BeriVan... Şiiri - Yorumlar

Orhan Çapan
22

ŞİİR


2

TAKİPÇİ





Ana’dır, bacıdır, emek verendir
Yol’dur yoldaş’dır can verendir
Çile çeken, gurbet yolu bekleyen

Tamamını Oku
  • Veli Aykar
    Veli Aykar 24.04.2007 - 18:46

    Berivanlar gerçek dostum, acı ama gerçek. Onları bu şekilde tutan yürekler katı, vurdumduymaz ve duygusuz. Sizi anlıyorum ve kutluyorum.

    Cevap Yaz
  • Nurdane Diken
    Nurdane Diken 24.04.2007 - 15:44

    Bizden de size selam olsun.
    Anadolu insanım hep cefakar ve hüzün doludur.
    Töreler yollarını kesmiştir.
    Şiirinizi ve ilhamınızı kutlarım.
    Selamlarımla..

    Cevap Yaz
  • Perinur Olgun
    Perinur Olgun 24.04.2007 - 14:04

    berivan ya da asiye fark eder mi...

    Cevap Yaz
  • Ali Asker Çataltaş
    Ali Asker Çataltaş 22.04.2007 - 22:00

    ''tebrikler abi güzel ve anlamlı bir şiir günümüzde bunları hergün yaşıyor ve görüyoruz...ve emekçi yüreğine slm olsun diyor... musade edersen bende bir ALINTIYI sayfane eklemek istiyorum...
    *********Hikaye: ANA BERIWAN KIZ BERIWAN... Selahttin ÖZAKIN...

    Siz Berivan'ı tanıdınız mı tanımadız mı… Yazık… Tanımalıydınız… Ben tanıdım. Bir rastlantıydı tanımam…Vapurda karşılaştık. İlk gördüğümde ninesi sandığım bir kadınla Ada vapurunun arka taraftaki açık kısımdaydım. Berivan olsa olsa iki, hadi bilemediniz üç yaşlarında, üzerinde, altından kazağı görünen bir gelinlik.


    yaşlı bir kadının kucağında... geldi. Sevmem vapurda veya başka araçlarda karşılaştığım insanlarla çene çalmayı. Bu nedenle şehirlerarası bir yolculukta yanımdaki adamdan azar işitmiştim. Uzun bir yolculuktu. Galiba Sıvas'a gidiyordum. Hayli uzun yani. Sabaha karşı uyuyakalmışım. Beni dürterek uyandırdı adam.

    'Sen ne biçim adamsın be! Bunca yol geldik tek kelime laf etmedin. Bir selam bile vermedin.'

    Ben de 'Selam.' deyip tekrar uykuya geçmiştim.

    Yaşlı kadın ve yanındaki kız,karşıma oturdular önce. Yaşlı kadın minik Berivan'la konuşmaya başlayınca ön dişlerinin hemen hemen hepsinin dökülmüş olduğunu gördüm. Hiç yadırgamadım. Ninelerin ve bencileyin dedelerin dişleri çoğunlukla döküktür. Benim takma
    dişlerimdi kadınla aramızdaki tek fark. Yani en az benim kadar yaşlıydı. Öyle görünmekteydi.

    Aslında Berivan ve ninesi sandığım kadınla da konuşmak değildi amacım. Hatta şu yeni moda bir teypten Brahms dinlemekteydim.

    Kulaklığı takmış, müziğin hırçın hüznüne kaptırmıştım kendimi. Birden minik Berivan'ın asık yüzündeki hırçınlığın fotoğrafını çekmek istedim. Belki Brahms böyle bir istek uyandırmıştı bende.

    Çantamdan fotoğraf makinemi çıkardım. Gülümseyerek minik Berivan'a yönelttim. Kadın, Berivan'ın fotoğrafını çekeceğimi anladığında gözleri ışıdı. Bir gelin anası telaşında Berivan'a çekidüzen verdi. Ortalıkta gezinen Berivan'ı yanına oturttu.

    'Yok öyle değil. Şöyle tek başına bankın üzerinde ayakta dursun.'

    Dedim ya! Gelin anası telaşı!... Merakla bakmaktaydı ben fotoğraf çekerken. Birkaç kare çektikten sonra Berivan'ı kenara götürdüm.

    Orada da denizle birlikte görüntüledim. Ama baktığı deniz de olsa bir gülümseme bile yoktu Berivan'ın yüzünde. Oysa kadının yüzü apaydınlıktı. Dudakları gülmese gözleri gülüyordu. Minik Berivan'sa tam tersi.

    Makinemi çantama yerleştirdim. Kafamı kaldırdığımda kadının soran gözleri, delercesine bakmaktaydı gözlerime.

    Anladım.

    'Bir dergiye göndereceğim de. Bakarsın basarlar.'

    'Hangi dergi?'

    Doğrusu bu soruyu beklemiyordum. Tipik bir Kürt köylü kadını görünümündeki bu kadının; okur yazar olduğu bile kuşkulu olan bu kadının derginin adını sormasını beklemiyordum. Onun soran bakışlarından kurtulmak için dergiye göndereceğimi uydurmuştum.

    'Yurt dışındaki bir dergi.'

    'Hangi ülke?'

    Kadın beni her adımda şaşırtmaya devam ediyordu.

    'Almanya'da bir dergi.'

    'Berlin'de mi?'

    'Yok değil. Hamburg'da.'

    'Adı ne?'

    'Değişim.'

    Bu yalanları peş peşe nasıl sıraladığıma doğrusu ben de şaşıyordum. Berivan'ı ve çantasını alıp yanıma geldi. Yanımdaki eşyalarımı toparlayıp yer açtım. Sakıncasız, sıcak ve yalansız bakışlarına denk düşen bir tarzda konuşmaya başladı.

    'Benim kardeşim Berlin'de. On iki Eylül'de içeri düştü. Kırşehir'de yatarken kaçmayı başardılar. Birlikte kaçtıkları arkadaşlarını aileleri ihbar etti. Berivan benim kızım. Bir mucize gibi. Çok geç doğurdum onu. Otuz yıl evli kaldım. Çocuğum olsun istemedim o zamanlar. Özgürlüğüne düşkün biriyim ben. Devrimciyim bir de. O zamanlar mücadeleye engel olurdu çocuk doğursaydım. On yıl önce ayrıldığım kocam hiç anlamazdı bu işlerden. Ama bana da karışmazdı. Rahatına düşkün varlıklı biriydi. Evi, arabası, emekli maaşı var. Şimdi başka bir kadınla evli. Ama bizi de ihmal etmez. Kocamdan ayrıldıktan sonra, artık çocuk doğuramaz zamanıma çok az kala doğdu Berivan. Altı aylık doğdu. Bir ay küvezde kaldı. Bir kiloydu
    doğduğunda. Yaşamaz dediler ama ben yaşattım işte. Sevgim yaşattı. Şimdi Berivan'la yalnız yaşıyorum. Benim de evim var. Kartal'da. Malatya'nın bir Şafi köyündenim. Gericidir bizim köy. Kızları okula göndermezler. Ben de on üç yaşımdayken kaçtım. Malatya'da devrimciler açtılar kapılarını bana. Yoksa çok kötü şeyler gelecekti başıma. Köyden kaçtıktan sonra öğrendim okumayı. Bir tek ben çıktım bizim köyden devrimci. Bizim çocukların kanlı gömleklerini yıkadım defalarca. Gece getirirlerdi. Sabaha kadar yıkar, ütüler, söküklerini diker verirdim. Bazıları adam edilemeyecek durumda olunca çevreden bulurdum
    yenilerini.'

    Kadın konuştukça, 'deli' yargısına vardım ve giderek pekişmeye başladı bende bu yargı. Sürekli gözlerime bakarak konuştuğu için yüzümü başka yöne çeviremiyordum. Bu arada aramızda oturan Berivan bir yandan kol saatimle oynuyor öte yandan elindeki teybimden Brahms dinliyordu.

    Onlar yanıma geldiğinde teybi çantama koymaya çalışıyordum ki Berivan, Aziz Nesin'in 'Şimdiki Çocuklar Harika' öyküsündeki meraklı çocuk tavrıyla teybe elini uzatmıştı.

    'Çalsana!'

    'Sen sevmezsin ki!'

    'Çal!'

    Çaresiz, içindeki Brahms'ı sesini de açarak çalmaya başlamışım. Bu yüzden teybim elindeydi. Kadının gözüne ilişti Berivan'ın elindeki teybim.

    'Ver kızım. Düşürürsen kırılır. Dede çok üzülür sonra.' 'Dede' ben oluyordum! Berivan vermek istemedi önce. Ben de lafı değiştirmek için bir fırsat saydım bunu.

    'Kürt kızı işte! Tuttu mu inadı.'

    'Ben Kürt değilim ki!'

    'Ama Berivan adı?'

    'Sempatim var Kürtlere. Hatta ben de adımı değiştirdim. Benim adım da Berivan.'

    Her adımda şaşkınlığım artıyordu. Bu nasıl deliydi?

    '12 Eylül çok canlarımızı aldı. Şimdi daha iyi ortalık. O zamanlar korsan koyuyorduk da her seferinde polis yirmi, otuz. götürüyordu. Çoğu yarım kaldı çocukların. Birinin kolu kesik şimdi. Bir kısmı hiç dönmedi. Şimdi daha iyi. Bu Bir Mayıs'ta Şişli'deydim. Ne güzeldi. İsteyen istediği sloganı attı da polis hiç bir şey yapmadı. Bayraklar ne güzeldi. Devrimcileri
    sevdim hep. Onlar güzellik için canlarını seve seve verirler. Özgürlük için. Özgürlük güzeldir.'

    'Peki tuttukları yol yanlışsa?'

    'Ona bakmam ben. Anlamam da zaten. Ben onların direnmelerine; ölümüne direnmelerine bakarım. Akıp giden kötülüklere direnen bir tek onlar var. Sana telefonumu vermek isterdim. Ama hiç aklımda tutamam ki! Bu Ada'da kız kardeşim var. Berivan'ı görmemişti çoktandır. Onlara gidiyorum. Enişte bir meyhanede çalışıyor. Sana göstereyim de. Ben ona bırakırım
    telefonumu. Sen alırsın ondan.'

    Anlaşılan şaşkınlığım ve onun hakkındaki yargım bakışlarımdan okunuyordu ki soluksuzca konuşmasına ara verdi. Zaten vapur da iskeleye varmıştı. Ben eşyalarımı toplarken o da Berivan'a çekidüzen verdi.

    'Kızım öp hadi dedeyi.'

    Berivan kollarını uzattı bana doğru. Bunu eğilmem için yapıyordu. Eğildim ve iki yanağımdan öptü Berivan. Ben de kırçıl sakalımın minik yüzünü incitmesinden korka
    korka öptüm onu. Birlikte indik vapurdan. Aslında bir an önce uzaklaşmak istiyordum onlardan. Bir adım önde yürüyordum. Berivan, kucağındaki Berivan'la, bana yetişmeye çabalıyordu. İskeleden çıktığımızda: 'Bu yandan.' dedi. Çaresiz, gösterdiği yöne doğru onlarla yürüdüm.




    'Burası işte. Ben bırakırım telefonumu. Sen bizim
    enişteden alırsın.'

    'Tamam. Ben buradan ayrılıyorum. Gideceğim yer uzakta. Hoşça kalın.'

    Onları orada bırakıp arkama bakmadan yürümeye başladım. Birkaç adım atmıştım ki arkadan biri dirseğime, kapı çalar gibi birkaç kez dokundu. Durdum. Ana Berivan, minik Berivan'ı meyhanenin önünde, eşyalarıyla bırakmış koşup gelmişti. 'Sen babacan birisin. Ben adamı okurum. Bunları ondan anlattım. İmkanın olursa devrimcilere yardım edersin diye; kapını açarsın diye.'

    Bir şey söylememe fırsat tanımadan döndü ve minik Berivan'ı kucağına aldı. Meyhaneden içeri girdiler. Kendime, vapurdaki yargılarımdan, duyarsız davranışlarımdan ötürü lanetler yağdırdım. Bir zamanlar, yaşadığım pis bir olay canlanıverdi belleğimde. Bir mitingde saldırıya uğramıştık. Saldıranlar bıçaklı, sopalı, gözü dönmüş, katil suratlı çember sakallı, 'Komünizmle Mücadele Derneği' mensuplarıydı. Yakaladıklarını öldüresiye dövüyor ya
    da öldürmek için bıçakla saldırıyorlardı. Polis de seyrediyordu. Pazar günüydü. Hani kara bir leke olarak tarihe geçmiş olan 'Kanlı Pazar'! Hepimiz sokak aralarına kaçıyorduk. Peşimizdeydiler. Daha önceden böyle bir saldırıyla karşılaşmamış olduğumuzdan panik
    içerisindeydik. Bazılarımız çevredeki apartmanlara sığınmaya çalışıyordu. Önüm sıra koşan çocuk bir apartmana yöneldi. Ben de katıldım ona. Soluk soluğaydık. Kapı kapalıydı. Ama camdan, kapının arkasında biri olduğunu gördük. İkimizde çaresizce baktık adama. Yalvarırcasınaydı bakışımız. Çünkü peşimizdekiler hızla yaklaşıyorlardı.

    'Aç!' dedi çocuk.

    Adam sol eliyle sağ bileğini tutup yumruğunu bize doğru salladı! Ben hemen yeniden koşmaya başladım. Diğer çocuğun, 'N'olur aç!' diye yalvarmaya başladığını, uzaklaşırken duydum.

    Artık koşamaz olana kadar devam ettim. Yol kenarında, belime kadar gelen lükstrümden yapılma çitin arkasına attım kendimi ve dibine, boylu boyunca uzandım. Zor da olsa sessizce soluk alıp vermekteydim. Peşimdekiler koşarak geçip gittiler çitin önünden. Beni göremediler
    ve ben kurtuldum. Uzunca bir süre orada öylece yattım. Soluğum düzeldi ve bilincimi toparladım. Ortalıkta kimseler görünmeyince kalktım ve ellerim parkamın cebinde, bitkin... yürüdüm. Yaşadığım dehşetin etkisiyle olsa gerek gözlerimden yaşlar kendiliğinden akıyordu. Adam bize kapıyı açmamıştı. Açmamış ve bizi ölüme teslim etmişti! Diğer çocuğa ne olduğunu halamerak eder dururum.

    Evet! Ben babacandım! Eğer fırsat tanısaydı, ana Berivan'a:




    'Evet! Ben babacanım!' diyecektim. 'Ve senin tüm isyanlara kucak açan; kapısı her zaman ve herkese açık anaç yüreğinin önünde saygıyla eğiliyorum.'




    Yarın gösterdiği meyhaneye uğrayıp Berivan'ın telefon numarasını alacağım mutlaka.''

    Cevap Yaz
  • Cebbar Korkmaz
    Cebbar Korkmaz 22.04.2007 - 20:50

    Asla söz hakkı tanınmayan
    Kaderine çaresizce boyun eğen
    Sevdiğine asla varamayan
    Törelere kurban gidendir
    -Berivan…

    Ülkemizin gerçeyi bu çağda böylesi feodalitenın güçlü olması utanç vericidir bir avuç burzuvaziye hizmet için var olan egemen sınıfların olduğu ülkelerin içinde bulundukları bir çıkmaz çok başarılı bir çalışma kutlarım saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Muhittin Toper
    Muhittin Toper 22.04.2007 - 00:27

    yüreğin dert görmesin değerli dostum çok güzel ,beğeniyle okudum yüreğine sağlık tebrikler tam puan

    Cevap Yaz
  • Yakup İcik
    Yakup İcik 21.04.2007 - 02:01

    ''' Dostluk icin ne varsa sizi üzen,onlarin hepsini bana gönderin
    cünkü onlar bende iyilesiyor! '''yakup icik

    Cevap Yaz
  • Necdet Toper
    Necdet Toper 21.04.2007 - 01:54

    Değerli hocam yüreğinize sağlık çok hoş bir şiir elleriniz dert görmesin saygılarımla .....Necdet TOPER

    Cevap Yaz
  • Özay Sağlam
    Özay Sağlam 21.04.2007 - 00:28

    çok güzeldi...saygılar

    Cevap Yaz
  • Esen Yavuz
    Esen Yavuz 20.04.2007 - 22:18

    'Ana’dır, bacıdır, emek verendir
    Yol’dur yoldaş’dır can verendir
    Çile çeken, gurbet yolu bekleyen '...Dizelerin hepsini yazmak geldi içimden .Emeğiyle ,çilesiyle analarımız ,bacılarımız yani kadınlarımız.Ne güzel görmüş yüreğiniz,ne güzel yazmış kaleminiz.saygılar.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 35 tane yorum bulunmakta