1.ELIZABETH BARRETT’TAN İKİ ŞİİR.
PORTEKİZ'DEN 38İNCİ SONE
Beni ilk öptüğünde yalnız, yazı yazdığım bu elin
Parmaklarından aldı öpücüğü;
Ve o zamandan beri elim daha beyaz ve daha temiz,
Dünya-selamlarına cevap vermekte yavaş, melekler
Konuştuğu zaman “Aman dinle’yle,” çabuk.
Bir yüzük takamazdım oraya Ametistden, daha güzel görünen,
O ilk öpücükten. İkincisi birincisini geçti yükseklikten ve
Arayıp bulmaya çalıştı alnı ve kaçırdı yarısını,
Öbür yarısı saçın üstüne düştü. Hediyenin ötesindeydi o!
Kutsal aşk yağıydı, aşkın kendi tacı,
Önde gelen günahlar temizleyen tatlılıktan.
Üçüncüsü dudaklarımın üzerinde katlandı
Mükemmel mor hâliyle; o zamandan beri, gerçek olan
Gururu duydum ve dedim, “Benim Sevgilim, kendimin.”
Çeviren: Vehbi Taşar
Not: Eğer dördüncü ve beşinci öpücüklerin nerelere konulduğunu merak ediyorsanız,
şunu söylemek gerekir ki bu şiir 19uncu yüzyıl İngiltere’sinin kabul ettiğinden
daha fazla açık saçık yazılmıştır. Nitekim, 1845 yılında, bir buçuk sene sonra evleneceği
şair Robert Browning için yazmış olduğu bu 44 tane sone’yi, Elizabeth Barrett,
kendi kocasından bile, evlendikten 3 sene sonrasına kadar saklamış,
ve ondan sonra bile ancak kocasının ısrarlarıyla basılmalarına razı olmuştur.
Yalnızca 55 yıl yaşayan Elizabeth bu aşk evliliğini,
o zaman çok geç kabul edilen 37 yaşında kendisinden 6 yaş küçük olan bir adamla
ve kendi babasının çok kuvvetle bu evliliğe karşı gelmesine rağmen yapmıştır.
Evlilikten sonra babası onu evlâtlıktan reddetmiş ve bu yüzden evlilik hayatlarının
büyük bir dönemi İtalya’nın Floransa şehrinde geçmiştir.
Elizabeth orada 1861 de kocasının kollarında veremden ölmüştür.
Bu 44 sone Elizabeth’in aşk edebiyatına en büyük katkısı olarak kabul edilir.
Bütün bu soneler Petrarchan denilen ve o zamanlar İtalya’da çok kullanılan
ilk sekiz satırları abbaabba ve ondan sonraki 6 satırları cddcdd veya cdecde şeklinde
kafiyelenen mısralarla yazılmıştır. Bu kafiye tarzını ritim ve ses bakımından çok zengin olan
İtalyanca’da kolayca başarmak mümkünse de aynı şeyi İngilizce lisanında başarmanın
büyük bir hüner gerektirdiği söylenir. Doğrusunu söylemek gerekirse ben bunu
Türkçede başarmaya bile gayret etmedim. Bu şiirde kullanılan “mor hâl” deyimi
sanırım Ametist taşının rengiyle ilgilidir.
Saygılarımla,
Vehbi Taşar
SONNET FROM THE PORTUGUESE
XXXVIII
Elizabeth Barrett Browning
First time he kissed me, he but only kissed
The fingers of this hand wherewith I write;
And ever since, it grew more clean and white,
Slow to world-greetings, quick with its 'Oh, list,'
When the angels speak. A ring of amethyst
I could not wear here, plainer to my sight,
Than that first kiss. The second passed in height
The first, and sought the forehead, and half missed,
Half falling on the hair. O beyond meed!
That was the chrism of love, which love's own crown,
With sanctifying sweetness, did precede.
The third upon my lips was folded down
In perfect, purple state; since when, indeed,
I have been proud and said, 'My love, my own.'
-
PORTEKİZDEN 43ÜNCÜ SONE
Seni nasıl severim? İzin ver yollarını sayayım.
Derinliğinde ve genişliğinde ve yüksekliğinde severim
Ruhumun erişebildiği yerlerin, göze gözükmeden
Var Olan ve Mükemmel Güzel.
Seni hergünün en gürültüsüz eksikliğinin
düzeyinde severim, yanında gün ışığının ve yanında mum-ışığının.
Seni özgür severim, Doğruya çabalayan insanlar kadar;
Seni safça severim, övgüden vazgeçerken onlar.
Seni arzuyla severim, eski üzüntülerimde yüklü duran,
Seni güvenciyle severim çocukluğumun.
Kaybettiğimi sandığım bir aşkla severim
Yitirilmiş azizlerimle beraber—Seni ömrümün bütün
Nefesleriyle, gülüşleriyle, gözyaşlarıyla severim! —Ve, Tanrı öyle istiyorsa eğer,
Öldükten sonra seni daha da iyi seveceğim.
Çeviren: Vehbi Taşar
SONNET #43, FROM THE PORTUGUESE
By Elizabeth Barrett Browning
How do I love thee? Let me count the ways.
I love thee to the depth and breadth and height
My soul can reach, when feeling out of sight
For the ends of Being and ideal Grace.
I love thee to the level of everyday's
Most quiet need, by sun and candle-light.
I love thee freely, as men strive for Right;
I love thee purely, as they turn from Praise.
I love thee with the passion put to use
In my old griefs, and with my childhood's faith.
I love thee with a love I seemed to lose
With my lost saints! -I love thee with the breath,
Smiles, tears, of all my life! -and, if God choose,
I shall but love thee better after death.
_________________
“Akrabalarımın maymun olması beni utandırmaz ama zekasını doğruları çarpıtmak için kullanan bir insanın soyundan gelmek (fikri) beni gerçekten utandırır.” T. H. Huxley
-
2.W.BLAKE’DEN İKİ ŞİİR
Melek
Bir düş gördüm bilmem neye yormalı?
Aklı kötülükle hiç çelinmeyen,
İyi kalpli bir meleğin koruduğu
Kızoğlankız bir kraliçeymişim ben.
Durmadan ağlıyordumm gece gündüz,
Gözyaşlarımı siliyordu o,
Durmadan ağlıyordum gece gündüz,
Gizleyerek içimdeki mutluluğu.
Kanatlarını taktı, uçtu gitti;
Gül pembesine çalıverdi gün;
Sildim gözyaşımı, korkularımı
Kalkanlarla mızraklarla donattım.
Çok geçmeden geri döndü meleğim:
Artık silahlıydım, gerek yoktu ona;
Uçup gitmişti gençlik günlerim,
Saçlarım ağarmıştı başımda.
-
Baca Temizlikçisi
Küçük siyah bir şey karlar arasından,
Bağırıyordu: 'temizlikçi! ' kederli bir sesle
'Söyle bana, nerede senin nnen baban? '
'Dua etmeye gittiler kiliseye.
Çimenlerde beni mutlu gördüler,
Gülüp oynuyordum karlar üstünde
Ölüm elbisesini giydirdiler.,
Bu kederli şarkıyı öğrettiler bir de.
Şarkı söyleyip mutlu göründüğüm için,
Sandılar ki bir kötülük yok yaptıklarında,
Şükretmeye gittiler,Tanrıya, papaza, krala,
Acılarımız üstüne cenneti kuranlara.'
William Blake'den şiirler.
Not, ikinci şiirdeki W.Blake çağdaşı baca temizlikçisi çocukların çok kötü koşullar altında çalıştırdıklarını söyler o günün İngiltere'sinde.
aynı şairin 'Masumiyet ve Deneyim Şarkıları' adlı kitabından şimdi gçirdiğim şiirler
Akın AkçaKayıt Tarihi : 29.2.2008 07:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
SAYGILARIMLA
TÜM YORUMLAR (3)