Henüz on dördünde ya var ya yoktu..
Ağabeyinin evliliği uğruna feda ettiler onu
Okula bile göndermediler,çünkü kız çocuğuydu.
Hem okuyup ta ne olacaktı ki,hemde iş çoktu.
Başka bir köye kız istemeye gittiler.
Kızımızı veririz ama sizden de kız alırız,dediler.
Hiç düşünmeye gerek duymadan kabul ettiler.
Küçük bir kız çocuğunu hayatını mahvettiler.
Hiç tanımadığı bilmediği bir adamla zorla nişanladılar.
Sen ne diyorsun diye insan yerine bile koymadılar.
Evliliğin gelin olmanın anlamanı biliyor mu? Sormadılar.
Birde yaşı tutmadığı için imam nikahı kıydılar.
On çocuklu bir aileye gelin ettiler.
Gözlerinden yağmur gibi akan göz yaşlarını silmediler.
Kendilerine ait ne ev ne bir eşya vermediler.
Kaynanasının evinde rutubet kokan bir odaya bir döşek serdiler.
Hiç tanımadığı bu adamdan hem korkuyor hem utanıyordu.
Sessizce bir köşede oturuyor,yüzüne bile bakamıyordu.
Kapının çalmasıyla öyle çok korktu ki ağlamaya başladı.
Çatık kaşlı çirkin bir kadın odaya izinsiz daldı.
Meğer görümcesi oluyormuş bu çirkin kadın
Dışarıda bu kadar insan sizi bekliyoruz,dedi.
Bir hışımla küçük kızın üstüne yürüdü.
Sabaha kadar sizin keyfinizi bekleyecek değiliz .
Genç adam usulca küçük kıza yaklaştı.
Hadi gel yanıma dedi,tir tir titriyordu zavallı
Heyecandan korkudan olduğu yere yığıldı kaldı.
Kadın tekrar odaya geldi ve çarşafı alıp çıktı.
Cehennem gibi bir hayatın başlangıcıydı.
Evin tüm işini görüyor, hayvanları otlatmaya gidiyordu.
Ahırı temizletip pisliğinden tezek yaptırıyorlardı.
Ufacık canıyla her işe koşuyor birde kadınlık bekliyorlardı.
Yıllar yılları kovaladı küçük kızın bir oğlu oldu.
Evlendiği günden beri ailesine köyüne hasret kaldı .
Devlet nikahı kıymazsanız oğlumu alır kaçarım dedi.
Bir gelin daha alınca eve onlara kapıyı gösterdiler.
Beş kuruş parasız evsiz barksız kaldılar.
Büyük Şehire abilerinin yanına geldiler.
Bir evin içinde otuz kişi yaşıyorlardı.
Herkesin yükü yine küçücük bedenine kalmıştı...
Gerçek yaşanmış bir hikayedir ben hala görüşüyorum ...İki oğluyla yaşam mücadelesi veren bir evladımız ...
Şadiye Gök Ayhan
Kayıt Tarihi : 25.3.2020 22:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yüreğine sağlık canim
sizi içten kutluyorum Sadiye hanım.
Bunlar bizim yüreğimizi kanatan
İnançtan kaynaklı denilip,
inançla hiç ilgisi olmayan,
cahillikten kaynaklanan
toplumsal yaralarımız..
Selamlar.
hayattan nasibi olmayan ve
ne olduğunu bilmeyen
fukara ve gurabanın hayatı böyle
olur elbet..
Tarlalar taşlı fakir telaşlı
kimisi genç kimi de yaşlı
Eski devletlim de ejdarha başlı
Ne yapsınlar 27 sene doğunun
suyunu sıkıp kurutan istiptat
böyle yaptı..
EFENDİM BAĞIŞLAYIN
Şiir bir köşe yazısı gibi olsa da
bir hakikatı anlatıyor elbette ama ecnebi
parmağı ve iç hainler halkımı
perişan ettiler. Yardım ve yatırım
için şantiyeler kuruldu
ama örgütler berhava ettiler.Şiirde ki
MANA Tamamen böyle değilse de buna yakın
hadiseler oldu tabi.. ne yapalım süper ülke
değiliz.
Eskiden yapılan menfi propagandalar
şimdi de tefrikaya sebep oldu.
TEBRİKLER
TÜM YORUMLAR (11)