BERGAMOT
İmsak vakti.
Güneş soğuk bu saatlerde.
Bu şehrin insanları varlığımızdan
habersiz.
Kimisi fazla sessiz. Kimisi fazla işsiz.
İştahım yok.
Bir parça bayat ekmek,
Bir bardak bergamot aromalı çay
doyuyor beni.
Aklıma geliyor ilk gün ile şimdiki zaman arasında geçen zaman.
Hızlıca bir hesap yapıp yürüyorum,
Başım önüme eğip beni bekleyen hayat
otomobiline doğru.
Ve bergamot kokusunun ardından
aldığım egsoz kokusu. İçimde günlerin hiç geçmeyecek
korkusu.
Ve ben artık hayata başkaldırıyorum.
Öğle vakti.
Dilim damağım kurumuş.
Su içmek için izin istemek lazım bu yerlerde.
Ellerimdeki maskeleri her çıkardığımda
görüyorum verdiğim savaşın yara
izlerini.
Ellerim?
Ellerim ağlamakta, hüngür hüngür. Diğer elim kanamakta.
Derin yaralardan damla damla.
Ve bağıran çağıran adamlar.
Dillerinde kalp kırıcı cümleler.
Biri fazla cahil.
Biri azıcık akil. Her akşam şafak takvimime bir çizik.
Her geçen gün için.
Her kırıcı söz için.
Geceler hiç bitmesin.
Yollar hep uzasın.
Günler mi? Günler su gibi akıp gitsin.
İkindi vakti
Ağlamak geliyor içimden.
Bir teselli içimdeki sesten
Sabret diye.
Güneş yorgun . Etraf toz duman.
Boğazım düğüm düğüm.
İçimden isyan.
İnsanlar insanlıktan yoksun.
Ve ben artık insanların samimiyetine
inanmıyorum. Geceler mi ?
Hiç sorma geceleri ey dost.
Saatler dursun.
Güneş küssün dünyaya.
Hiç bölmesin umut veren rüyayı.
Hüzünlü bir şarkı bu gece Ahmet Kayadan;
"Siz benim neden sustuğumu nerden
bileceksiniz" diye
Gönül uzak aşktan.
Kalp sevgiye aç.
Ben umuda muhtaç. Derdin ise karnı tok.
Halimi soran yok.
Ve ben artık bu dünyanın adaletine
inanmıyorum.
-Doğu Serhat Oğuzkan (27.07.2017)
Kayıt Tarihi : 3.6.2018 11:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirin Hikayesini Yazın
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!