Güneş var..Üstelik pazar!
beni adaya götür Muazzez...
çimenleri sırtıma dikip
toprak olayım denize karşı!
bulut aksın ağaç aralarından üstüme üstüme
nihayet ömrümü seveyim...
Sokakta karşılaştım.
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
Devamını Oku
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.
ayşenur yazıcının şiiri üzerine
‘Güneş var..Üstelik pazar!
beni adaya götür Muazzez...
çimenleri sırtıma dikip
toprak olayım denize karşı!
bulut aksın ağaç aralarından üstüme üstüme,
doğaya karşı aşırı bir özlem var dizelerde,kendisini doğayla özdeşleştirme,onun yerine koyma istemi. Bu dizeleri okuyunca kemiklerimin ısındığını hissettim,odamda bilgisayarın karşısında hayale sürükledi beni, denize karşı,ağaçların arasında,çimenlerin üstüne uzanmışımda,bulutlarla oynaşıyorum sanki.
Burada ‘çimenleri sırtıma dikip/ toprak olayım, dizesini çok sevdim. Sanki o dize, bende bu duygu değişimini ve buna bağlı olarak estetik hazzı yarattı. Bir sonraki ’nihayet ömrümü seveyim, dizesinde ise,bu güne kadar sevilmemiş,sıkıntılı,hüzünlü ve mutsuz bir ömür söz konusu iken, adaya gitmekle, hayatı yeniden yakalamak coşkusu bilinçli olarak betimlenmiş.’nihayet’ sözcüğü dizeye güç kazandırmış ve yeni anlamlar yükleyerek, sorgulanması gereken bir hayatın varlığını imlemiştir.
‘Güneş var..Üstelik pazar!
beni adaya götür Muazzez...’
bu dizelerde; muazzez bir arkadaştır.gidelim yerine götür sözcüğü kullanılarak,çocuksu bir istem oluşturulmuş yada ondan mutluluğu yeniden yakalamak için yardım istendiği çağrıştırılmıştır.
Sonraki dizelerde mutlulukla ilgili hayaller anlatılmış,çocukça ve coşkulu.
‘beni adaya götür Muazzez! ..
adaya götür ve bırak!’
adada bırakılma istemi bıktın bir hayatı sonlandırma gibi algılanabilir,
‘zehir dilli sevgilim olsun kayalıklar
ve işkenceci kılçıklı balıklar
bahar sigarasını üstümde söndürsün
papatyaları ezsin faytonlar
..ve aceleci adımları geçici sevgililerin’
bu hayattan kurtulayım da yeni başlattığım hayatta ki sorunlara da razı olurum duygusu bir ölüm duygusu gibi kavratılmak istenmiş.
‘beni adaya bırak Muaazzez! ...
soğusun kıvrımları artık ellerimin....’
ölüm duygusunun coşku içinde anlatımı ve oluşturduğu metaforlar bu şiiri şiir yapmış. Hem de güzel bir şiir.
var,Pazar,tabak,yalpalayarak,kediye,kadriye,gülsün,ölsün,kayalıklar ,balıklar, sevgililerin ellerim gibi ses benzerlikleriyle şiirde bir ses ritmi yakalanmak istenmiş(iç ses) ve başarılı da olmuş.
Giriş dizeleri ve son dizeler çok vurucu iken aralarda biraz aceleci davranılmış. Eğer bu şiire daha çok işçilik yapılsaydı daha çok sevinirdim.
Şiir gibi insanların şiirleri de şiir gibi oluyor, en güzel örnekte Ayşenur YAZICI'nın şiirleri ve kendisidir. Yalnız, bazı yorumcuların yorumları o kadar üzücü ki, insanın içinden yazık diyesi geliyor, yok, kedilere verilen isimler falanı, filanı çağrıştırıyor muş gibi, Anadolu da isimsiz hayvan var mıdır? gerçekten yazık. Murat Demir
beğdili 33 rumuzlu sayın histerik ve duygularıyla mantığını karıştıran sevgili ve pek muhterem kardeşim...
hadi sözcüğü hakkında yazım kılavuzuna bak önce sonra burda ahkam kes. yorumları yaparken duygusal davranmak cahil cesareti oluyor. sizde de bunu gördüm. madem bilmiyorsun merak edip tdk yazım kılavuzuna baksaydın merakını giderirdin. aziz nesin sanırım konuya sizin gibi balıklama atlayanları kastediyordu! araştırmadan bilmeden ohhh atlayım cumcurlop cumburlop yüzeyim mantığıyla olmaz bu işler.
önce sakin olup mantıkla hareket etmek lazım böyle sözler ve ithamlardan önce.
muhabbetle...
yorumumuz kişiye değil yazılan metine yönelikti. bana bunlarla gelmeyiniz diyeceğim ama olmayacak yine geleceksiniz ne yapalım kader.
Bir an düşündüm günler sonrası öylesine uğradığım bu sayfada yer alan onca yoruma hiç adetim olmasada bakarken,
acaba dedim kendi kendime,
bende eline, diline yüreğine mi sağlık desem,
yoksa,
ben susayım da sen konuş mu,
ya da beylik bir iki kelime fotokopi yapılmış o herkese yapılmış yorum satırlarını alıp buraya yapıştırıp,
altınada şöyle alakaya çay demle cinsinden bir şiir mi assam ?
ya da,
şiiri ve şairi,
vıcık vıcık kutlasam mı,
hatta onu kutsal mı yapsam,
ya da şaire övgüleri dizip,
yerinin asla burası olmadığını mı vurgulasam,
ya da,
hiç görmemezlikten gelip,
çekip gitsemiy dim ?
düşündüm de,
aklıma bu sayfanın,
günde en az 100 bin kez ziyaret edilen yaklaşık 15 bin şair adayının aynı anda ziyaret ettiği ve şiir adına örnek teşkil etmesi gereken, eğitici ve öğretici, yol gösterici nitelikte bir sayfa olması gerektiğini,
burada yer alan satırların ve yorumların,
gerçekci,
objektif,
şiir adına olması gerektiği gerçeği aklıma geldi de,
gidemedim ,
ben de yazayım dedim,
elbette görüşüm beni bağlar doğru veya yanlış,
ama neden bu şiirin etiği dışındaki satırlar yer alır bu kısımda,
bilmezler mi şiirleri asla isimler yazmaz,
şiiri ,
şair ve ona ihsan edilen o herkesten farklı olan 6. yetisi eşiliğinde ona verilen ilham perisi ile birlikte şair yazar.
Şiir yazan kişiye edebiyatta şair denir diye klasik bir tanımlama var,
bu tanımlama uyarınca herkes şair,
herkes ozandır benim ülkemde ne yazık ki,
ama ne yazık ki şiir nedir ve şiirin asgari unsurları ile birlikte onu ortaya çıkaran şair kavramını ve kapsamını bilmeyiz.
Keza,
öğrenmekte istemiyiz. Neden mi ? malum öğrenince gerçek ayna gibi karşımıza çıkacak ve sen şair değilsin diyecekte ondan.
O kelimeyi kullanacak olan ise insanın tek ve gerçek yanılmaz bekçisi vicdan olacaktır.
O vicdanki satırların altındaki hangi amaçla yazldığı en azından kestirilebilen o malum pofpoflamalardan asla etkilenmez.
Bu şair adayını ( şair değil ) az çok okudum.
Çok daha güzel ve özgün satırları var şiir anlamında. Özü çok güzel yakaladığı, satırlarında mantık kuralları ile duyguları dansettirdiği, imge yaratacağım diye satırları anlamsızlık çukuruna atmadığı şiirleri.
Bu şiir mi,
vasat bir şiir,
özellikle satırlar arasındaki bağlantı ve mana bütünlüğü bakımından.
Ne diyelim,
amaç asla bağcıyı dökmek değildir,
üzüm yemektir,
elbette bağcı izin verdiği ölçüde,
Tebrik ederim çalışmanızı,
başarılar...
Unutulmamalıdır ki,
her bağda üzüm yetişmeyeceği gibi her bağbanda her bağda üzüm yetiştiremez...
günün şiirinin şairini kutluyorum ..ayşegul yazıcı hanım için yazdığım şiiri ekliyorum
Ayşenur Yazıcı
Selam sana sevgi çınarı
İçimin baharı
Siirlerin ana damarı
Bilgeliğin suyundan içiyoruz
Yollarından geçiyoruz
Seni her şiir de şairde görüyoruz
Belkide yoruyoruz
Ama sen yorulmayı da hizmete saymışsın
Daha çok severek sevilerek anılmışsın
Ayşe ve nur mubarek iki isim
Adın bile ibadet gibi
Duyguların hepmi şaha kalkıyor
Damarlarında türkiyem akıyor
Kimseyi hor görmeyen o ceylan gözlerin
Bize önder oluyor maanalı derin sözlerin
Kaderin güzel olsun enerjin daim
Biz seni seviyoruz her zaman seveceğiz
Sayfa sayfa tayfa tayfa sana geleceğiz
Yüzündeki gamzelerinde su içeçeğiz
Hüseyin Yük
günün şiirinin şairini kutluyorum ..ayşegul yazıcı hanım için yazdığım şiiri ekliyorum
Ayşenur Yazıcı
Selam sana sevgi çınarı
İçimin baharı
Siirlerin ana damarı
Bilgeliğin suyundan içiyoruz
Yollarından geçiyoruz
Seni her şiir de şairde görüyoruz
Belkide yoruyoruz
Ama sen yorulmayı da hizmete saymışsın
Daha çok severek sevilerek anılmışsın
Ayşe ve nur mubarek iki isim
Adın bile ibadet gibi
Duyguların hepmi şaha kalkıyor
Damarlarında türkiyem akıyor
Kimseyi hor görmeyen o ceylan gözlerin
Bize önder oluyor maanalı derin sözlerin
Kaderin güzel olsun enerjin daim
Biz seni seviyoruz her zaman seveceğiz
Sayfa sayfa tayfa tayfa sana geleceğiz
Yüzündeki gamzelerinde su içeçeğiz
Hüseyin Yük
Köşe'ye şiiri ile mazhar olmuş çok kıymetli şaire'yi kutluyorum.
Güzel şiirleri ile bir çok ödüle'de mazhar olmuştur.
Bu çok kıymetli şaire hanımefendiy'i İstanbul şiirimle selamlıyorum.
Yedi Düvel Yedi Tepe Efsane İstanbul
Yeni bir çağa Sultan Mehmet çığır açacak.
Atasından yadigar efsaneye cihan şaşacak.
Yerde sararmış bir yaprak görürsen eğer
İnan sevgilim inan bu her şeye değer.
Işıkların altında İstanbul'u seyrediyorum;
Geçen yıllarıma inan; inan sevgilim kahrediyorum.
Karadeniz’den esen rüzgar senin saçlarını savuruyor,
Nedenini bilemediğim bir his içimi kavuruyor.
Galata'dan attığım mendil kubbelerin'den savrulur durur,
Üçüncü Ahmet çeşmesinin zinciri sevdama dem vurur.
Boğaz'da çırpınan bir martı'nın kanat sesleri
Çamlıca’nın görkemi gibi uyandırıyor hislerimi.
Bir yıldız bir yıldız gibi çıkıyor yokuş yukarı.
Taksim'de yürü'yor caddeyi istiklal'de müzmin bekarı,
Sevdanın bir ucu Hisar diğerin de Saraçhane'de yıkılmış surlar
Sultanahmet haşmeti ile Ayasofya sıra sıra gelen turlar
Savruldum bir yaprağın kenarında ada vapurunun güvertesinde.
Sevdan bir Dolmabahçe bir Beylerbeyi saray'ının cümbüşü renk bahçesinde
Sevda tutkunlarını esir alan Bakırköy,diğer yanda zengine saran Yeşilyurt.
Bayrampaşa esir almış Metrisin soğuk duvarlarını,mahalleyi Gazi’de aç kurt
acımasız hayatın can can hanımefendileri,hayali zenginlikte Veliefendi de koşar beygirleri.
Aksarayda yaya isen caddeyi vatan,pazarı Lalelide açılır yedi milletin sergileri.
Osmanlı Sultanı Padişahı alma ismi ile haşmeti gibi duruyor tarih kokan Beyazıt.
Her köşesinde ulu mimarların adsız kahramanların günümüze gelen bir çok anıt.
Bir başka içine çeker taverna müziği Tarabyada,yersin böreğini Sarıyerde.
Renk cümbüşü içerisinde istiridye, midye tava önümde Hisar,Altınkum plajım nerede?
Istim alırdı gemilerin İstinyeden,buram buram kokardı çamların HacıOsman bayırından
Yokuşu yıldızdan seyrederken ölümsüz manzarayı,ıhlamurlar altında dörtnala Beşiktaştan.
Dört bir tarafını sarmış bir birinden nadide eşsiz sanat abidesi sarayların,
Yirmidört saat nöbet bekler yüce Ata’sına Dolmabahçe de yavruların.
Süvariler sevdam gibi geçti tan vakti erenler diyarı Üsküdar'dan
Boğazın'da sevgilimin çifte gerdanlığı,haber mi var yar'dan.
Bilsem aldanırmıy'dım Bebek, Emirgan, Aşiyan gibi parılda'yan yeşil gözlerine,
Her köşene yazılan hafızamıza kazınan süslü içine çeken sözlerine.
Toptaşı, Atalamataşı, Hergele meydanı derken,Çiçekçi’den Karacaahmete inerken
Tüm sevdiklerim yatıyor ulu çınarların altında,gözyaşlarım akıyor seyrederken.
Yalnız Selvi (Ümraniye) adını Frigyalılardan aldı.Roma,Bizans derken Osmanlı fetihetti.
Osmanlı padişahı 1 Ahmet beratı,şeyh Aziz Mahmut efendiye vakıfetti.
Yemekte canın tavuk çekerse geçersin Ümraniye,Alemdağ'dan
Oyalı mendil gelmiş Topkapı'lı eğitim fakülteli esmer yar'dan.
Yarin kokusu gelir Haliç'ten savrulur mistik kokular Sadabat’tan,
Avrupaya açılır bir kapı Eminönü,Sirkeci gar'dan,yarin elini tuttum Yerabatan’dan.
Nerde o eski Arnavut kaldırımların,Galata'dan geçerdi en güzel tranvayların.
Boğazı yakar Beylerbeyi,Dolmabahçe,İstanbul'u yakar Topkapı vakur sarayların
Yedi cihana hükmeden padişahların saraylarında yetişti,
Kutsal emanetleri ve kaşıkcı elmasını insanlığa bahşetti.
Kadıköy sahil,dolmuşun'da Moda,gezilir Bahariye’de,nostalji ararsan Kurbağlıdere’de.
Koşuyolun'da koşar'dı dörtnala atlar,Papazın çayırı şimdi acep nerede?
Yayan gidersen kalırsın Tuzla'da piyade,içelim kahveyi iki orta bir sade.
Köftesine ve ayranın tadına doyulmaz,kapat gözlerini bana müsaade.
Okursun her köşesin'de tarihi bir yazı,çekilmiyor bu güzelin artık nazı,
Fakiri'de zengini'de bulur kendince eğlenceli bar'ı ve saz'ı.
tavernalar,bar'lar doldur'du sokak aralarını,Ortaköy sahilin'de entel magandaları
sazlar çalınır,kayıklar çekilir'di masmavi Göksu’da,unutulurmu o gizemli anları
sırtım'da darphane,gözlerimin önünde Gülhane,Saray Burnun'dan salınır endamlı gemiler
her köşen'de bir birin'den nadi’de mimar Sinan şaheseri eşsiz camiler
Beylerbeyi'nin saltanatın'dan,Çengelköy’ün bostan bahçelerin'den badem seçerken,
Başıbağlar'dan salındınmı? Babilin asma bahçeleri misali Bulgurlu’nun asma bağların'da güzel süzerken
Diyarbakır karpuzu elin'de Alemdağ’dan, Taşdelen’e pınar’ların suyu keserken
cuma namazını mimar Sinan şaheseri Sultanahmet Camisinin avlusun'da Ayasofya'yı seyrederek dinler'ken
gümüşten ince tellerin güzel kızların süsler hayalini Tellibaba'nın bağırın'dan
çayırın önü devam eder Beykoz'a erenler diyarına Hz Yuşa’nın kabrin'den
Piyer Loti'den seyretmek altın boynuz'u,Kanlıca'da yerken kaymaklı yoğurdu
Kimileri bağlar türbelerine kısmet ipleri,Eyüp Sultan’da umutlar korkut'tu
Sanki senin uğuruna yapılmış denizin ortasına eseri sanat kulesikız
Karşılıklı birbirlerine kur yapar Hisarın'da boğazı kesen aykız
Zümrütü Anka kuşu müjdeliyordu,Fatih Sultan Mehmet efsaneyi fetihedecek
Tarih yazan yüce Atamız’dan insanlığa yadigar gençlerimiz vatan gibi bekleyecek
sultanların diyarı yedi düvel yedi tepe efsane
İstanbul.
A Takımı Milenyum Şairler Grubu
(Kurucu Üyesi)
Dr. İbrahim Necati Günay
Saygılar.....
Allah mağfiret etsin merhum Aziz nesin vardı. O ünlü sözlerinden birini zikretmek istiyorum: ''Türk halkının %90 salaktır.''
O ünlü sözün üstüne biraz mülahaza (düşünce_düşünceler) yapmak istiyorum.
Kendisine bu soru sorulduğunda cevabı çok mantıklı olmuştu.Buydu cevap;'' Mecliste bir karar açıklanırken çoğunluğun sözü geçer,hayır cevapları çoğunluk olan evet cevabının yanında evet sayılır.'' demişti yani hayır cevabının pek bi anlamı yoktu,çoğunlukta olan evet cevabının yanında. Bu sebeple azınlıkta olan zeki,aklı başında türk halkı da doğal olarak salak oluyordu.
Evet bu mantık bir bakıma doğruydu ama mantıksızlık mantıkına yada yarım mantıka yada taraflı mantık ilkelerine uygundu.
Bu düşünülmemişti:''Birilerinin teröristi başka birilerinin özgürlük savaşçısı olabilir.''
Ne olurdu yani o güzelim mısralarda o isimler kullanılmasaydı...
Bu yazdıklarım enfes şiirin sahibi Ayşegül hanıma değildir. Bu yazılanlar başka bireylerdende tepki toplayan ''y'' harfi eksik Hadi Kamil isimli şiiredir.
bence ,harika bir şiir, HARİKA DA BİR ŞAİR, o kendine hiç şairim demese de, bakın ben de Ayşenur YAZICI 'dan bir şiir sizlere tavsiye ediyorum mutlaka okuyun derim....
Mustafa KÜLÜNK (quadrum)
ADIM GÜL,SOYADIM 'SOL' BENİM
Talan edilmiş bir bahçenin
gonca açmadan güzü bitmiş
gülüyüm ben...
...çiçeğim yere bakar
...dalım göğe!
saydım, tam 46 bahar
46 kış geçti böyle...
ne yağmur yıkadı beni
ne güneş kuruladı
kuru kavgaların tozu kapladı sapımı
bir de yorulmuş terlerin tuzu...
kurudum...huzur gelmedi!
...ben yağmuru özledikçe
...suyun ihanetini gördüm
...nefes verdim ince, narin
önümde asmalar kördüğüm
...matem tuttum cenaze çelenklerinde
...ve gelin çiçekleriydi söktüğüm
ağır bir yapraktı itelediğim
tâkatını çiğden alan
ne gün gördüm,ne öldüm
...gül olmayı haketmek için gülüm,
ben kaç tomurcuğumu açmadan öldürdüm!
Canım güneşim benim
13 yaprak döktüm senin için
yine de kalkmıyor başım topraktan
...ah, bir bilsen,
bir bilsen ki yas getiriyor zaman
şu kıyamet tekeri çarktan
beni,söküp köklerimden
dikme boşuna saksılara
...ağlarken hele..
hiç görme kaybol..!
çünkü 46 katmerden sonra
adım GÜL değil artık benim...
...ama soyadım doğduğumdan beri 'sol'....
Ayşenur Yazıcı
ben susayım. siz konuşmaya devam edin
Bu şiir ile ilgili 63 tane yorum bulunmakta