Benimde bir babam vardı
Adı şanlı, namlıydı
Bu işte benim babam denecek kadar adamdı
Birde üzeri toprakla örtülü baba mezarı
Orada yatan benim babam
Seneler önce vardı karşımda
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Harika bir şiir ile karşılaştım. Tebrikler.
allah rahmet eylesin , içten dökülmüş kelimeler yüreğin dert görmesin üstadım
Babalarımız...Gözümüzde dağ gibi yaşattığımız hayata gelmemize sebep olan kutsal kişiler.Rabbim sizin de babanızın kabrini nur,makamını cennetetsin.Ne iyi evlat yetiştirmiş ki belkide kısa ömründe,adı anılıyor,arkasından dualar gönderiliyor.Şiiriniz çok güzel ve duygu yüklüydü.Kutluyorum.Tam puan ve de saygılar sunuyorum.Bir katkı amaçlı benim babamı da size gönderiyorum......................halilşakir
Babam
Küçüktüm, yetim kaldım, babamı pek tanımam..
Ufacık, tefeciktim...Bir dağ gibiydi babam.
İlm, irfan sahibiydi, bildiğim kadarıyla
Öğretmek isterdi de, yetmezdi benim çabam...
Başı, Toros'lar gibi, her zaman karlı idi..
Yüzündeki çizgiler; derin akarlı idi.
Çocukları severdi, gördüğüm kadarıyla
Onurlu duruşuyla, çok ta vakarlı idi...
Çokgüzel sesi vardı, her yerden duyulurdu..
Çok ta güzel konuşur, hatırı sayılırdı.
Mektep, medrese görmüş, duyduğum kadarıyla
Bir güzel yazardı ki, hattatlar bayılırdı...
Yaşını hiç sormayın, kırkında öldü babam..
Can kıymetinin çok geç, farkında oldu babam.
Görünüşte sağlamdı, sardığım kadarıyla
Çok genç yaşta feleğin çarkında kaldı babam...
Hep elleri havada, gönlü duada gördüm..
Erken göçtü hayattan, çok az dünyada gördüm.
Tam yarım asır olmuş, saydığım kadarıyla
Silinmiş tüm anılar, sanki rüyada gördüm...
Onun başucunda taş, benim gözlerimde yaş..
Babamdan çok yaşadım, gün gelir yavaş yavaş.
Beni alır yanına, umduğum kadarıyla..
Vuslat cennette olsun, kim istemez arkadaş...
Antalya-2008
Halil Şakir Taşçıoğlu
Benimde bir babam vardı
Adı şanlı, namlıydı
Bu işte benim babam denecek kadar adamdı
Birde üzeri toprakla örtülü baba mezarı
TEBRİKLER..
Kıymetli babacığınıza Allah cc gani gani rahmet etsin .. Yattığı yerler nur olsun Sağ kalanlarada sabır versin amin saygılar
Benim de bir babam vardı, kokusuna doyamadığım. Daha dokuz yaşındaydım yüreğim üşümeyi öğrendiğinde. Ellerimi uzattığımda boşluğa... Her zaman dimdik duran benim babam boylu boyunca yerde yatıyordu. Sessiz ve nefessiz. Duvara dayadım sırtımı, gözlerim gözlerine bakamadı. Karanlık bir oda ve karanlık bir dünya tanıdım. Çok yorgunum artık, artık yaşlı yüreğim. Tut elimden baba tut yoksa düşeceğim.
Bu şiir vesilesiyle kaybettiğimiz tüm babalarımızı ve annelerimizi rahmetle anıyoruz. Mekanları cennet olsun. Kutluyorum, selamlar...
Yaşam,insan için sonsuz değil.As'lolan iyi yaşamak ve iyi izler bırakarak sonsuzluğa göçmek..
Şiirin odağındaki ''Saygın Duruş'u saygıyla anıyorum.
Beğeniyle okudum şiirinizi.
Kutlarım.
Sevgili üstadım;
Bir gün hepimiz ebedi aleme göç edeceğiz.
Elbette BABA, oğulun herşeyidir. Allah yattıkları yeri Cennet eylesin.
Şiirinizle ben de duygulandım. Aaah, bababam, diye inledim.
Selam ve sevgilerimle tam puan+Ant.
Sizi aşağıdaki şiirimle sayfama davet ediyorum:
Çarem sensin
Sen gelseydin gökyüzü ağlamazdı
Denizler çekilmezdi
Çiçekler küsmezdi güneşe
Sen gelseydin ak aydınlığında yıkanırdı huzur
Tualimdeki renkler donmazdı
Mavi boncuklar dizilirdi saçaklara
Kahır olmazdı dizelerimde
Sis tuttu Mersin Garı'nı yokluğunda
Çay bahçelerinde eridi umut
Gelmez oldu sen gideli beş onbeş treni
Ellerini yıkadığın çeşmeler kurudu
Eskisi gibi miyavlamıyor Boncuk (*)
Tadı kalmadı mevsimlerin
Öyle içten ağlamıyor komşu çocuğu
Sen gelseydin hiç batmazdı güneş
Yeniden gülümserdi açelyalar
Küsüp gitmezdi martılar sahilden
Sarı badanalı evlerde ağıtlar yakılmazdı
Bu denli yakmazdı şarkılar dudaklarımı
Şişede durduğu gibi dururdu rakı
İsyana kalkışmazdı duygular
Mevsim baharsa gittiğin yerde
Saçlarını kaptırmışsan rüzgara
Ellerini açmış duadaysan
Düşlerine girmişse yalnızlığım
Belli ki pişmansın benim gibi
Diziliyorsa boğazına lokmalar
Çaresiz ya sen geleceksin bana
Yada bekleyerek can vereceğim
(*) Boncuk: henüz gözleri bile açılmamışken sokağa atılmış bir kedi yavrusu iken
koynuma alıp beslediğim ve şimdi beş yaşında olan sevimli mi sevimli kedimin adı....
Nafi Çelik
ONLARIN SAĞLIĞINDA KIYMETİ BİLİNMELİ, GEREKEN DEĞER VERİLMELİ, GÖNÜLLERİ HOŞ TUTULMALI, ANNE BABADAN SÖZ EDERKEN EŞYADAN SÖZ EDER GİBİ 'BİZİM EVDEKİLER' DENİLMEMELİ. BİZİM EVDEKİLER DİYOR, ANNEM BABAM DESEN DİLİNİ ARI MI SOKAR? 'BİZİM AMCA, BİZİM HALA' DİYORSUN, O HALDE SANA YAZIKLAR OLSUN.GENÇLERE SORSAN, SENİN BENİM GÖRÜŞÜMÜZÜ BEĞENMEZ, BU ÇAĞ TEKNOLOJİ ÇAĞI DER. BİZ DE BİLİYORUZ, ONUN İÇİN 50 SİNDEN SONRA BİLGİSAYAR ÖĞRENDİK. ŞİİR ÇOK GÜZEL, KUTLUYORUM. SELAM İLE. 100 PUAN
Bilirim sen ölmezsin baba
İsmin anılır durur her zaman
Hele birde adına caddeler yazılan
Gururluyuz baba gözün arkada kalmasın
Rahmetle anıyorum babanızı dost, ruhu şad olsun...
Sevgiyle Mehmet Salih Bey
G ö k m e n
Bu şiir ile ilgili 25 tane yorum bulunmakta