Benim sürgün şehrimde, geceler çabuk biter

Alperen Karadağ
76

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Benim sürgün şehrimde, geceler çabuk biter

İlkbahar yağmurları toprağı dövmekte şu günlerde ve her yer buram buram toprak, aşk kokmakta.Gökyüzü sanki; yalnız kaldığım, bedeninden zoraki sürgün edildiğim şehrin rengine bürünmüş. İnce ince yağan yağmur yanaklarımı okşuyor.Yağmur sanki; benden zorla alıkonulan ak pak yumuşacık ellerin gibi...

Artık yavaştan akşam oluyor gönlümün sürgün şehrinde...Bütün objeler birer birer karanlığın ardına gizlenmeye başlıyor. Gece, sanki gözlerin oluyor. Her bir yanımı sarıyor. Nereye baksam, nereye gitsem, sevgi dolu şevkat dolu gözlerini hissediyorum.Yağmur kesilip hava soğumaya durduğunda, üşümeye başlıyorum. Rüzgar çıkıyor senin gittiğin yönden ve rüzgar nefesin oluyor, sen kokuyor mevsim, sen kokuyor gönlümün sürgün şehri...

Dünyanın tüm olgularını seninle anlamlandırıyorum.Doğayı sana adıyorum.Seninle özleştiriyorum ilkbahar mevsimini ve sana doyabilmek adına, tanrıdan çalıyorum zamanı...

Ama yoksun. Ne kadar yüklesemde mevsimleri sana, ne kadar özleştirsemde seni doğayla, hep bir yanım yarım, sensiz geçen her ayım eksik kalıyor. Tamamlamak adına çalsamda tanrıdan zamanı, yetmiyor. Bu yüzdendir ki sensiz geçen günler, gün değil, mevsimler mevsim değil. Doğan güneş hüzün kızıllığında ve açan çiçekler solgun benizler gibi. Renksiz, susuz... Sensiz geçen ömrüm, ömür değil. Bu şehir yalan, yaşamışlığım, gülüşlerim yalan... Sensizliğimi kamçılayan her şey ama her şey koskoca bir yalan... Bezendim doğruluktan, senden uzak her temayla. Sensiz yazdığım, sensiz andığım, sensiz kurduğum her cümle, cümle değil...

Sana döndüğümde bu sürgün şehrimden, sende yeniden doğacağım sevgili göreceksin. Mevsimleri durduracağım., zamanı çalacağım tanrıdan göreceksin. Sana kavuştuğumda yakacağım tüm zamanı özlem ateşimde. Sonra sensiz geçen günleri bir daha anmamak pahasına denizlere savuracağım küllerini... Ve sonra sevgili göreceksin yeniden sende varoluşumu, tanrıdan kendimi çalıp sana adayışımı... Kabeyi tavaf edercesine, o kutsal o eşsiz bedeninin etrafında dönüşümü. Seni, sevgimle nasıl boğduğumu, renklere nasıl bürüdüğümü ve sende eksik, yarım kalmış yanlarımı tamamlayışımı göreceksin. Göreceksin, göreceksin sevgili! ..

Benim sürgün şehrimde kuşlar var dört bir yanda ve ben onların özgürlüğünü kıskanıyorum. Caddelerinden insanlar geçer, sevdiklerine bir an önce kavuşmak için koşturan insanlar ve ben yine o insanları, kavuşmalarını kıskanıyorum. Benim sürgün şehrimde uzakta, tepelerde minik, virane evler var. İçlerinde sımsıcak insanlar... Ve ben o insanların sıcaklıklarını, kahkahalarını kıskanıyorum. Benim sürgün şehrimde aşklar var. Deli dolu, kalplere sığmayan aşklar ve sevişmeler. Durdurak bilmeyen, en ateşli sevişmeler... Ve ben o aşkları, o sevişmeleri kıskanıyorum. Benim sürgün şehrimde her şey ama herşey var sevgili; Ama bir tek sen yoksun. Bir tek sen uzaktasın bana. Belki de bu yüzden ben, her şeyi sırf seni hatırlattığı için, her şeyde, her yerde bizi gördüğüm için bu kadar kıskanıyorum.

Benim sürgün şehrim, senden bu kadar uzak olmasa, belki bu kadar koymayacaktı bana. Bu kadar karamsar olmayacaktım. Belki de bunların hiç birini yazmamış olacaktım. Hiç bu kadar isyanım, hiç bu kadar haykırışım duyulmayacaktı. Hiç bu kadar dağınık, bezgin görünmeyecektim...

Benim sürgün şehrimde, geceler çabuk biter. Yine saat dokuz ve yine gün, benim için bitti. Işıklarım söndü sönecek. Benim sürgün şehrimde her şey emirle ve o öldürgen an geldi yine. Benliğimi kanatan, özgürlüğüme inen darbe! .. ' YAT! '...

09.04.2003
Ankara / Mamak

Alperen Karadağ
Kayıt Tarihi : 12.4.2003 12:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Alperen Karadağ