İlk tıraşımı az çok hatırlarım
Öylesine küçüktü ayaklarım
İnanın yere bile değmezdi
Bir tahtaya koydular beni
İçini doldurmak çünkü zordu
En az kırk beden büyüktü
Tahta benzer berber koltuğu
Tıraş makinesi içimi gıdıklardı
Utanıp dudaklarımı sıkardım
Belki ufak tefek çocuktum ama
Yine de gülmekten korkardım
Tıraşım derseniz hep üç numara
Akılda tutması basit bir sayı
Üç numara devam etti yıllar yılı
Ben adamlar tanıdım o koltukta
Benden büyük koca koca adamlar
Koltuk için dizildiler sıra sıra
Üstüne kim otursa bülbül kesilir
Sanki konuşmak mecburiyet gibi
Konuşanın yüzüne ciddiyet gelir
Çoğu zaman konu memleket meselesi
Anlarsınız ya vatan millet Sakarya
Laf döner dolaşır kızlara gelir
Kimi o biçim yalanlar anlatır
Nasıl olsa sallaması bedava
Kimi de hayattan gerçek hikâyeler
Bir şeyler öğretir saçlar kesilirken
Küfrü de burada öğrendim ben
Muhtarı, esnafı, hatta deliyi
Daha her kim varsa burada tanıdım
Adamlar işte tıpkı senin benim gibi
Lakin kafamdaki eli hiç sevmedim
Zaten içinde düşünceler gezinir
Kafamın içi bildiğin yangın yeri
Çakallar, tilkiler yetmezmiş gibi
Üstüne bir yabancı el dokunur
Bilemezsiniz, beni deli eder
Adamcağız farkında değil ama
Hunharca hayallerime eller
Şıkır şıkır makas sesi ve tarak
Esir alır beni enseme soluyarak
O güzelim şehirler hızla değişti
Şehirlerdeki mekânlar başka şimdi
İki dakika yerinde durmadı zaman
Fark etmeden su gibi geçti
Şimdi her sokağın başka berberi
Her berberde başka bir dedikodu
Ve değişmeyen berber koltuğu
Kayıt Tarihi : 1.3.2015 10:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!