Sen isen
Güneş açıp küserken tüm bulutlar
Yağmurdan azade ıslaklığım sen misin?
Dağılırken hüznüm böyle yedi düele
Beni sağır sultana rezil ettiren âşık sen misin?
Göz kuşağında değişirken tanımsız bakışların,
Beni tanımlayıp eksik bırakan cümle sen misin?
Titretirken bakışların sana odak yanımı
Küllenmiş bir düşe kanatlanıyorsun, hele bir dur,
Bir yol, bir soluk, bir ayaküstü intihardasın,
Sen ben’sin, ben ağacın darlığında urgan,
Çarmıhını taşırken kaburga kemiği kırılan
Söyle can, sen dem’i bir günaha kurban,
Yerin yüzünde cenneti aratan, Havva anam mısın?
Uyanırken aklım böyle her sabah seyrine hasretinin
Sen seyir defterinde zehre abanmış,
Her mısra arası ballanıp, dilime parmaklanan mısın?
Bak işte yine dilim çıktı yerinden, sözcükler diken,
Sen aşrın suretiyle hasretime kefen biçilen
Düşerken aklım ömrünün avlusuna ceset ceset
Yoksa sen Kal-u bela’da beni çapraz imtihan
Tanrı Eda’sıyla cehenneme çan çalan melek misin?
İsen eğer sen ey güzel, beni kendi bilen
Abad olmadan zulme, bu kemiksiz dil ilen
Soyun üstündeki yırtık geceyi, mişli(m) geçmeden,
Söz sürülmeden namluya, kalem tetiklenmeden
Yalanıyla bir başkasının, kendimi tamam zannetmeden
Tanımla yalnızlığımı,
Tamamla beni, Havva ilen, Ziné ilen
Ahret sorgusunda bile, cehenneme baş-göz ilen…
Ercan YAVUZER
DAĞÖREN/MURADİYE
24 Mart 2011
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta