Hain bir kımıltıydı içimdeki, saçlarımı dağıtıyordu insan uğultuları
ve bir hançerin gölgesine sığınmak kadar saçmaydı,
Berlin sokaklarında kahkaha aramak.
Serseri bir ıslıkla geziyorum bezgin rüzgarlar içinde,
büyük felsefeciler, tanınmış komünistler yetiştirdi bu şehir
ama onlar da bilemedi, pörsümüş kuşların kanadında gelen yolcuları.
Kalbimi döven çekiçlerle dövüyorum sokakları
ve serseri ıslıkla korkutuyorum korkunç gölün kuşlarını,
o kuşlar ki bir ölüm türküsü söyleyebilirlerdi.
Keşke geldiğim gün bu şehrin ağzını maviye boyasaydım,
o zaman ırmakların bizleri öpüşleri de mavi olurdu.
Kahırlı işçi, dalgın misafir, çetin gurbet, süresi bitmiş pasaport,
tersine yağan yağmurlar ve kentin kalbindeki bıçak yani soğuk duvar.
Hepinize ellerim bulaşmıştır, sizlerle üşüdüm, güneşi sizlerle aradım,
Bu sözlerdir hayatımın önemini kavratan
Moabit Hapishanesi’ndeki yıldızlar kadar uzaktı dağlarımız,
bu sözler hücum etti yalnızlığıma ve öğretti uykusuzluk nedir
Şimdi artık dudaklarımdan akar Berlin’in ırmakları,
serseri ıslıklarım sokaklarda kurur,
hain kımıltılar sınır tanımaz içimde
ve bu kent bir şehir romanında yabancılaşır.
Kayıt Tarihi : 6.7.2011 23:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!