Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu’da evlilikler genellikle ya berdel usulü ya da görücü usulü ile olur. Bu her iki seçenek hem insanlığa hem de insanların duygularına ihanettir.
Hiç tanımadığınız biri ile karşılaşıp onunla bir ömür boyu hayat sürdüreceksiniz.
Birey olarak hiçbir seçenek hakkınız yok hakkınız gasp edilmiş iradeniz elinizden alınmış. İtiraz etme durumda da değilsiniz çünkü feodal yapının çarkında dönmek zorundasınız. Aile ekâbirlerin yani ana babaların dediği dedik. Aşklar sineye gömülür sevdalar laflarda kalır. Sadece uzaktan bakışlar, beğenmeler, biri birini isteme arzuları beyinlerde ölünceye kadar ahlarla oflarla geçer. Kader deyip gizli gizli ağlamalar sadece ruhlara teselli olur.
Daha sonra işte bu sonralar aslında tüm gerçekleri çıplaklığıyla ortaya çıkarıyor.
Hiç bir birilerini tanımadıkları insanlar bir araya geliyor ya erkek kördür kız güzel yâda kız huysuzdur.
Erkek yakışıklıdır.
Bir de düşünün sağlık problemi olanlar.
Bir bakmışsınız ki bir yalan ile başlamış töre cinayetleri veya iktidarsız birine düştüyse zavallı biri körü körüne kurban edilir gencecik bir can.
Ekrem bir cinayet sonucu cezaevinde tutukludur. Aynı cezaevinde kadın bir gardiyanla iyi bir ahbaplığı var. Ekrem’in eşi ve çocukları her görüş günü Ekrem’i ziyarete gelirler. Kadın gardiyan her defasında Ekrem’in eşi ve çocuklarına yardımcı olur. Ekrem’in iki oğlu bir de kızı var kızı tatlı mı tatlı sarışın uzun saçlı 15 yaşında bir dünya tatlısı.
Ekrem’in büyük oğlu kısa boylu küçük oğlu yakışıklı uzun boylu kız kardeşi gibi oda çok sevimli biri.
Ekrem çocuklarına bakıp her gün ağlamakla gün sayar. Kadın gardiyan Ekrem’i her gördüğünde arada bir laf etmektedir.
Ekrem de eli kolu bağlı kader kurbanı idi evet demekten başka bir çaresi yoktur nasipse olur diyordu.
Bir gün yine ziyaret günüydü.
Kadın gardiyan yine tüm hünerini gösterip sözde Ekrem’in eşine ve çocuklarına yardımcı oluyordu. O gün Ekrem’in eşi seslendi Ekrem’e
—Esma, Ekrem dedi bu kadın her geldiğimizde neden bizimle bu kadar ilgileniyor doğrusu artık rahatsız olmaya başladım.
— Ekrem, bak hanım dedi bu kadın gardiyanın ismi Leyla bana diyor ki cezan bittiği zaman kızınla kızımı berdel yapalım bende nasipse olur diyorum.
—Esma, bak Ekrem ben bu lafı bir daha duymak istemiyorum.
—Ekrem Hanım sen Leyla hanımı boş ver konuşur durur.
—Esma ben anlamam bey ben bu kadından rahatsız oldum.
Daha sonra esma çocuklarını alıp Ekrem’le vedalaşıp ayrıldı. Ekrem yine yalnız kaldı. Artık sayılı günler de az kalmıştı ne de olsa 11 yıl geride kalmıştı. Delikanlı bir yaşta ceza evine giren Ekrem ak düşmüş saçlar ve yıllar ondan çok şey almıştı ama o yıllardan sadece üzüntü dert keder almayı hak etmişti. Nitekim 1974’te Ekrem cezaevinden çıkmış ve sevdiklerine kovuşmuştu. Yeni hayata atılmak pek o kadarda kolay olmasa gerek. Çünkü hem düşman sahibi hem de körü körüne geçen zaman simsiyah saçlarla cezaevine giren Ekrem yaşlı bir insanı andıran bir simayla yenidünyasına adım atmıştı. Artık yeni doğmuş bir bebek gibi her şeye alışmaya başlamıştı. Ziyaretçiler gelen gidenler. Bu arda gardiyan Leyla da evlerinden eksik olmuyordu her gelişinde filler paketler yani eli boş gelmezdi. Ekrem’in bir ihtiyacımı vardı hayır asla çünkü Ekrem’in babası zengin hem de hatırı sayılı bir aşiret mensubuydu. Ekrem kendine yeni bir işte kurmuştu. Kendisi marifetli biriydi tabiri caizse on parmağında on marifet vardı hem berberlik hem de iyi bir aşçıydı ama o bir lokanta açmayı daha münasip gördü ve işini kurdu mutlu bir yuvası vardı artık ta ki Leyla Hanım kendisine akrabalık teklifi sunana kadar. Bir cumartesi günüydü Leyla Hanım hafta tatilinde Ekrem’in kapısını çaldı. Allah misafiri dedi ve o gün akşama kadar Ekrem’in evinde ne bir çay içti ne bir lokma ne de ekmek yedi illa dedi ben gelmişim beni boş çevirmeyin. O yörelerde adettir bir misafir bir eve geldiği zaman şayet bir ikramı geri çevirirse biliniyor ki bu misafirin bir isteği var.
Ev sahibi tarafının da bu istek karşısında rızasızdır. Ama gardiyan Leyla boş gelmemişti yani yalnız değildi birkaç hatırı sayılı birilerini de kendisi ile birlikte getirmişti.
O gün akşam olmuştu yatsı vakti yaklaşmak üzereydi. Artık söz dolanıp geldi yalnız bu sözü ev sahibi söylemek zorunda lakin bu durumda pek Ekrem’in işine gelmiyordu ama cezaevindeyken verilen bir söz vardı.
İşte dar günde ve kapalı kapıların ardında, çaresizlik insanı bazen istemeyerek. Bir şeylere evet dedirtilir. En sonunda Ekrem mecburiyet karşısında kalarak buyurun kıymetli misafirler hoş geldiniz tekrar.
Bu kelimelerin Ekrem’in ağzında çıkması Leyla Hanıma derin bir nefes aldırdı tebessüm ederek yanında getirdiği ekâbirlere bakıştı. Döndü içlerinde hacı diye biri vardı
—Leyla buyurun hacı ağabey dedi söz senin.
— Hacı Ekrem oğlum tekrardan hoş bulduk biz buraya yani senin evine gelmemizin sebebi artık ne zaman biri birilerinize söz vermişiniz bilmiyorum lakin bugün ki icabetimiz. Hayırlısı olursa senin kızını Leyla hanımın oğluna Leyla hanımın kızını da senin oğluna berdel yapmak için bugün buradayız. Artık ben meseleyi açtım gerisi her iki taraf sizler konuşun…
Bu durum karşısında Ekrem bir an sustu ve hiç konuşamadı sanki dut yemiş bülbüle döndü. Daha sonra toparlanan Ekrem
—Ekrem. Hacı ağabey dedi başım ve gözüm üstüne gelmişsiniz verilen bir söz varsa o söz yerine gelecektir. Bana bir hafta müsaade edin ben büyüklerimle yani babam ve annemle konuşayım danışayım size münasip bir cevap vereceğim.
—Hacı, oğlum Ekrem annen de burada babanda burada biz dışarı çıkalım bir hava alalım sen konuş gelmişken bu iş ya olsun yâda olmasın bize bir cevap verirsiniz nasıl olsa biz bu gece sizde kalacağız sabaha kadar zamanımız var.
Ekrem öyle bir durumla karşı karşıya kalmıştı ki ne diyeceğini ne yapacağını bilemiyordu düşünüp durmakta iken birden babası Sait Bey seslendi.
—Sait Bey, bak oğlum bu durum karşısında sana söyleyeceğim tek kelime var oda sen bilirsin her ne kadar torunumsa senin kızın ve senin oğlun bana sorarsan ben her ne kadar bu yörenin insanıysam pek berdel evliliklerden yana değilim.
—Ekrem baba dedi ben bu insana söz verdim artık geri dönemem sözümden.
—Sait Bey peki oğlum sen bilirsin dedi.
Ekrem döşündü ve kararını verdi az sonra misafirler içeri girdiler köy yeri, artık saatte geç vakitti yataklar serilmişti, yatmadan önce adettir kahvaltılık ve hafif bir şeyler atıştırılır. Daha sonra söz döndü dolaştı tekrar mesele açıldı.
—Ekrem, Leyla Hanım ben büyüklerimle konuştum tamam büyüklerimle hem fikiriz bu iş tamam. Leyla hanımı tuttu bir kahkaha ve sevinç.
—Leyla Hanım eh hayırlı olsun her iki taraf için dedi ve şartlar konuşulmaya başladı. Her iki taraf kendi çocuklarına masraf yapsın en kısa zamanda düğünlerimizi yapalım. Sanki Leyla Hanım komşuya ateş almaya gelmişti. Bunu duyan
— Ekrem Bey Leyla Hanım dedi ne oluyoruz bu acelen ne diye daha ben yeni cezaevinde çıktım kızımı doyunca sevip koklamadan düğün dernek biraz acele olmuyor mu? O ara Leyla Hanım sustu daha da konuşmadı ertesi gün Leyla Hanım ve getirdiği hatırı sayılı insanlarla şehre doğru yol aldılar. Mevsim kıştı Leyla hanımın misafirliği kadar da yolculuğu da zahmet vermişti. Ekrem ve ailesine, yola koyulan misafirlerden biri saatler sonra geri geldi arabaları kara saplanmıştı. Köyden birkaç kişi alan Ekrem ve akrabaları gidip Leyla hanımın arabasını zar zor itekleyerek kardan çıkardılar. Günler geçti Leyla Hanım ara sıra gelip gelinine uğrayıp gidiyordu. Buna karşılık Ekrem beyde boş durmuyordu adettendir bir taraf gelinine ziyarete gel dimi öteki de gelmek zorunda. Ziyaretler, muhabbetler derken çocuklarda artık bir birilerini gizli gizli tanımaya başladılar. Ortada enteresan bir durum vardı bunu kimseler ya anlayamıyordular yâda farkında değildiler. Zaten farkında olamazdılar çünkü büyüklerin gözleri güzellikleri görmüş olsaydı berdel denilen sistem olamazdı. Şöyle bir durum ortada idi. Leyla hanım’ın kızı güzel di oğlu kısa boyluydu, Ekrem beyin kızı boylu idi hem de güzeldi ceylan yavrusu gibiydi ama oğlu kısa boylu ve de haylazın tekiydi yani hem davul dengi dengine çalmamıştı hem de maddi manevi durumlar pek uygun değildi. Bir taraf bir şeyler alıyordu diğer taraf alamıyordu sürtüşmeler daha şimdiden başlamıştı. Daha korkuncu vardı ama kimseler farkında değildi Leyla hanımın kızı Ekrem beyin oğlunu hiç beğenmiyordu. Gençler bu itirazlarını ne dile getirebiliyordular ne de kimseler onları dinleniyordu. Yaz ayları düğün ayıdır masraflar bitmişti hazırlıklar sona ermiş düğün için her hangi bir sebep kalmamıştı büyükler için. Lakin evlenecek olan çocuklardı onlarda kimsenin omurunda değildi.
Düğünler başladı her iki tarafta halaylar çekiliyor zılgıtlar atılıyordu. Her iki düğün aynı günde oldu ve aynı saatte kız evlerinde harekete başlandı yolda karşılaşıp gelinler iğne dedikleri nesneyi bir birilerine verecek ve her gelin kendi evine gelecekti nitekim düşündükleri gibi oldu. Ekrem Bey artık kayın peder olmuştu. Allah’a şükür ediyordu demir parmaklıklar ardından sonra bir bu günü yaşıyordu çok sevinçliydi. Aslında Ekrem beyin evine tam bir kargaşa hâkimdi yüzler gerili diller susmuştu kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Gelin inat etmişti gerdek odasına girmiyordu. Köylü bile farkına varmıştı nasıl farkına varmasın o gece yani zifaf gecesi Ekrem beyin evinde silah sesi duyulmamıştı. Adettir gerdek gecesi kız bakire ise oğlan tarafı bir iki el silah sıkar. Şayet kız bakire çıkmasa o evde suskunluk hâkim olur ve kimselerden ses seda çıkamaz ya kızı geri verirler yâda öldürürler veyahut oğlan iktidarsızdır diyecekler. Kimselerin bu durumu ağzına sakız yapmaması için bazen de damat kıza iftira atar hiç kimsede doktora götürmez ya kız baba evine geri gönderilir bu defada kız tarafı kendi öz evladını öldürür. Bu şıklardan biri geçerli köy yerinde ama bilmezler ki kız oğlanı beğenmiyor. Bu durumu fark eden Ekrem Bey kötü bir durumla karşılaşmamak için soluğu Leyla hanımın evinde aldı. Durumu Leyla hanıma anlattı ve Leyla hanımı aldı başta bir telaş daha sonra Leyla hanımın durumu düzelteceğini Ekrem beye anlattı. Ekrem Bey o gün misafir kaldı ertesi günü Ekrem Bey ve Leyla Hanım köye vardılar. Kızı ile görüşen Leyla Hanım Ekrem beyi çağırdı
— Leyla bak, Ekrem bey, benim kızım şimdilik biraz huysuzluk yapıyor en iyisi sen evini şehre taşı hem komşu oluruz hem de tüm sorunların üstesinden geliriz. Leyla hanımın ikna kabiliyeti çok kuvvetliydi Ekrem Bey ikna oldu. İki ay zaman içerisinde evini şehre taşıdı ve Leyla hanımla komşu oldu. Artık ipler tamamen Leyla hanımın eline geçmişti. Her şeyi kendi bildiği gibi yapıyordu. Diğer tarafta Ekrem beyin kızı kendi kaderine razı olmuştu ne de olsa köy yerinde büyümüştü pek sesi soluğu çıkmıyordu. Babasının isteğini kabul etmişti her hangi bir sorun çıkarmıyordu. Lakin Leyla Hanım pek rahatlık vermiyordu gelinine kendi kızı mutlu değildi. Bu duruma karşılık gelinine kan kusturuyordu. Oğlunun yaşı küçüktü. Sanki Leyla Hanım gelinine kocalık yapıyordu. Gün olmazdı ki gelinini dövmesin. Kızcağız babasına annesine söylemiyor hep içine atıp oda artık mutsuzluktan nasibini alıyordu. Ekrem Bey dört ay sonra başka bir mahallede ev tutu. Leyla hanımın komşuluğundan çıktı. Durumlar git gide kötüye gidiyordu. Ekrem Bey şartlı beraat edilmişti. En ufak bir olumsuzluktan içeri tekrar girebilirdi diye kimselere ses çıkarmıyordu sadece vermiş olduğu bir sözün kurbanı olmuştu. Leyla hanımda artık eski Leyla Hanım değildi tam doksan derece dönüş yapmıştı. Leyla hanımın kızı kaldı annesiyle birlikte Ekrem beyin oğlu da bir fırına girmiş çalışmaktaydı. Bir gece vardiyasında çalışan cemil gece yarısı eve geldiğinde karısını evde bulamadı hemen kaynanası Leyla’ya koştu.
— Cemil, anne ipek evde yok sizde mi diye seslendi
— Leyla yok oğlum bizde değil.
Ailece başladılar ipek’i aramaya. Ekrem beye haber verildi ortalık iyicene karıştı. Leyla hanımın ağzını bıçak açmıyor. Bir araba kiraladı tüm akrabaların evlerine gitti sordu soruşturdu ipek’in izini bulan olmadı. Meğer Iğdır’dan birine kaçmış Ekrem Bey ile Leyla Hanım oldular bir birilerine düşman. Bu defada Ekrem Bey kızını almaya yeltendi ama beklemediği bir durumla karşılaştı kızı bu teklifi ret etti. Ben geri gelmem beni verdiğin zaman düşünseydin diye babasına karşı geldi. Ekrem Bey öyle üzülmüştü ki üzüntüden yataklara düştü ve hastalandı. Dağ gibi heybetli Ekrem Bey gün geçtikçe eriyip bitmekteydi bir yanda gelini kaçmıştı diğer yanda onuru şerefi beş para olmuştu ne yapacağını şaşırmıştı. Eh feodal yapıda yaşayan Ekrem Bey bu olanları bir türlü kendisine yediremiyordu. Köye gitti bir gün kardeşi olan Erdem’le kavga ettiler bu konu tüm aileyi etkilemişti. İki kardeş bir birilerini bıçakladılar. Ekrem oracıkta can verdi kardeşi tam on altı bıçak darbesi atmıştı Ekrem’e
Ve Ekrem öldü. Lakin suçu da cemil in üstüne yükledi yalancı şahitler tuttu cemil’i ikna etti sen dedi bu suçu üstlen ben sana bakarım.
—Erdem, bak oğlum senin babanın yüzünden ailemizin şerefi beş para oldu senin eşinde onun yüzünde kaçtı başkasına.
İkna olan Cemil baba katili olmuştu ama elini bile sürmeden ve cehaletin getirdiklerine kurban olmuştu.
Erdem’in yerine evlat, baba katili olmuştu. Kara günler başladı cemil için bir yanda babası diğer yanda eşi tam dramatik olayların ardı arkası kesilmiyordu. Daha sonra pişman olan Cemil ne kadar itiraz etse de başarılı olamadı çünkü babamı ben vurdum dedi ve suçu kabullendi bir kere cezası kesilmişti bıçağın üzerindeki izler Cemile aitti. Bıçak temizlenip daha sonra Cemil’in eline tutuşturulmuştu… Çok profesyonel bir tezgâh içine girmişti Cemil.
Bir berdel her iki aileyi perişan etmişti.
Kocasını beğenmeyen ipek bir yıl sonra uğruna kocasını ve iki aileyi geride bırakan ipek baltayla Iğdırlı kocasını doğradı. Ekrem’in kızı Aslı, tüm bu olanlara rağmen yuvasını terk etmedi ve yaşamaya gayret etti. Leyla Hanım gardiyan olduğu cezaevinde kızı mahkûm oldu. Olaylar o kadar hızlı ve bir birini takip etti ki herkes o yörede onları konuşurdu. Hemen her gün bir olay yaşanıyordu. Kimileride bu olaylardan ders alıyordu Berdel mi? Aman aman asla Leyla hanımda bu olanların karşısında fazla yaşayamadı oda kalp krizinden öldü. Evet BERDEL
Kayıt Tarihi : 22.6.2008 19:09:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Atilla Adsay](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/06/22/berdel-14.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!