(Başlangıç vakumda durgun) Beşik ve Dört Atlılar:Geleceğin Geçmiş Bilimkurguları
Kadifenin ardında, sahne önü-gerçekleri sufleciye açıklamaya ilerliyoruz. Nine, nine, nine, six …
Paralel bir evrendeki gezegendeki dev volkanların birbirlerini takibeden patlama anının ve Meteor Warnung! Meteor sağanağının az öncesinde, başka bir evrendeki dünya denilen yere etkiyecek yaşanan süreçlerin.
Yaşanan anlar; bir başka boyuttan geçmiş gibi, bizim kabarcık evrenimize …
Cesaret kurtaracak! !
-
SAHNE ARKASI SİSİNDE KURGULAR (NEREDEN? TÜNELİN İÇİNDE)
Nerelerden neresindesin beşik kertmesi, boşlukta parlayan yıldız gibisin tv izleyip devamlı beşeri ama yılmaz yorumlar getiren.
Zirai mucadeledeyiz ah ana, maraba. Sharecropper’lara 10%’lik bir pay tanıttık; Zorla benimsettik bunu Manhattan Büro zümreleri-gökdelen zirve ameleleri’ne; Ananelerine de saygı duyduk, finans hukuku. Mississipi’yi biraz güzelleştirelim dedik; Yankee’lerden çalıp Missouri’yi, hakem işçisi muhbir ruhlu bazı beyazların eline verdik. İstedik pamuğa yatırılan pamuk İşçilerini babında etmek hoş beş… Kötü mü ettik ah ana, İç Anadolu’da. Tarla bilem yakmadık damıtılı damlamış: Ecinniler tarladan göç, ağaçlara tapan köle orman perileri; ece-damlada, ağır sıvı. Ergatis bu verimli topraklarda Anadolu; Anadolu ırgat, biz onların faytoncusu. Sanki bir adadayız ve gün/gece gideriz. Yerleştiririz kendimizi bir boşluktaki beşiğe. Kudururuz ordaki digi tv’yi aa a a açar kurulur, dillendiririz. Neler görmeli, neler? Severiz parazitleri, hani şu Halit Kıvanç’lı Cumhuriyet mevsimi stadyum ertelemeleri, tank ve uçak, insan ve 19 Mayıs gösteriler: Ah insan-çocuklar çıkar orda birbirlerinin üstüne, gösteri amaçlı, ah özene bezene, sekizler, on altılar; korkulur ona katılmaktan.. ama ne güzeldir de nüfus sayımı, şans sana çıkmış, gidersin saat üç, beş,değin akşama(yazarsın onu bunu, kim kalmış geriye kütüklerden) Çünkü sokaklar bomboş, oyna, böyle güzel. O boşlukta tv’de ne var, orman açmak için yakılan tarlalar harici. Çünkü bıdaklanan dalların kavuşturulduğu kendisinden, o gövdelerdeki açılan tek pencerelerden girildiğinde işte tarla üstüne tarlalar, gül tarlaları, bir futbol stadyumu kadar kocaman. Hepsi ağacın içinde. sen bile, tv izlediğin o uzayda sallanan beşiğin içinde.
Nil’de gezintide Mumyalama Tapınağı, Giza ve Luxor. Memphis ise Elvis’miş, hala mağarada giza yaşıyor. Kermit, neyin içinde ne var, sana sormalı? Mızrak gibi uçlarlı o sarı boyun bağını çözme, domuz burunlu sevgiline selam söyle. Seth, baraj gölünde, dalgalar ise Ptah; ikisi de karşı dururlar dalgakıranlara. Mastabalar; buz dolapları buz küpçükleri gibi, o lastik mavi kapların içinde.
O nüfus sayımı sırasında bomboş sokaklarda, bir cadı vardı apartmanın içinde, boynunu bükmüş 1. katta sahanlığın merdivene geçiş kısmı duvarına vermiş sırtını oturmuş, yüzü görünmez 3. kat ara gizli-bakışlı bölmesinden, arada bir kafasını seri sallar aşağı yukarı, sanırsın sana bakacak, korkarsın sen Irazcana, ama bakmaktan da kendini alamazsın.
Bir büyü olacakmış, o rüyada görülmeyip kabusta görülmüş olan cadı. İnternette başlamış bir şeyleri çekiyorsun, ipini çekmişsin. Pimin ucunda hayatlar, cadı sahanlıkta ayağa kalkıp ne zaman asansöre biner. Korku. Uyanık da€vran, Asansöre sen atla ve yukarı ve aşağı, kapıyı açama; cadı bekler seni nerede. Bir fırsat bulup atıl apartamn dışına gecenin içinde; zombilerle tek tük, orası doluymuş. Fellukalar ve uzun bir çubuk değnekle sürülen o tekneler. Her birinin içinde var çantada tunç kafiye ve redif; Amun Ra’lar, Imhotepler:
Karmaşık oluşumlar bir patlama meydana getirdi ve dört atlılar vücuda geldi;
DAHA DÜZGÜN BİR EVREN:BORDO PERDE ARKASINDAKİ NETLEŞMEYE YÜZ TUTMUŞ GERÇEKLER (BOYUT-ÖTE)
Üç azman kafadarlar yola çıkar, bir deri bir kemik yılmaz eri bulmak için ile sanço ponza, aşkım aşkım; onlar dört atlılar! ...
Çıtır çıtır bir şeyler yanıyor, odun menşeili; dört atlılar son sürat koşturuyor, beyinleri tutuşmuş, atmış tepeleri bile altlarındaki atları! ...
Orta Asya’nın Anadolu yakasının bir Nordic köyü’nden, “Kubla of Anardic”ten yola çıktı dördü; bir Hellexona rüyasından …
Kargı ustası Fenikeli unutulmuş kara şövalyesi “Kıdar” ve nalbantlıktan dönme olacak olan torunu onun torununun, kalın kafalı “Kjeer Horzs”
Ki “Doorm”u da unutmamak gerek, steplerden gelmiş (kasıl) katıl(mıştı) onlara sıfatına bile ulaklar uluduğunca, haberi duyar duymaz …
:İnsanlık serüveninin genleştiği o ilk çağlardaki kış koşusu kolu’na tropikalcilerden ayrılmış bir dala benzer Doorm –buz çağı yaklaştığında- bir neonderthal; ama rahat bırakıldıkları’nda da bir o kadar Hector ve Hector asker maskesi asılı onun yüzünde …
Denizci olamadı Kıdar: Onun geçkin yaşı ve onun Fenikelilere hiç de uymayan kibar ama asla vazgeçmeyen bir tazı tarzı! …
Kjeer Hoorzs’sa`k* kısaca derler ona “Kjeerzs” “Orta Ada Yarımada” göçmeni “Oh, no Saxton” diye sayıklar geceleri …
Son sürat koşturuyorlar atlarını üç azman kafadarlar, labryslı amazon ece-kraliçe“Hellexona”yı uyandırmaya, onun torunu çok süre sonra düşecek idi gelecek denilen bir tarihlerde -Konstantinopl boğazına sıradan bir Pegasus seferinde!
Gel zaman git zaman, dört atlılar olup aldılar onu da aralarına: Orta Asya gibi bir yerin ortasından geçip; çöldeki bir çadıra vardılar, bezi bıçakla kesip onu uyandırdılar –kumların ebedi savrulduğu bu n’düğü belirsiz alac’kara zifri ıssızlıkta.
Don Quijote’un meyhanelerine gitmek üzere henüz yola çıktılar. Sesleri ulaşıyor ciyak kızıl-kara bir gezegenin üzerinde ta ki değin onun çekirdeğine; boyları kadar boylu, enli-sazlıksı otları yararak ilerliyorlar! Ecele, biraz daha acele ederlerse buzdan bir kaleyi kırıp değirmen tarlasına ulaşabilecekler. Çünkü bu evrendeki bu savaşın bir başka doğuş’a ileteceği olası bir veri bütünsel iletiye göre; varacakları değirmenler Don Quijote’tan parça ruh kişilikler ve aidiyet Van Gogh, kendileriyse Don Quijote olması gereken değirmenlerdi, çiçek gibi saksıda kalmaya ayak diremeyen ……
Anıt-elma kurdun devşirdiği solucan deliğinde, saydam duvarları bilhassa delmez. Saldıranlar değirmen, direnenlerse asıl saldırgan …
Sekiz bacaklar, değirmenlere teker teker göz attı dört atlılar. İçeride, tavana bacaklarından asılmış kancıklı veba salgını mağdurları buldular. Önceden ölmüş yürüyen cüzzamlılar da vardı değirmen içlerinde ve yer dolusu böcekler.
(Neyse ki, kafadarlar Nil diye bir yerden getirdikleri bir serumu üst başlarına sürmüşlerdi)
Ve bir süre sonra, dışarı uçsuz ovaya da taşmaya başladı hastalıklı ölüler. Aşıp değmeksizin onlara, değme cüzamlıları;
ateşe verdi her yeri, ne var ki değirmenleri yıkmadı, hepsinin ölü cüzamlıların arasından koşarak çıkan dört atlılar! ! ...
Onlar, böylece, yokluk içinde adına a®z denecek bir bilyeyi taşıyacak yeni bir boydun, evren yarattılar! ! ...
Uzaklaşırlarken arkalarına son kez baktılar; cayır cayır her yer, ama hala Khan Cynghis’dan olası bir uluyuşu mu?
Hala atomlar altın’dan milyon kez daha ağır; hala atomlar, o geçmişte bazı dikkatsizlerin kontrolsüz geliştirdikleri partiküle doğru muazzam çekip emiliyor.
Üzerinde durdukları topraklardan sezdirmeden serpiliyor, bu yutacak kara delik.
Bu yutacak kara deliğe önlem için, yeni bir sefer düzenlemek için; o an, el ele tutuşup yeni bir yemin verdiler! !
Atlarına atladılar, rüzgar şiddetini arttırmış, güneş ufukta batmaktaydı; rüzgarı arkalarına alıp tozu toprağa katarak, dazlak ovadan adam boylu-otlu yakın karanlık ufka doğru ordan dörtnala uzaklaştılar
-
İkinci bölümdeki çift tırnak içli karakterler türetme
*: Kjeer Hoorzs’sa`k*= “Kjeer Hoorzs’sa ki..”
“Oh, no Saxton”= Yo hayır, yine mi saksonlar..” ki burada sözü edilen Kjeer aslında bir nordictir. Ama denize açılmayı reddeden Fenikeli Kıdar kadar da cesurdur.
buradaki anlatım ve karakterler kurgusaldır, gerçeksi bir tür masal
Yalnız Hellexona’da bahsi geçen, antik yunandaki Helle ile Xena (Zeyna :) türevli tek bedenlenmiş ikiz bir mahlukat.
Cadı bölümleri ise, eski bir kabus [rüya(!) ]’ya dair.
Mehmet Ali Erbil’in digitürk reklamı üzerine yorumlar geliştirirken başladı, sonra derinleşti
-
Sharecropper: guney amerika'da beyazlara ait uçsuz bucaksız pamuk tarlalarında yaşayan, görünürde tarlanın sahibi gibi gözüken ancak hasat mevsimi gelince ürünün sadece yüzde 5'ini kendine alabilen, bir nevi türkiye'de ağasına buğday yetiştiren köylüler misali acıklı hayatları olan zenciler.
Ergatis ve ırgat: ırgat kelimesinin kokeni yunanca işci anlamına gelen ergatis kelimesidir. ancak bu kelime turkceye agır islerde kullanılan isci anlamında gecmistir.
Ecinniler: cinler-periler, öcüler-böcüler anlamına gelir. (bkz: binbir gece masallari
Mastaba: antik misirda..1.sülale düneminde ülüler için yapilmi$ türbe..
dikdörtgen biçiminde kerpiç ve ta$dan yapilmi$tir ve damlari yassidir.
piramitlerin anasıdır diyebiliriz,
genel olarak piramitlere geçişin ilk adımı olarak kabul edilir...
aristokratlar için yapılmış mezar tipidir.
Vakum: gaz yoklugu durumu ve bunun olusturdugu emme kuvveti
eksisozluk
.
Akın AkçaKayıt Tarihi : 29.10.2005 11:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
enerji, kıyas değildir
enerji güçtür
sevgiler
beşiği sallarsın gider. nasıl' düşünmez insan olan. bunu düşünen varsa kahrederim.
beşik sadece sallanır
ve gider
sallandığı yer bellidir:))
'TV izlediğin, o uzayda sallanan beşik' ifadesine ise bayıldım...
Sevgiyle...
TÜM YORUMLAR (4)