Her yangın önce başladığı yeri yakar derler, güzel bir söz ama, bizler hep yarınlara dönük yaşamadık mı? Üstelikte bugüne hiç birşey bırakmadan. Geçmiş tarihli günler, hayallerimizi, umutlarımızı hep boşa çıkarmadı mı?
Geçmişteki kalabalık, ama yalnız günlerimizde, sevinçlerimizde, hüzünlerimizde, eksik kalmadık mı? Fırtınadan önce duyulan sessiz huzura saldık tüm duygularımızı, kırac topraklara dönmüş yüreğimizin, dilinden hiç anlamadık. O yürek belki çok umut şarkıları söyledi ama duymadık.
Büyütürken yüreğimizi, kaybolup giden umutlarımıza çare olamadık. Başkalarına küçük, kendimize büyük gelen yüreğimize, teslim olmayı güçsüzlük, gururu zafer saymayı öğrettik.
Her yıl aynıyı oynamak işimize geldi, belkide gerekliydi, böyle yaşamak, boşa vakit öldürmek, daha iyiyi, dolu zaman olasılığını, hiç hesaplamadık. Zora gereksinimizi, kolaya tercih ederek, yaşadık. Seneler bedenimizden hep bir parça alarak geçip giderken, hersene daha bir yaralanıyor, boşa geçen bunca zamana ödün vererek, yaralarımızın kapanmasına izin vermek için merhem aramıyorduk. Zaman herşeyin ilacıdır söylentisinin sihirli kollarında, her yüreğe merhem olur, umuduyla sarıldık.
Ey yüreğim! sana yaralı bir sesle sesleniyorum, beni duyar mısın?
Kendini geçmişin yaralarından arındırır mısın?
`Benim gözlerim tiryakisi olduğum kahvenin tadında` der şair karanlığından kurtulup, ışıkların en parıltılısını dolaştırır mısın damarlarımda?
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
candan kutlarım efendim
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta