Nadasında bir Endülüs tarlasının
İçine batmışsa asası Musa’nın
Kırılırsa bir vitray Venedik topuyla,
İşte ben oradayım, beni hatırla.
Truva atıyım Homeros’un dizesinde
Kanadının kıyısındayım Hezarfen’in,
Derisindeyim Piri haritasının,
Ayağının tozundayım Evliya’nın,
Ölüm fermanıyım uslanmaz paşaların,
Cellat çeşmesinden akan suyum,
Baltadan akan kanım beni hatırla.
Kuş ölüsüne üşüşen karıncada,
Külahında dondurmasını düşüren çocuğun,
Usta nakkaşın elifinde, elinde,
Ve kan gölünde gizem dalgalarının,
İsyanım yazılıysa kaybedenler sayfasında,
İşte ben oradayım beni hatırla.
Sallanıyor kitabımın rahlesi,
Kapağında bir mayıs esintisi,
Bağdaş kurmuş kader ovasında
Tüttürüp durur hüznün tütününü.
O yanık kokusu, o duman benim,
Görünür en acımasız gurbetten.
İşte ben o gurbetteyim beni hatırla.
Yayından çıkmış okum ceylana doğru,
Yitmiş nalıyım dağlarında koşan atın,
Beşiğinin örtüsü, ananın duasıyım,
El kapısıyım, kimsesiz bir gelinin.
Kaş yapayım derken,
Çıkan gözün yaşındayım,
Tam da o damladayım beni hatırla.
Kayıt Tarihi : 9.3.2019 14:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!