merdivenlerin de ayakları olsaydı ne olurdu sanki yürümesini öğrenemez mi ki acaba bacakları yontulmamış heykeller bir adım da benim için atsa bu yer küre keşke sokak kedileri de oturabilse balıkçı sofralarına kapıları olmasa evlerin hırsız nedir bilmesek boğazını kesmesek sütünü içtiğimiz hayvanların benim süt annemdir ahırdaki inek bağırsaklarından soluyanların aklını başlarına getirin hiç üşenmeden dünyayı iki eşit parçaya bölün Tanrı olun geceleri karanlığı rüyasından edin bataklığı kurusun kanla yıkanmış toprağın domuzunu içinden çıkartın;sülük dolu çamurundan soyutlayarak kendi elleriyle toplasın insanlar bitini tersinden akan suyu uykusundan uyandırın düşmanların başına özgürlük kokan çuvallar geçirin kayın mantarıyla süsleyin ağaçları gelinlik gibi umudun yapraklarında çiftleşen böcekler yeşersin fotosentez yapsın güneşte kurutulmuş samanlar helal süt versin ahırdaki inek kadınlarımızın sırtına gübre yüklenmesin filizlenecek olan toprağı fideler kendileri bulsunlar
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta