BEŞ KĞ.KAYSERİ ŞEKERİ
Ben bu köyün altmış hane olduğunu bilirim evlat!derdi rahmetli dedem Battal Kadir.
Bir anısını anlatmaya başlarken;
Çok fukaralık,çok yoksulluk çektik evlat,çok zor günler yaşadık derdi. Gençlerle bulunduğu sohbet ortam-
larında.
Rahmetli çok severdi konuşmayı.
Çok yaşanmışlıkları vardı unutulama-
yan.
Bir seferinde;
Gençlik yıllarımdı evlat.Köyden sayılı bir kaç arkadaşla birlikte gölük- çülük yapardık.
Gölükçülükte ne?Sorusuna hazırla-
nıyordum ki;
En az beş altı at,katırımız olurdu,
köylünün emanet mallarını taşımaya önümüzde.Özellikle sonbaharda iş yoğunluğumuz artardı.
Köylünün ürün fazlası kuru üzüm,
kuru tut,ceviz,kabak çekirdeği,deride
çökelek,yağ gibi ürünlerini arkadaşım Kel Bekirle alır,Kayseride paraya,yada eşyaya çevirirdik.lastik ayakkabı,iki üç top Amarikan bezi,pılı pırtı...
Son zamanlarda gaz lambasıda listeye girmişti.
Ancak Kayseriye ulaşmak öyle kolay olmazdı.İki üç yerde hayvanlar
dinlendirilecek,karınları doyrulacaktı.
İşin en zor yeride hayvanların yükünü
çözüp tekrar yüklemekti.Bu işlem i-
çin bir armut yada söğüt gölgesi ye-
terli oluyordu.
Yük Kayseriye ulaştığında onu harcamak sorun değildi.Kale içinde muamele yaptığımız üç beş hatırı sayılır esnaf bize yardımcı oluyordu.
Götürdüğümüz mallar bizim değil
di.Köylünün emenet mallarıydı.Sata-
rak siparişlerini alacak fazla paraları
nı getirip teslim edecektik.Biz yövmi-
yemizi bilirdik.Kimse bize güvensizlik
duymaz,bizde yanlış yapmazdık.Bir seferimiz en az beş tam günde ta-
mamlanırdı.Bazı seferlerimiz haftayıda geçerdi.
Bir seferinde spariş dışında yövmi
ye paramızdan 5 kğ.Kayseri şekeri aldık.Köyde satıp kar etmeye.
Şimdi inanmazsınız.Kıştan yaza koca köyde ancak yarısını satabildik.
Kimse ihtiyaç duymuyordu ki.Henüz
çayı bilen yoktu.Tatlımızda üzüm tut
pekmezi,birde cerelerde kabak reçe-
liydi zaten.
Kalan şekeri ne mi yaptık?
On km.kadar uzaklıkta çerkez kö-
yü Kuzutepe var.İlkbaharla birlikte
Suriyeden Uzunyaylaya geçen çerkez beyleri o köyde konuk olurmuş. Bu beylerde camız(manda)kaymağını üstü şekerli severmiş.Bir sabah kır bir atın üstünde bir çerkes delikanlısı çıka geldi kapıya.Çerkez kocası Gazi han'ın selamıyla.Sattım sonunda.
Ya işte öyle evlat!Bu gününüzün kıymetini bilin.Biz sekiz nüfusla o şekeri şimdi bir ayda tüketiyoruz dedi.
Ancak evimizde tas dolusu pekmezi bir nefeste içen bir tek dedem kalmıştı.
Doksanında ölmeden iki sene öncesine kadar taş duvar örerdi.
Önden giden bütün gün görmüşlerimize rahmetler olsun!
Bizleride onlara layık evletlar...
20.05.2021
Fikri Avşar
Kayıt Tarihi : 31.7.2021 11:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!