Beni sana çalar yusufçuk

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Beni sana çalar yusufçuk

Yollarını ve ellerini benden ayıran coşkun denizler gibi, ağladıkça büyüyecek dalgalanışım bende olmadığın her güne.
Kutsanmış özlemlerimden sana dair damlalar yaşayacaksın. Birini sevmek ölümcül bir mikrop gibi algıladığım dalgalarındayım.
Eskiz serüvenlerim bitik anlatılarda, esrik bir yenilik öncesinde kabuk değiştiren yılanların yıllarımı ısırdı. Tüm güncelerim zehrinden kıskaçlarını zorluyor zamanın.
Ayrılık krallığımın tahtından indirdin. Egzotik ülkelere gönderdin,efsuni ve tütsülü bekleyişler içre saklandım, bekledim ne sen ne de sırların belirdi. Arınma kolonilerine gelen son Cenevizli olarak ruhunun baharatını aradım egzotik kaçışlarının soncularından.
Kavuşma yeliyle gelip, musonlarında kalacaktık altı ay gecen altı ay gündüzün olarak Uzakdoğu’nun ılgamışlarında gılmanın olarak yaşamak istemeyi heceliyorum
Gidiş atomunun düştüğü sevda kentinde, sensizliğin yeniden tozları arasında büyüyen Nagazakili bir yaralıyım.
Çoğalmış aşamaların gülücük sonralarına sonlarımın gölgesi uzar,sen gelmezsin uzar uzar üzüntülerim.
Çepeçevre ruhumuzdaki tüm abaları yakarak,yanılmak ve yakılmak adına yanlışlar derliyorduk iyotlu akışlarımızla.
Sana baktıkça gözbebeklerimden gökler büyüyor yıldız yıldız karıncalanıyordun tam sevme yerimden. Nazların, bendeki azlarından buhurlar şımartır gözyaşlarını.Başla ağlamaya…Ki aşk ağlamakla büyürmüş diyor ayrılık meleği.Ki çok ağlarsan ayrılmak zorlaşırmış,hatta ayrıldıktan sonra ağlanmazmış…
Küçük bir yağmur birikimiyle seller olarak geldin eller arasında el kızı bana yanıkken. Yapışıp yaşlarına yaşanmışım yaş oldu,aş oldu sevme akıntıların.Mahmuz ummalar sarıldı sevince giden hazan yapraklarımın çiylerine.Çıyanlar çay demledi,çiğ yağan umutlarımın sabahına…Seni bekledi kahvaltı ve ahlarım.Karışık anların aynasında çayımı ve ruhumu karıştırdı yalnızlık.Şekerim bitmişti,şekerim olarak gelmeni bekledim, hatta saflığımı ekledim siniye ve sineye ; ama gelmedin…
Dudağımın ucundaki cemre düşlere mevsim oldu hayallerim.Gülümsemelerinle gelen yeni baharımda çiçek olmak nazarında hazırlarım yeşillendi bahtının gövdesine.Göveriş sarınmalara salıncak yaptım ahin ve ehil hazlarla..
Aşkın buseler sürüyor ahuların hu demediği sofistik demolarımda sen salına salına bana çalınırken.
Gün batımında bahtıma soyunup, şafakta kuğular gibi süslenen yıldız nakışlım,muştulu bir amenna ile gelmeler çepelliyorum.

Demirden karıncalar ,aşkımız için yollara ve yarlara düşmüş her sevgiden aşk kışımıza erzaklar topluyor.
Gönül kafesimizde de cırcır böceği, çalıyor senli yazlarımızda… Aşk dedim ya her şey kendi suyuna akar.
Aşktan umulma postacıları geçerdi kavuşma kapılarımızın önünde,önlenmiş bir geliş heyecanlı ve sancısız alışmalar katardı.
Bir türlü kavuşamazdık,uzakların saçları beyazlaşırdı saçlarıma düşen aklar artardı,sensizlik derin diplerde depremler büyütürdü yüreğimin senli faylarından.
Gidiş ülkesinin yecüc mecün krallıklarında kuru gülleri yaşatmaya çalışıyor her amaç.Sen içimde en kıpkızıl halinle gülleşirken her çaba bir meydan okuyuştur kavuşmalara.

Andığımız aşk ne zümrütten ışıltılar, ne mercandan kokulu, ne inciden incili ne de hayattan hatlı…Minimize bir tutku..Beni sana çalar yusufçuk

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 18.3.2009 21:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan