Selam Can Dostlar
Bu hafta yazımızın yeni konusu BERZAH olacaktır.
Daha önce değindiğimiz konuları kısaca özetler isek;
İnsanın Yaradılış Gayesi
Nereden geliyoruz?
Dünyada işimiz nedir?
Gençlik, İhtiyarlık, ölümü ve kabiri işlemiştik.
Nereye gidiyoruz?
Sorularına cevap bulmaktır.
İnsanın bu yolculuğu nereden başlar nereye kadar gider?
“O yolculuk ise:
1-Âlem-i ervahtan,(ruhlar âlemimden)
2-Rahm-ı maderden,(anne karnından)
3-Dünya
4-Sabavetten,(çocukluktan)
5-Gençlik
6-İhtiyarlık
7-Öüm
8-Kabirden,(cesetlerin topraktaki yerleri)
9-BERZAH,(ölenlerin ruhlarının kıyamete kadar kaldığı yer, tünel)
10-Haşir(dirilmek)
11-Sırat'tan (cehennem üzerine kurulan köprü)
12-Cennet veya Cehennem denen bir uzun sefer-i imtihandır.
Bu sorularının bu günkü konumuz 9.maddede yer alan BERZAH olacaktır.
Berzâh (Arapça: ????), Arapça kökenli bir söz olup, coğrafyada bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su, dar kara parçası, kıstak, anlamına gelmektedir.
İslam inancında ise öldükten sonra ölenlerin ruhlarının gittiği ve kıyamete kadar kaldıkları düşünülen âlem veya mekândır.
Kur'an'da geçen berzah kelimesi engel, iki şey arasındaki perde anlamlarında kullanılmıştır.
İslam'da berzah hayatı kişinin ruhunun bedeninden ölüm meleği Azrail tarafından ayrılmasıyla başlar.
Bunun ardından Münker ve Nekir melekleri kişiyi (ruhunu) sorguya çeker. Daha sonra ruh kıyamete kadar bu berzah âlemin de kalır. İnanışa göre bu devre iyi müminler için kolay, inanmayanlar yani örneğin müşrikler ve münafıklar içinse çok zor geçer.
Sonuçta berzah; dünyaya geri döndürmeyen, yalnızca ahirete geçişi sağlayan bir kapıdır insan için…
İnsan, vefatından ve dar-i fenadan dar-i bekaya(sonsuz âleme) irtihalinden sonra yeni bir hayata, yeni bir âleme geçer ki buna “Berzah Âlemi” denir. Berzah, dünya âlemi ile ahiret âleminin arasındaki âlemdir. Berzah; engel, perde, duvar manalarına gelir. Bu âleme berzah denmesi de iki hayatı, “dünya hayatı” ile “ahiret hayatını birbirinden ayırması sebebiyledir.
“Berzah, dünya ile ahiret arasında Kıyamet Günü’ne kadar devam edecek bir perdedir ki o da kabirdir.”
1-“Nasıl ki bu yaz ve güzün âhiri(sonu) kıştır. Öyle de, gençlik yazı ve ihtiyarlık güzünün arkası kabir ve berzah kışıdır.” (1)
--Yaz ve sonbaharın arkasından nasıl kış gelip kendini gösteriyorsa yaza benzeyen gençliğimiz ve sonbahara benzeyen ihtiyarlığın arkası kabir ve Berzah kışıdır. Kış nasıl dehşetli ve meşakkatli bir görünüm sağlarsa, ölen bir insan içinde kabir ve berzah hayatı da şayet orada bize lüzumlu bizi orada karanlıkta bırakmayacak ihtiyaçlarımızı temin edip önceden oraya göndermedik isek orada kışımız şiddetli ve sıkıntılı geçeceğini elbette göreceğiz. Allah bu hale düşmekten cümlemizi korusun. Oraya hazırlığımızı yapmaktan geri bırakmasın. Başka çare yok oraya gidilip oradan geçilecek saadete gidilecek ve geçilecek tek kapı kabir âlemi ve berzah âlemidir.
2-“Mevt(ölüm):yüzde doksandokuz ahbabın(sevdiklerimizin) mecma'ı (toplandığı yer)olan âlem-i berzaha bir visal(kavuşma) kapısıdır”(1)
--İslam dinine inanan insan için ölüm yüzde doksan dokuz sevdiklerimizin toplandığı bir yer olan kabre girip o sevdiklerimize kavuşma kapısı olan berzahta beklemektir.
3-“Ve o nefy ve yolculuk ise, âlem-i ervahtan, rahm-ı maderden, sabavetten, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden, Sırat'tan geçer bir uzun sefer-i imtihandır.”(2)
--Dünyaya geliş gayemizi ve geldiğimiz güzergahı unutmayalım nerden geldik nereye gidiyoruz?Şuan itibariyle bu yolculuğun neresindeyiz?.Bu yolculuğumuzu tekrar hatırlamakta fayda var.Bir imtihana tabi tutulmak maksadıyla bir sürgün ve yolculuğumuz var kendi irademizle buraya gelmediğimiz gibi irademizle de burada istesek de kalamayacağız.Hedef ve netice yeri olan ahret alemine neticesi saadet veya ceza olan bir sevkiyata tabiyiz.
Ruhlar âleminden, anne karnından, gençlikten ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden yani dirilme anından, sırat köprüsünden geçen uzunca bir imtihan yolculuğundayız. Şuan itibariyle bazılarımız genç, kimilerimiz ihtiyar belki de ölüm döşeğinde son anını yaşayanlarımızda olabilir. Canlı ve hayattayız. Önümüzde bizi bekleyen konumuz olan BERZAH âlemini işlemekteyiz. Yolun sonuna geldik fikren ve bilgi itibariyle; inşallah hazırlığını da buna göre yapanlardan olmayı Allah bizlere nasip etsin.
Yoksa işimiz zor olacak. Oraya girdikten sonra eyvahlar, tühler, bize fayda vermeyecektir. Aklımızı başımıza alalım. Şu yalancı dünyayı iyi değerlendirip, dünya kazancımızı yaptığımız gibi ahret kazancımızı da tedarik edelim. Burada makam ve mevkilerilerimize güvenip, gurur ve kibrimiz bizleri dinimizi bilmekten ve öğrenip yaşamaktan alı koymasın. O yerlerde rezil olmayalım…
4-“O ejderha ise, ağzı kabir olan tarîk-ı berzahiye(berzah yolu) ve revak-ı uhrevîdir(ahretin giriş yeri).”(2)
--Bu sözün başında örnekler verilmektedir. Orada ejderhadan bahisler var. Bu benzetme oradan geliyor.
Berzah yolunun önünde olan kabir ejderha ağzına benzetiliyor.her geleni yutup karnına alıyor ve sindirip yalnız kemikleri kalıyor .hatta onları bile zamanla sindiriyor.öyle değimli can dostlar.atalarımızın mezarlarını açsak kaç bin yıl la gitmeye gerek yok 200 senelik bir kabir hayatı olanın kemikleri dahi çürüdüğünü kazılarda görüyoruz.nerede o güzelim endamlar yüzler boylar ayaklar asaletler vb. İşte Kabir ve berzah ahretin giriş yeridir.Oraya girmeden o kapıdan geçmeden ahrete geçilmeyecektir.geçmek içi Hazret Adem peygamberden itibaren kıyamet gününe kadar bu alemde ve bu yerde hala bekleyenler var.Allah bu bekleme de işimizi hesabımızı kolay verenlerden eylesin..
5-”(Ve yumiyt) ?? ??????? Yani: Mevti veren odur. Yani: Hayat vazifesinden terhis eder, fâni dünyadan yerini tebdil eder, külfet-i hizmetten âzad eder. Yani: Hayat-ı fâniyeden, seni hayat-ı bâkiyeye alır. İşte şu kelime, şöylece fâni cinn ü inse bağırır, der ki
Sizlere müjde! Mevt i'dam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, âdem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. “(3)
-----“Ve yumiyt “ölümü veren odur. Yani hayat vazifesinden terhis eder.nasıl askere giden gençler belli bir süre vazifeli ve vatan görevindeler.Bu Vatan hizmetinde bulunan kişiler askerlik süreleri tamamlanınca nasıl asıl yerleri olan evlerine akraba ve yakınlarına terhisle dönerler, aynen bunun gibi dünyaya hizmet ve imtihan için getirilen insanlar ve cinler ömürleri bitince dünya işlerinden paydos edilip ölümle teskerelerini alan kişiler cesetleri kabre ve berzah alemine ruhlarıyla geçerler.artık imtihan ayrı bir makamda sorgulama ve mükafatlandırma veya cezalandırmaya yerine gideceğiz.kıyamete karda bu işlem devam eder.Kıyametten sonrada esas ana büyük mahkemeyi kübrada her işinden hesaba çekilmek var.Bu işlemde Ruhlar cesetlerine gelirler hesabını o şekilde verecekler bunu ileriki konularda değineceğiz.Fani dünyadan yerimizi değiştirir.Hizmetin zorluklarından kurtarır.Yani fani olan dünya hayatından,baki sonsuz bir hayata alır.Bununla da kalmaz ölüm cinlere ve insanlara bağırarak der ki:
Sizlere müjde! Mevt (ölüm)i'dam değil, yok olmak değil, fena değil, sönmek değil, kaybolmak değil, ebedî bir ayrılık değil, tesadüf değil, bu işi yaban belirsiz biri de değil, in'idam değil.
Bilakis Hakîm-i Rahîm(her şeyi hikmetle gayesine uygun olarak yapan merhamet sahibi tarafından bir terhistir, bir yer değişikliğidir. Sonsuz mutluluk diyarına, asıl vatanımıza bir göç etmek ve sevkiyattır.
6-“İşte Âlem-i Berzahtaki emvat(ölenler) ve şühedanın(şehidlerin) hayat-ı berzahiyeden(berzah hayatından) istifadeleri, öyle farklıdır.
Hadsiz vakıatla(sayısız olaylarla) ve rivayatla(bildirilenler) şühedanın bu tarz-ı hayata mazhariyetleri(şereflenmeleri) ve kendilerini sağ bildikleri sabit ve kat'îdir.
Hattâ Seyyid-üş şüheda olan(şehidlerin efendisi olan) Hazret-i Hamza Radıyallahü Anh, mükerrer vakıatla(tekrar olan olaylarla) kendine iltica(sığınan) eden adamları muhafaza etmesi ve dünyevî işlerini görmesi ve gördürmesi gibi çok vakıatla, bu tabaka-i hayat tenvir(aydınlatmış) ve isbat edilmiş.” ( 3 )
----Bu parağrafta berzah âleminde ölen şehidlerin, berzah hayatları ve oradan istifade etmeleri farklıdır. Şehitlerin berzah hayatınada kendilerini ölmüş bilmemeleri ve sağ zannetmeleri olduklarına çok olaylar şahitlik etmektedirler. Bunlardan en meşhurları şehidlerin efendisi olan hazreti Hamza Allah ondan razı olsun. Şeşitli zamanlarda kendisinden yardım edilmesini istiyenlere yardım ettiği sığınanları koruduğu, dünyaya ait işlerde yardımcı olduğu çok kere bu hayat tabakasında şehidlerin vaziyet ve durumlarını aydınlatıp ispat etmektedir.
7-“Madem manevî hacat-ı zaruriyeye istinad (manevi zaruri ihtiyaçlara dayanan) eden manevî vazifeler var. Ve o vazifelerin en mühimmi, ebed yolunda seyahat için pasaport varakası(belgesi) ve berzah zulümatında(karanlığında) kalbin cep feneri ve saadet-i ebediyenin anahtarı (sonsuz saadet âleminde anahtarı) olan imandır ve imanın ders ve takviyesidir(güçlendirilmesidir).”(4)
-----Madem zaruri manevi ihtiyaçlara dayanan menev, vazifeler var.Bu vazifelerin de en mühim olanı Ahiret yolunda,sonsuz bir hayat için sefere çıkanlara pasaport belgesi lazımdır.Kabirde gireceğimiz ve göreceğimiz berzah karanlığında kalbimizin cep feneri,sonsuz ebedi yaiam yerinin anahtarı olan imandır ve bu imanı güçlendiren bilgiler ,derslerdir.
8-“ Hedefimiz ve proğramımız evvelâ kendimizi, sonra milletimizi i'dam-ı ebedîden (sonsuz yok etme)ve daimî, berzahî haps-i münferiden(tek başına hücre hapsinde kalmak) kurtarmak ve vatandaşlarımızı anarşilikten ve serserilikten muhafaza etmek ve iki hayatımızı imhaya(yok etme) vesile olan zındıkaya(dinsizliğe) karşı Risale-i Nur'un çelik gibi hakikatlarıyla kendimizi muhafazadır”.(5)
-----Her müslümanın bir hadefi ve bu hedefine kişiyi götürecek bir de program ve çalışma sistemi olmalıdır. ilk önce kendimizi sonra milletimizi(sonsuz yokluğa)ve daimi kalınacak tek başına hücre hapsinden kurtulmaktır.Aynı ülke ve dünyanın neresinde varsa vatandaşlarımızı da anarşilikten ve serserilikten muhafaza etmektir.Hem dünya hemde sonsuz ebedi ahret hayatımızı yok etmeye çalışan dinsizliğe,ateistliğe karşı Kuranın bu zamana bakan harika çelik gibi bükülmez kırılmaz tefsiri olan Risale-i Nur eserlerinin hakikatlerini okumakla ve yaşamakla kendimizi korumaktır.
9-“Ve keza kudretin taallukatı(münasebetleri) ayrı, vücudun cilveleri(var olanın görünmesi) veya sair sıfâtın tecelliyatı (vasıfların görüntüleri) ayrıdır. Birbirine iltibas(karitırılmamalı) edilmemeli.
Meselâ: Dünyada vücudun tedricîdir(yavaş, yavaş gelişip büyümektedir). Berzahî âyinelerde(aynalarda) âni ve def'îdir(bir anda). Çünki icad(yoktan var etme) ile tecelli(ortaya çıkması) arasında fark vardır”. (6 )
İnsan dünyada belli kural ve kaidelerle uyarak sebeplere sarılarak hem bedeninin gelişip büyümesine çalıştığı gibi, Aklın, kalbin ve ruhunda huzur içinde bedene hâkim hem dünya hem de ahretini kazanabilmesi için ilim ve bilimi öğrenip hayatına tatbik etmesi gerekmektedir. Berzah aynalarında ise dünyadaki gibi değil bir anda olaylar hayata geçecek meydana çıkacaktır. Zamanla kayıtlı olup beklemeyecektir.
10-“Âlem-i misal(Bütün varlıkların ve olayların kameralarla kayıtlarının yapıldığı âlem) Âlem-i ervahla (ruhlar alemi dediğimiz; ölmüşlerin ruhları ve meleklerin bulunduğu alem) Alem-i şehadet ortasında bir berzahtır. Her ikisine birer vecihle benzer. Bir yüzü ona bakar, bir yüzü de diğerine bakar” (7)
-----Bütün varlıkların ve olayların kameralarla kayıtlarının yapıldığı Misal Âlemi: ruhlar âlemi dediğimiz; ölmüşlerin ruhları ve meleklerin bulunduğu âlem ile beş duyu organımızla anlayabildiğimiz dünya ortasında bir geçit kapısıdır. şöyle diyebiliriz:(Alem-i Şehadet(Dünya)+Alemi Misal+Alemi Ervah)her iki aleme birer yüzle bakar.Bir yüzü Dünyaya diğer yüzüde Ruhlar alemine bakar.
Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın(asm) Hadislerinden
Berzah hayatına değinen hadislere de kısaca bir göz atmak istiyoruz
1-HADİS: Abdullah bin Ömer (R.Anhüma)’in naklettiğine göre Rasulullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Sizden birisi öldüğü (ve kabre konulduğu zaman) sabah akşam kendisine gideceği yer gösterilir. Cennet ehlinden ise cennet ehli olarak yok eğer cehennem ehlinden ise cehennem ehli olarak. Yani cennet ehlinden olacaksa cenneti görür ve kabri cennet bahçelerinden bir bahçe haline gelir. Şayet cehennem ehlinden olacaksa ona da kabrinde iken cehennem gösterilir de bu şekilde kabri cehennem çukurlarından bir çukur haline gelir. Sonra kendisine denilir ki: Kıyamet gününde Allah seni diriltip haşr edinceye kadar kalacağın yer işte burasıdır.”[8]
2-HADİS: Abdullah bin Abbas (R.A.) anlatıyor: “Peygamber Aleyhisselam iki kabre uğramıştı, -azap çektiklerini bizzat kendisi işitti- ve dedi ki: ‘Bu ikisi kesinlikle azaba uğruyorlar, azaba uğramalarının sebebi de büyük günahlardan biri değil; bu kişilerden birincisi, nemime yapıyordu (yani insanlar arasında laf götürüp getirmek suretiyle aralarını bozmaya çalışıyordu). Diğeri ise idrarının üzerine sıçramasından sakınmıyordu.’ Daha sonra yaş bir dal aldı, ikiye böldü ve her bir dal parçasını bir kabrin üzerine toprağa soktu ve buyurdu ki: ‘Bu dallar yaş kaldığı müddetçe umulur ki onların azabı hafifletilir.”[9]
3- HADİS: Peygamberimiz (S.A.V.) buyurdu ki: “Sizler birbirinizi defnediyor olmasaydınız kabir azabını size işittirtmesi için Allah’a dua ederdim.”[10]
4- HADİS: Hazreti Peygamber (S.A.V.) uykudan uyandıkları vakit şöyle derlerdi: “Ölümden sonra bize tekrar hayat bahşeden Allah’a hamd-ü senalar olsun, dönüş ancak onadır.”[11]
YÜCE KİTABIMIZ KUR’AN-I KERİM’DEN BERZAH İLE İLGİLİ AYETLER
1- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Onlardan birine ölüm gelince: “Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim” der. Hayır; bu, onun söylediği bir sözdür. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir berzah (engel) vardır.“[12]
2- Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Onlar: “Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de suçlarımızı itiraf ettik, buradan çıkmaya bir yol var mıdır?” derler.“[13]
İslam uleması, Allah Teâlâ’nın kafirlerin kıyamet gününde söyleyeceklerini buyurduğu bu ayette geçen tabirin berzah hayatına işaret ettiğini belirtmişlerdir.
Zira bu ayette, iki defa öldürülme ve iki defa diriltilmeden bahsedilmektedir. O halde, birinci öldürülme ile birinci diriltilme dünya hayatındaki öldürülme ile berzah hayatındaki diriltilmeye ve ikinci öldürülme ve diriltilme ise berzah hayatındaki öldürülme ile kıyamet hayatındaki diriltilmeye işaret etmektedir.
3- Allah Teala Nuh peygamberin kavmi hakkında şöyle buyurmuştur: “İşte günahlarından dolayı suda boğuldular da, ateşe sokuldular ve Allah’a karşı kendilerine hiçbir yardımcı bulamadılar.“[14]
İslam uleması, bu ayetin berzah azabına delalet ettiğini belirtmişlerdir. Zira bu ayet, Nuh kavminin boğulmalarından hemen sonra ateşe sokulduklarını belirtmektedir. Bunu, ayette geçen boğulmayla ateşe sokulma arasında kullanılan “fe” harfinden ve ateşe sokulmanın muhakkak gerçekleştiğini gösteren geçmiş zaman kipinin kullanılmasından anlıyoruz.
Zira boğulduktan hemen sonra ateşe sokulmasaydılar, ilk önce; “fe” harfi yerine sonra gerçekleşeceğini ifade eden “sümme” kelimesi kullanılırdı.
Saniyen; işin muhakkak olduğunu gösteren geçmiş zaman kipi yerine gelecekte gerçekleşeceğini belirten gelecek zaman kipi seçilirdi. O halde bu ayette geçen ateş kıyamet ateşi değildir. Kıyamet ateşinden önce olan ateş ise, berzah ateşinden başka bir ateş değildir.
4- Allah Teala Firavun kavmi hakkında şöyle buyuruyor: “Onlar, sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet gelip çattığı gün ise, “Firavun’un adamlarını azabın en ağırına sokun”denir.“[15]
Bu ayet, berzah aleminin varlığını gösteren ayetlerden bir diğeridir. Zira Allah Teala bu ayette Firavun kavminin sabah ve akşam ateşle cezalandırdıklarını kıyamet gününde ise, daha ağır bir azaba sokulacaklarını belirtmektedir.
O halde, onların sabah akşam cezalandırıldıkları ateş, kıyamet ateşinden önce olan bir ateş olup, kıyamet ateşi ve azabına oranla daha hafif olan bir azap ve ateş türüdür.
Sonra; bu ayette sabah ve akşamdan söz ediliyor. Oysa kıyamet gününde bunların bir anlamı yoktur. Bu da, bu azabın kıyamet gününden önce olan bir azap olduğunu göstermektedir.
5- Yine Allah Teâlâ, gönderilen ilahi elçileri yalanlayan kavmine karşı çıkarak: “Ey Milletim! Gönderilen elçilere uyun. Sizden bir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar. Beni yaratana ne diye kulluk etmeyeyim? Siz de O’na döneceksiniz. O’nu bırakıp da ilahlar edinir miyim? Eğer Rahman olan Allah, bana bir zarar vermek isterse, o ilahların şefaati bana fayda vermez, beni kurtaramazlar. Doğrusu, o takdirde apaçık bir sapıklık içinde olurum. Şüphesiz, ben Rabbinize inandım, beni dinleyin” diyerek, onları ikaz eden Al-i Yasin’in mü’min kişisinin kavmi tarafından şehid edildiğinde; Allah Teâlâ’nın onu, “Cennete gir” diyerek mükâfatlandırmasını ve onun ilahi nimetleri görünce: “Keşke milletim Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını bilseydi!“[16]
Diyerek, öldükten hemen sonra sevincini ortaya koyması, bu mükâfatlandırmanın kıyamet mükâfatından önce olduğunu ve bu ayette geçen cennetin kıyamet cennetinden önce olan berzah cenneti olduğunu göstermektedir. İşte bu ayet de, berzah hayatını ispatlayan ayetlerden bir diğeridir.
6- Allah Teâlâ’nın, Allah yolunda cihad ederken şehid düşenler hakkında nazil etmiş olduğu ayetler, açıkça berzah hayatının olduğunu kanıtlamaktadır.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın, bilakis Rableri katında diridirler. Allah’ın bol nimetinden onlara verdiği şeylerle sevinç içinde rızklanırlar, arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere, kendilerine korku olmadığını ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjde etmek isterler.“[17]
7-Allah Teala şehidler hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin, zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz.“[18]
Bu ayetler, ölümden sonra başlayan berzah hayatını ve o hayatta mükâfatların olabileceğini açıkça belgelemektedir. Zira bu ayetlerde, şehidlerin Allah Teala’nın katında ilahi nimetlerden yararlanmakta olduklarını ve henüz dünya hayatında olan mü’min kardeşlerine, kendileri için bir korku ve hüznün söz konusu olmayacağını müjdelediklerini, ancak henüz dünya hayatında olan bizlerin bu hayatı algılamak imkanına sahip olmadığımızı ortaya koymaktadır.
Berzah hayatını ispatlayan başka ayetler de vardır. .
Allah cümlemize hem dünyada huzur ve refah içinde yaşarken geçici bir hayatta bunu istiyorsak; elbette sonsuz bir hayat olan ahret hayatında azaba düşmemek için dünyada kazanılması gerekli olan görevlerimizi yapıp,kabir hayatında berzah hayatında azabından emin eylesin.bizleri orada azabından cümlemizi korusun .Berzah kapısından geçip ahretin sonsuz güzelliklerine ve Peygamber efendimiz Muhammed Mustafa’nın (asm)sancağı altında toplanmayı nasip edsin. Allah’ım (cc)rüyeti cemaline erdirsin.cennet bahçelerinde ebedi sonsuz bir hayatı cümlemize nasip etsin…Amin..
KAYNAKLAR:
1-Asa-yı Musa/rnk
2-Sözler/rnk
3-Mektubat/rnk
4-Lem’alar/rnk
5-Şualar/rnk
6-Mesnevi-i Nuriye/rnk
7-Barla Lahikası/rnk
8- Muvatta, Cenaiz,16; Buhari, Cenaiz, 88, Bed’ül-halk, 8, Rikak,42; Müslim, Cennet,17; Tirmizi, Cenaiz,71; Nesai, Cenaiz, 116.
9- Buhari, Vudu, 55; Cenaiz, 80, 87, Edep, 46; Müslim, Taharet, 34; Nesai, Cenaiz, 116; İbn Mace, Taharet, 26.
10- Müslim, Cennet, 17; Nesai, Cenaiz, 114.
11- Buhari, Deavat, 7, 8, 15; Tevhid,13; Müslim, Zikir ve Dua, 17; Ebu Davud, Edeb, 107; İbn Mace, Dua, 16.
12- Mü’minun Suresi: Ayetler -99, 100
13- Mü’minun Suresi: Ayet -11
14- Nuh Suresi: Ayet-25
15- Mü’minun Suresi: Ayet- 46
16- Yasin Suresi: Ayet-20. ayetten 26. ayete kadar
17- Al-i İmran Suresi: Ayet-169, 170
18- Bakara Suresi: Ayet- 154
HAZIRLAYIP SUNAN: OSMAN KARAHASANOĞLU
e-mail:[email protected]
Osman Karahasanoğlu
Kayıt Tarihi : 10.4.2017 16:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!