Asma bahçelerinde kalbinin kilidiyle oynayan bir çocuğum
Anahtarı yok kilidin, zaten açılmış kapanmaz bir yara
Umudunu tüketip kaldırımlarda, buralara dadanmışım
Asma bahçelerinin gölgesinde hayal avcısı bir çocuğum
Onlar kaçar ben kovalarım, arkalarında yıldız tozları
Oynuyordu kendi yarattığı tanrısıyla
Gecenin uyku tutmaz bir anında
Avuçları arasında bir ahşap oyma
Kim bilir hangi ağaçtan çıkma
Tanrısı kendi avuçlarında
Çarmıha gerilmiş ruhu
Ölüyor belli göz bebeklerinden
Dünyaları alsa nafile
Aşkı yitirmiş ellerinden
Her gün yaşıyor gibi görünse de
Bir mum misali eriyorum
Hasretinin ateşiyle
İçten içe sönüyor tükenmeye başlıyorum
Bir kor misali yakarken özlemin
Önümdesin, yürüyorsun
Dudaklarım kıvrılıyor adınla
Bedenler giriyor aramıza, sen yürüyorsun
Ardında kopan fırtınalara inat, gidiyorsun
Saatler geceyi buluyor, bir şehir uyuyor
Aklımın odalarında sen varsın
Hangi kapıyı açsam
Hangi hatıranın ardına saklansam
Kor gözlerinle karşımdasın
Gözlerin gözlerime değince
Öfkelen
Hayat denen nehir alırken birbiri ardına.
Dağlar duruyor karşımda, arş ne kadar uzakta.
Vakit geldi ne cesaret var , ne sevgi
Kayıkçı bekliyor, vakit geldi.
Bir kol mesafesi.
Yollar, sanki yıllar uzunluğunda.
Yapraklar dökülür,
uzun bir çizgi, ufuk boyunca.
Kaybedilir
bir mola süresinde
Bilmezdim, çaresizliğin gözyaşlarından aktığını
ve korkunun son halinin bir ölüm sessizliği olduğunu.
Kaybolmuş gözleriyle süzüyor etrafı.
Ne kadar inkar etse de
sönmüş gözleri ele veriyor
Fırtınalar kopuyor gönlümün derinliklerinde
Dalgalanan sular yüreğimi hırpalamakta
ayrılık vakti gelip çattı, karşımda
Asil bir yürek değil
örselenmiş ve zavallı birazda kederli
Gitme vakti geldi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!