehdi'den haber yoktu. Issizdim. Zor geciniyorduk. Ozal zamanina cabuk uymustu kogus arkadaslarim. Reklamci oldular, gazetelerde yazar oldular, hepsi yolunu buldu. Mehdi geliyordu aklima ve soyledikleri. Hani o benlik bencillige donmesi, aski,sevdasi. Nerede kalmisti o yuce teoriler. Hepsini bir cirpida silmisti mahpus dostlarim. Cocuguz da oldu bu sikisiklikta, adini koymakta tereddut etmedik. ' Mehdi' Onun aliskanliklari bana gecmisti sanki. Tribun tayfasi olmustum, bir is buldum sonralari.Kalem katipligi gibi birsey belediyede. Yillar gecti, Mehdi'den haber yoktu. Kimileri gordugune yemin ediyordu, yeni acikta. Ama ben gormedim. Izini surmeyi biraktim.Yillar gecti aradan. Bu sene bir macta yeni acikta bayragini siyahbeyaza ceviren partililerin arasinda gorur gibi oldum sanki. Saclari beyazlamis bir adam pesinden kostum, yetisemedim.O muydu, degilmiydi, cok kuskulandim. Tekrar klima dustu Mehdi. Arastirmaya koyuldum ve buldum onu. Dosyasini cabuk cabuk okudum. Mardinde, Antepte, Bingolde yatmis. Hastalanmis. Yaralanmis. Onceden suc isledigi maddeler Avrupa Birligi uyum yasalariyla ortadan kalkmasiyla suclarida ortadan kalkmis, sonrada Rahsan Hanim affindan saliverilmis. Demek dogruymus, oymus. Sonra muhtarliklari dolasip kaydini aradim. Bulamadim. Ta ki gecen haftaya kadar. Uyku cokmustu otobuse. Artvin gozukuyordu ama viraj, viraj, viraj. Ulasilamayan bir kartal yuvasini andiriyordu Artvin. Adam yorgunluktan kisilan sesi ile bitiriyordu hikayesini. Gecen hafta iki polis geldi evime. Polis gelince bir korku aldi beni, mahpusluktan kalma aliskanlikla. Bir kagit tutusturdular elime. Istinye Devlet hastanesinden cagiriyorlardi beni. Ne icin diye sordum, tesbit dediler. Ceketimi aldim ciktik. Hastanenin bodrum katina indirdiler beni. Morg odasina bir surgu acilmis, beyaz bir carsafin basinda bekliyordu morg bekcisi beni. Carsafi kaldirdi, yatan Mehdi'ydi. Oylesine yaslanmis, saclari beyaz, mutlu ve ihtiyar ceset yatiyordu sedyede. 'Basiniz sagolsun, giris kaydina sizin isminizi yazmis yakini olarak, kardesinizmis, Allah sabirlar versin' Morg kadar sogumustu damarlarimdaki kan. Yillardir aradigim adam karsimdaydi, sarildim ona caresiz. Evraklari hazirladilar, islemleri yaptirdim. Ben ve bir tabut gecenin yarisi basbasa kalmistik. Dogum yeri gozume carpti Mehdi'nin. Artvin. Ertesi gun onu Artvin'e goturup gommeye karar verdim. 'Peki kimi kimsesi kalmamis mi garibin Istanbul'da'dedi muavin. 'Yok, olmus hepsi, enistesi de devlet memuru oldugundan basim belaya girmesin diye bulasmadi cenazeye' diye cevap verdi adam. Artvin otogarina girdi otobus. Omuzlar uzerine alindi Mehdi. Yukari mahallede bir camiye goturduler. Otobus yolculari cemaat olmustu. Imam sordu, 'Nasil bilirdiniz? ' Hepbir agizdan 'iyi bilirdik' sesi yankilandi. Yalcin bir kayalik gibi mezarlikta, kartal yuvasinda bulustu toprakla Mehdi. Ama aşki hic olmedi (alıntı)
![Oya Özpoyraz](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/01/13/besiktas-bjk-siir-ve-hikayesi.jpg)
Bütün centilmen takımları severim.
Hep fener, hep galatasaray.
Beşiktaşı acırdım. Hep üçüncü diye. Üçüncülük hatırına başarılar dilerdim, birinci olsun o da derdim.
Yaaa.
en ürkek zamanlarımı metin ali feyyaz yasattı:)))))))
TÜM YORUMLAR (5)