Benzin'in Anımsattıları

Sargon Yéhunda
22

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Benzin'in Anımsattıları

dostum şeyho'ya

Eski bir zamandı. Ben,hayatıma sinmiş börtü böceklerle bir masala sızar iken; keyif çatar, seyran eylerdim. Yanağımda usulca açılıverdi Ahmet, Muhammet, Keramet...Gece uzundu. Henüz dile gelmemişti. Kaya, bir sürgün heykeliydi. Sallallahüaleyhüvesselam, onu tanımadığını söyledi. Ağladım.keyif üzre ağladım.sevinç üzre ağladım.
Zevacın rahmine döl akıttım. Masal,beni tanımadığını söyledi. Kırıldım. Bir sızı oldum. Hayatımdan inen börtü böceklerin hayatlarına sindim.
Kaçtım? Hangi eklem bacaklıydım? Bilmiyordum. Kafka,beni gördü. Sırtına alıp şatoya götürdü.
Uzaktım.
Gece devam ediyordu.
Aşağıda kalmış ulu ormanın korkunç uğultusu, şatonun duvarlarından sızıyor,Quasimado'nun çanlarının sesine eş bir ses ile beynimin içinde zonkluyordu. Biraz sonra odama Esen girdi. Bir mum yaktı. Yırtılan karanlığın göğsünde açtığı oyukta, birbirine sinmiş bütün hayatlar yanıyordu.
Duvarda asılı duran baltayı gördüm. Reskalnikov, yazarını tanımadığını söyledi. Bağırdım. Delilik üzre bağırdım. Yanılsama üzre bağırdım. O sırada, bir atın toynakları, bir piyanonun re diyez tuşlarına yapışıp kaldı. Mozart, parmağına batmış iğneyi çıkarmakla meşguldü. Kral Arthur yardımına geldi.
Uzaktım.
Unutkandım.
Gece devam ediyordu.
Esen, kendi etrafında dönüyordu. Semaha durmuştu. Göğsünde kül birikiyordu. Dönüyordu. Dönüyordu. Gittikçe hızlanıyordu. Hızlandıkça alazlanıyordu. Alazlandıkça yitiyordu.
Mum, söndü. Odaya periler doluştu. Başucuma bir ustura bıraktılar. Aldım. Bileğimi kestim. İntihar üzre kestim. Cinnet üzre kestim. Esen'in sesi beni tanımadığını söyedi. Damarım daha hızlı boşaldı. Marques De Sade geldi. Kanımı toplayıp bir çömleğe koydu. Gitti... Justine, geldi. Beni aldı, şatodan çıkardı. Sodom ve Gomore'ye götürdü. Dük, hala yatıyordu. Saray kokuyordu. Rahipler, küçük oğlan ve kızlara cinsel bilgiler dersini veriyordu. Osama'yı gördüm. Mini minnacıktı. Yüzünü kaybetmişti. Nedense, sallallahüaleyhüvesselam, onu tanıdığını söyledi. Kucağına aldı. Yıkadı. Öptü. Cenneti gördüğünü söyledi. Ahmet, buna ikinci tanıktı. O da, bir zülfikar darbesiyle paramparça oldu. Her parçasında bir keramet vardı. Her birini bir Leylek taşıyordu. Gözlerime lanet yürüdü. Kapadım gözlerimi. Sınır boyları üzre kapadım. Uçurum ağızları üzre kapadım.
Uzaktım.
Gece bitmek üzereydi.
Eski bir zamandı.
Unutkandım.
Ağlamadım, sakındım; geçmedi, yettim. Replikas, bu cümleyi tersinden okudu. Enstrümanına yüzük takalı çok olmamıştı. Seyyah olup ıramadan önce Esen'in, bana yazmış olduğu mektubu okudu.
Sular kabardı. Bulutlar çoğaldı. Rüzgar yağmura karıştı. Çayırları ufalırken göremedim. Zeytin getirdiler bana. Musluk getirdiler. Onur, bu türküyü bilmediğini söyledi. Doğruldum. Uzak diyarlar düşledim. İnsansız kentler, ıssız adalar düşledim. Robenson, öyle bir yerin olmadığını söyledi. Bana günlüğünü verdi. Açtım. Sayfalarını çevirdim. Hiç bir şey yoktu.'' Cuma, bir düştü'', dedi. Son sayfasında şöyle yazıyordu:
-Yazgıma, herkesin içindeki en karanlık yerin ıssız adası düştü! ..-
Koştum. Gılgameş aşkı üzre koştum. Belkıya aşkı üzre koştum.
Uzak olduğumu sanmıştım.
Esen, zorlu bir yokuştu.
Sabah olmuştu.
Ben, hala sarhoştum.

Sargon Yéhunda
Kayıt Tarihi : 10.7.2006 20:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Sertac Gezici
    Sertac Gezici

    her satırında yaratıcılığın ve sonsuz hayalin pıtırcıkları var. mest oldum desem mest'in anlamı kaybolur. gecenin derin hükmünde edebiyatın meyini içtim sayende... kaleminle var ol...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Sargon Yéhunda