Kapı aralığından çarpıp duruyorsun yalnızlığıma,
Rüzgarlar salınıyor sana bakan gözlerimin çoraklığında
Bir serden geçmişin sırrına benziyorsun
Yüreğimin asılı durduğu yağlı urganda…
Yüreğimi hangi yana çevirsem, bir kırılma sesi
Celladım oluyorsun ve sen bunu ne çok fark etmiyorsun…
Çanlar çalınıyor durmadan, ezan niyetine yüreğimin kıblesine
Yüreğim avucumda dualar ediyorum
Kimin kabul edeceğini bilmeden…
Bırakabilsem duayı avuçlarımdan ölecekmişsin gibi geliyor
Yoksa bilirim uzanmayı yağlı urgana, almayı kendimi...
Durma öyle eşiklerde,
Araladığını sonlandır, yanaş kıyılarıma
Yoksa pezevengin biri sancımdan tanıyacak da
Kıracak boynumu orta yerinden…
Bak gözlerimin feri sönüyor ve hafiften bir bulanıklık
Yaşayamayacağımdan korkarım seni.
Kırılacağından korkmam yaşamımın
Beri gel, yapış dudaklarıma
Kopar ölümü, mühürlediğin urgandan
Aç göğsünü, kıskandır tanrıçaları
Titreyen memelerini sun, Azrail’in kan kokan gözlerine
Sana cennet mi yok, beri gel
Kurtar beni yalnızlığın urganından
Beri gel ve uzan koynuma,
Yoksa pezevengin biri yırtıp ten kafesimi
Kıracak boynumu, yalnızlığım en sen kokan yerinden…
MURADİYE
WAN
Ercan YavuzerKayıt Tarihi : 10.6.2013 18:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!