Muharrem Akman - Berlin Şiiri - Antoloji ...

Muharrem Akman
675

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

BERLİN 14 Kasım 2024

Girdiği her iki dünya savaşlarında mağlup olan sanayi tesisleri başta olmak üzere neredeyse taş taş üstünde taş kalmamış üstelik tam da ortasından bir duvarla ayrılan bir ülke nasıl oluyordu da bu dağ köyündeki madencileri aralarından çekip alıyordu. Maden ocaklarında kariyer yapmış Hüseyin de bunlardan biriydi, Almanya'ya gideli beş yıl okuduktan sonra izine gelebildi. Görenler ondaki değişikliğin nasıl olduğunu merak ederek bir çok sorular sordular. Ne iş yapıyorsun oralar nasıl vs gibi ama asıl gayeleri yüzüne gözüne can geldiği kılık kıyafeti ile adete başka bir insan olmasının
sırrını öğrenmekti. Mehmet arkadaşını bu şekilde gördükten sonra onun işçi olarak çalıştığı Berlin'e gitmeye karar verdi. Bunun için sık sık Hüseyin'i ziyaret etti çoğu zaman onu evine davet edip Berlin'e gitmek için ne gerekir bilgi topladı.

Hüseyin köyünün tamamına yakınının madenci olduğu zamanda başta ailesi olmak üzere eşininin dostunun onca telkinde bulunmasına rağmen maden ocağına çalışmak için müracaat etmedi. Uzun boyu atletik sayılabilecek vücudunda kemikleri dışarıdan monte edilmiş gibi durduğu için kıtlıktan yeni çıkmış bir adam görünümündeydi. Çevresinde olan bitenlerden bi haber dünya yansa bir kalbur samanı yanmaz tiplerden değildi ama kendisini ilgilendirmeyen durumlara hiç tepki vermezdi.
Hüseyin bir sabah evinin altındaki sayat dediğimiz bölümden toprağa gömdüğü altınları ve paraları çıkartıp sanki kasabaya doğru yola çıkıyormuş gibi evinden ayrıldı. Kasabaya vardığında ilk otobüs ile İstanbul Atatürk havalimanına gidip kendisini Berlin'e götürecek uçağa bilet aldı. Bileti aldı almasına ama uçağa ilk defa bineceği için korkudan kararından dönüp köyüne dönmek istesede sonra bundan vazgeçti. Uçağa bindiğinden inene kadar gözlerini sıkı sıkı kapatıp hiç açmadı. Uçak durduktan sonra diğer yolcular ile birlikte yere indi. Şaşkınlığını üzerinden atamadan havaalanı güvenlikleri Hüseyin'i yakalayıp sorguya aldılar. Elinde valiz namına bir şey yoktu, tercüman aracılığıyla ifadesi alınıp polis nezaretinde mahkemeye çıkarılmak üzere karakolun bekleme hücresine konuldu. Ne yapacağını ne diyeceğini kime dert anlayacağını bilmiyordu. Hücrenin loş duvarları içinde başına gelecekleri beklemeye başladı. Sabah olduğunda karakol amiri üzerindeki yüklü miktarda para ve altınları görünce Hüseyin'i pasaportundaki süreyi geçirmemesini sıkı sıkı tembihleyip serbest bıraktılar.

Tamamını Oku