Ateşte yanan meşe odunu külü gibi savruldu uçtu,
Çekilen son nefes misali hiç olup gitti gençliğim
Susuz kalmış fidan gibi gazel olup kurudu
Dağların zirvesindeki kar gibi eridi bitti gençliğim
Yağan yagmurlar da sel oldu coştu çağladi aktı,
Topal eşekle kervana katılıp yoluna devam etti gençliğim,
Yellerde savrulan tinaz gibi aralandi tane tane oldu,
Suya hasret toprak misali kurudu kavruldu gençliğim.
Sonbahar mevsimi yapraklarından aldi sarı rengini,
Kara tren vagonlarina yüklenip sıralandı uzadı gençliğim.
Örülmüş çorap oldu ilmek ilmek sökülüp bitti,
Yillanmis şarap gibi kadehlere doldu içtikce tükendi gençliğim.
Hayatım çilingir sofrası gençliğim üstünde sade meze,
Felek bu hayatı yaşayalım diye yazmış listeyi vermiş elimize.
Daha henüz doya doya kullanmadan şu gençliğim geldi göze,
Dünya Haritasının çizgileri damar damar belirtildi şu yüze,
Hey gönül can olmayınca ne yapayım yalan dünyayı
Yaşanır mı sandın yar olmadan hanı, köşkü, sarayı
Bin bir tabip gelse saramaz bu sinemdeki yarayı
Siginacak liman yok gencligimi park ettim burayı
Kayıt Tarihi : 19.2.2017 20:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!