Yağmura adanmış damlacıklar gözlerimde, sır gibi saklı hediyen yalnızlığın inadına
Ve inatçı bir kazıntı midemin tavanında, sinirle kasılmış kalbim hatırına,
Fırlayıp gitmek var uzaklara, şarkıları koynuma saklayıp yıldız yıldız gecede
Ama uçamam ki, kırdın kanadımı ansızın baharın öfkesinde sessizce.
Yaza kavuşmak, yanlış bir hastalık teşhisi gibi koydu yine bana
Yüreğimde gizlediklerimi veremeden ellerine
Oysa öyle masum duruyor ki bir kenarda sana aldığım o ilk hediye
Hala ellerine hasret yangısı tutsak kurdelasına.
Boynu büküldü yazık onun da
Sana kavuşamama endişesi düştü gagasına
Buruldu içim
Üstünü örttüm ben de.
Seni kırmak için değil ha bu yazdıklarım
Günlerdir kapandığım toprağa inat bir temizlik hastalığı
İçimde gizlediğim bulmacaların yansımasını çizmek sevdası
Sözcük renklerinde gözbebeklerine...
Ve sen düşman ülkenin solgun prensesi gibi
Göz kırparsında ağaçların sargıladığı ufuk çizgisine,
Ben oradayım diye değil ha
Fırıncının çırağı Hasan da olsa kırpılacak zaten o göz.
Ben figüran kahvesinin yorgun müdavimi
Sabaha karsı paltoya sarılıp sarı bıyıklarını yalayan izmarit tadında.
Sana ne fark eder ki ben ölmüşüm
Zaten ne zaman vardım ki gökyüzünü paylaştığın ortak yanında.
Bir umut şarkısı sarmalamıştım sana, bakkal çırağı acemiliğinde
Sıcak sıcak dumanı tüten
'İsim bitti, gitsem iyi olacak siparişler bekler.' yalanı dilimde çünkü
Teslim etmişim zaten ya ellerine umudumun terkisinde taşıyıp getirdiğim sevgin tadında;
Seni sevmişim ne farkeder
Sen geçmişe zincirli bir gelecek yolcusu
Bana koşar gibi geliyor da sanki ayakların ama
Sanırsın ki bir koşu bandı ısrarında siliniyor yüzün
Ben ağlarım
Sen gidersin
İçim kıyılır sevgin açlığında gecede
Uyuyamam sensizlik yakalar boynumdan.
Ne dersin sevgili?
Simdi yoksun diye mi bu cesaret
Bu kendini bilmez ukala dizeler,
Ardı ardına çıkıyor parmaklarımın ucundan
Ne dersin?
Sen yoksun cesaretiyle mi akıyorum yalnızlığa…
Ağlayamam dedim ya yamacında sabahın,
Senin aydınlığına utanırım sarmaş dolaş, tenin hayalimde gizli
Sana bile anlatamam geceme girişlerini rüyalarımın kapısından
Öylesine tutku damlası değil, tenimde titreme nöbetleri harlayan kokun
Heyecanım tenimden yüreğime gideeer gelir
Sen elimi tutmazsın,
Ben sana boşalırım geceye ıssız bir gemi yanaşırken tepeden…
Canımı acıtıyor artık bu tek yönlü gidiş trenleri
Ve kanıyor içim,
Sen dönüp bakmıyorsun
Çünkü sizdeydi gizlediğim son umut gözbebeklerime,
Değil mi ki uçan yapraklara sardığım acım kanayan sevgin tadında
Oysa sende gizli kraliçem, tacının uçuşundaki esrar kokusu
Ve sensizlik anlatışlı satırlar heyulası ısrarında yalnızlığım
Demek ki yansıyor aynama her sabah gezgin yaşam…
Ve ben gittim
Siz kaldınız kopmuş öykülerin
Yangın karakterine inat
Sevgiyle,
Çünkü sessizliğe gizledim adımlarımın kokusunu sabah koynundayken gecenin
Ve baharlara saklıydı karla kaplı çatıları şehrimin…
Cem KARADENİZ
13/07/2006
21:00
Ümraniye
Kayıt Tarihi : 13.7.2006 21:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (3)