O bana, ben doğmadan önce sahip çıkmıştı
İstikbalimi devrimleriyle aydınlatmıştı
Sen benim askerim, sen benim hayallerim
Sen benim Türk oğlu Türk evladımsın demişti
Benim Babam zeki, çalışkan ve cesur olmamı istemişti
İleriyi görüp, tehlikeleri anlatmıştı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Benim Babam Mustafa Kemal
O bana, ben doğmadan önce sahip çıkmıştı
İstikbalimi devrimleriyle aydınlatmıştı
Sen benim askerim, sen benim hayallerim
Sen benim Türk oğlu Türk evladımsın demişti
Benim Babam zeki, çalışkan ve cesur olmamı istemişti
İleriyi görüp, tehlikeleri anlatmıştı
Eğitimin bütün karanlıklara ışık
Medeniyetin en güzel aydınlık
Sadece ilim ile yolumuzun açık
Olduğunu defalarca hatırlatmıştı
Benim Babam yarınlara, hep umut dolu bakmıştı
Yobazdan, gericiden hiç hoşlanmazdı
Örümcek kafalılara göz açtırmazdı
O gözlerde ateş, sözlerde akıl arardı
Alim gibi düşünür, bir şahin gibi bakardı
Kahbenin önünde diz çökmez, adam gibi adamdı
Benim Babamı, dostu düşmanı bütün dünya sayardı
Binlerce kardeşim istiklal için can verdi
Hepsi onun evladı, hepsi onu severdi
O evladına sövmez, sövenide ezerdi
Kimsenin kuklası olmaz, oyunlara gelmezdi
Benim Babam Şehidine ihanet etmezdi
Çünkü o bir Gazi, o bir şanlı şerefli bir askerdi
Ben kahraman Babamı hep seveceğim
Kardeşlerime ilkelerini öğreteceğim
Babamın yolunda doğdum, gerekirse öleceğim
Dil uzatanları asla affetmiyeceğim
O dilleri kesip, ayaklarımla ezeceğim
Çünkü bu emanet benim, bu emanet helal
ÇÜNKÜ BENİM BABAMIN ADI MUSTAFA KEMAL
Ahmet Faruk Nalbantoglu
----
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
NE MUTLU ATATÜRKÜM DİYENE
NE MUTLU BUNCA ENGELLEMELERE RAĞMEN ATATÜRKÜME BABAM DİYEBİLENE
TÜRKLERİN ATASI ATALARIN ATASI MUSTAFA KEMAL
ATATÜRK'ÜMÜ BABALAR GÜNÜNDE HER NE KADAR GAVUR İCADI OLSA DA MADEM KUTLANACAK
O HALDE YÜREKLERİMİZDEKİ BEYNİMİZDEKİ ATATÜRKÜMÜZÜN YANİ BABAMIZIN GÜNÜNÜ KUTLUYORUM ..RAHMETLE MİNNETLE ANARKEN ...
SAYGIYLA SEVGİYLE ANARKEN
ÖLMEDİN ATATÜRKÜM ONLARA İNAT YÜZBİN KERE DAHA YÜREKLERİMİZDE AYAKTASIN IŞIĞINLŞA SÖZLERİNLE DEVRİMLERİNLE BİZLERE EMANET CUMHURİYETİNLE
YAŞAYACAK YAŞATILACAKSIN ..
SEN RAHAT UYU ..
RUHUN ŞAD OLSUN ..
..
AHMET FARUK NALBANTOĞLU DUYARLI YÜREĞİN EMEĞİN VAR OLSUN ...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta