Kuru görür ıslak bakar nemlidir
Bizim gözler sizin göze benzemez
Kalem kalın anlam ince demlidir
Bizim sözler sizin söze benzemez
Gider gece gündüz köhne kuzdadır
Yağmur çamur demez karda buzdadır
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Yürekteki sesin kaleme yansıması ve satırlara dökülmesi ile harika bir hece vezni çalışması olmuş. Yüreğinize sağlık dost yürek...Hamit KALKAN
Çok güzel..akıcı ve hoş..Yüreğinize sağlık.Zevkle okudum..Kutlarım..10p
Tam ozanvari biçimde harika söylemler.
Geçişler mükemmel.çokakıcı vede sürükleyici tarz.Bu tarzınız çok hoş.Daha nice nice güzel eserlere...
İbrahim Bey çok güzel dizeler memlekete götürdü okurken.tebrikler kaleminiz hiç susmasın.sevgiyle kalın.
Çok çok güzel bir şiir. Kalemin yorulmasın. Gönlüne sağlık. Selamlar...
Sayın Hikmet Çiftçi Yorumunuzda ki bir kaç sorunuza yanıt vermek istiyorum ; KUZ ; hiç güneş girmeyen , hiç güneşin görünmeyen alana ,yere,kuz denir ,Şiirlerimde devrik cümleler kullanıyorum ,bu bir uslup şekli , o değerli ve anlamlı yorumunuz için ayrıca teşekkür ediyorum . saygılar sunuyorum .
Merhaba gönül dostlarım o güzel ,manalı ,bir o kadarda anlamlı , benim için çok değerli yorumlarınıza çok çok teşekkür ediyorum her birinize ayrı ayrı saygılarımı sunuyorum , sevgiyle kalın sağlıcakla kalın .
GERÇEKTEN BENZEMİYOR…
Daha ilk dörtlükte bile farklı bir bakış, farklı bir algılama ve çok farklı bir ifade şekli dikkati çekiyor.
Kimseye benzemeyen, kendi olan, kendine has bir üslup şekli…
Gözünde yaş olan nasıl bakarsa baksın, karşısında ne varsa her şeyi kuru görür.
Herkesin derdi kendi yüreğinde… Kim bile, kimin ne derdi var derininde?
Hani ne bilir aç tokun halinden der gibi…
Demek ki her yörenin de kendine has dertleri, çektiği çileleri var. Öyle de olması çok normal. Bu yer bazen dağ başı, bazen bir orman içi, bazen kuytu bir koy, bazen de yol geçmez, kuş uçmaz ücra bir köşe olabilir.
Onun için bakan gözler o yöreyle bütünleşir, o yörenin özelliklerine bürünür, o yörenin dertleriyle yüklenir, kısaca kendi yöresinin gözü olur, yüreği olur, çilesini çekeni olur.
Sözleri de özleriyle özdeşleşir. Yine her yörenin kendine has öylesine kelimeleri, deyimleri vardır ki, başka yörelerde kullanılsa şaşırtıcı bile olabilir.
Tabi, her ne kadar söz kalın kalemden çıkar gibi kalın bile olsa anlam incedir, yoğundur, çok şey anlatır, demindedir…
Sözü ağır, anlamlı; özü ağır, oturaklı…
Boş ve gereksiz söz olmaz kabilinden…
2. dörtlükteki bir kelime “kuz” kelimesi mahalli olmalı. Anlamını bilemedim. Dünya mı, alem mi demek…
Gece gündüz gidilen hayattır, dünyadır, geçen ömürdür. Yağmur, çamur, kar da tabiatın gerçeği. Burası yayla da olabilir, köy de veya ufacık bir kasaba…
Yokuşu ve inişi ola bir yer. İnerken taşlık olan yerin çıkarken de taşlı olacağı muhakkak.
Mecazi olarak bu gidişler, çıkışlar ve inişler zor ve meşakkatli bir hayati anlatıyor.
Hayat öyle. Zahmetsiz nimet, emeksiz yemek olmuyor…
Beden yorulacak, dizler bükülecek, yürekler dertlenecek…
Yayla ise, oba ise, zahmet çeken dizler başka dizlere benzemez.
Ne güzel bir anlatım.
Sürme göze sürülür. Sürülür ama gözün içine değil elbet, göz kapaklarının kirpik köklerine doğru olmalı. Bilmediğim konuda ahkâm kesersem yanılabilirim. Sizde kaşa sürülüyorsa bilmem bunun adı da sürme olur mu? Kaşın altına göz çukuruna mı sürülüyor, bilemem. Şairin sözüne inanırım.
Kına elde, yaşmak beyaz yaşmak olduğuna göre bizde “çar” da derler, tülbent de… başa örtülür.
Suya nişan konmaz, değil mi şairim? Malı mülkü, tarlayı tapanı, bağı bahçeyi belirlemenin yolu toprağa nişan koymaktır.
Mera belirlenecekse, yol belirlenecekse toprağa taşa konur, belirleyici iz, nişan.
Adımların bıraktığı izler bile bir nişan sayılır. İz bırakan ayaklar başkalarının izlerine benzemez. Altı dümdüz kösele ayakkabı ile dağda bayırda gezilmez ya!..
Haaa!..
Demek ki dağda bir mekân. Bir yayla veya yüksek bir dağ köyü.
Dağın bittiği yerde ağaçsız bir tepe veya bölge… Bağlık bahçelik bir vadi mi? Yüksek yerlerde de yayla bağ bahçeleri oluyor. Özellikle Toroslar’da.
Hele bir de ılgıt ılgıt yeli var ise… Öfff!. Es babayiğidin bağrına, es bre deli rüzgâr, demek geliyor insanın içinden.
Anlaşıldı, sizin düzleriniz bile ova gibi olmayan düzlükler… Başka yerlere benzemeyen düzlükler…
Anadolu’nun saflığını, özünü kaybetmemiş köşelerinden bir yer…
Tertemiz. Arın, namusun, izzetin, erdemin ve insanlığın tertemiz ve layıkıyla yaşandığı bir yer…
Bozulmadan yaşamak, özüne, kültürüne yabancılaşmadan yaşamak ne güzel…
Bizim insanımızın bu erdemleri, bu kültürleri, be anlayış ve algıları hiç değişmese ve bozulmasa…
Şiirdeki anlamıyla varsın bizim yüzümüz bize benzesin.
Sizinkiler sizinkine…
*
Akıcı ve gerçekten anlamlı, güzel üsluplu bir şiir.
Günün Şiiri seçilmeyi hak eden bir şiir.
Tebrik ve takdirlerimle Sayın İbrahim Bey, şiirdeki mahlası ile “Kurtoğlu”
Grubumuz gönül dostlarına açıktır.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
04 Temmuz 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Her dizesinde,ayri bir mana derinligi olan,tabiri caizse;su gibi akip giden,bitmesini hic istemedigim,yüregimde her zaman ayricaligi olacak,unutulmuyacak bir eser,günün siiri olmasida zaten herseyi anlatiyor.Ben sairimizi ictenlikle kutluyorum,esenlikler diliyom
( Siir listeme hemen kaydettim )
Dağ bitimi yamacında keli var
Bağlarında mecnun gezen deli var
Ilgıt ılgıt esen seher yeli var
Bizim düzler sizin düze benzemez ....
Yüreğine,diline,kalemine...sağlık Hocam.Ne güzel de anlatmışsınız bizim buraları...Torosların uzantısı Amanosları ...Tam puanımı kabul buyurun....
Bu şiir ile ilgili 90 tane yorum bulunmakta