Bir çiçekli entari, şöyle âlâsından
Bir de;
Bakmalara kıyamadığı
Öyle her yerlerde giyemediği
Çizilecek diye her şeyle silemediği
Ayakkabı sevdasından
Garip garip, gelin olmuş benim annem
Bu ağabeydir, bu abla
Bu kayındır, bu da dayın
Bu kaynana, bu da kaynata
Derken tanıştırıldı akraba-i talukata
İlk çocuğu, nur topu gibiydi kerata
Ve kendisi ondan onaltı yaş büyüktü
Çocuk yaşta, gelin olmuş benim annem
İşten başını kaldıramadı
Zamana karşı, zamanla yarıştı
Oh deyip şöyle arkaya yaslanamadı
İkincisine hamile kaldı
Çitin ötesini göremedi, evliliği böyle sandı
Nereden gelip nereye gittiğini anlayamadı
Gençlik nedir, bilemedi benim annem
Bir karış toprağıydı umudu, tırnağı ile söktü
Çalı-çırpı idi yakacağı bazen de köktü
Bitmeyen işin peşinde çok kez şafak söktü
Ne başımızı okşayabildi, ne de doyasıya öptü
Ne sırrını paylaştı kimseyle ne de içini döktü
Ne tebessümü gördü ne de doyasıya güldü
Garip geldi, garip öldü benim annem
Hep koşuşturdu, hep süründü
Sahteleri iyi oynadı, gülermiş gibi göründü
Bir lokma ekmek için nasırlara büründü
Baharın baharlığını, kışın ise karını kürüdü
Adımlayamadı, hayatı omuzlarında sürüdü
Ne yaratana ne de feleğe sitemi görüldü
Garip gitti garip, garip gitti benim annem
11.11.2013 23:45
Erdinç ÖncüKayıt Tarihi : 14.5.2017 08:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!