Suratımdan düşen binparçalarım hep oldu
Burnundan soluyanlardandım mecburen
Bir ben biliyordum
Başkası söylese dövüşürdüm
Bacaklarından başka hiçbir şeyi olmayan kadınlara
Kul köle olduğumu
Ondandır her orgazm sonrası suratıma tükürdüm
İbrahim’den olma, Makbule’den doğmaydım
Beni 13 yaşımda Beyoğlu’nda bir kitapçıda Erdal Öz buldu
Bazen Nazım tuttu elimden bazense Attila İlhan
Tadına doyulmaz birşeydi Can Babayla küfretmek
93 yılında Hamdi Gedik beni bir kahvede unuttu
Önüme gelene sordum yoktu
Ben Hamdi abiyi ararken kel oldum
Edep diye bir şey dayatmışlardı bize
Yıkanırken bile donuna sarınanlardandım
Çok sonra sevdim çıplaklığımı
Seviştiğim kadınları hiç sevmedim
Yalandı güzel oldukları
Allah belamı versin ki yalan
Ama yinede koştum arkalarından
Belki şairlikti uzaktan sevme hastalığına yakalandım
Sevdiğim kızlar hep uzaktı
Oysa biliyordum avuçlarının içinden öpmeyi ama olmadı
Adımı duymak istedim dudaklarından
“Murat bir bardak su” deseler bile olurdu
Benim sevdiğim kızlar kördü, sağırdı
Saçlarının arasındaydım
Her sabah eteklerine tarıyorlardı
Şairler büyüttü beni
Ondandır bir kesere sap olamayışım...
16 Nisan 2006 Armada Sinemaları Saat 11.15 Ank
Murat DemirciKayıt Tarihi : 29.11.2006 15:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şairlerden yazarlardan öğrenmedik mi yaşamı....
Selâmlar... sevgiler...
TÜM YORUMLAR (3)