Geceye boş vermeli… Kaybetmek üzereyim kendimi, gözlerimin kapakları pense ile aşağıya doğru çekiliyor sanki. Gözlerim yarı açık, bir bulanıklık, bir şeyler sarkıyor, beyaz boyalı bir metale yapışık gibi duran büzüşmüş plastik torbalar. Bedenime doğru kollarımı sabitleyen şeffaf hortumlar… Hiçbir şey net değil. Ellerimde yapışık bir şeyler, hareket ettiremiyorum. Canım yanıyor, boynumu oynatamıyorum, çenemin alt tarafında bir baskı var, nefes alamıyorum, yarım, yarım oynuyor içime doğru giden veya çıkan bir şeyler, gözlerim, karartılarla bulanık resimler, bakar gibiyim. Aniden bir ses veya sese benzer bir şey…
__Geçti! …der gibi. Bak ben buradayım, buradayım ben… Diyor sanki …
Kapatıyorum gözlerimi, açarsam, görürsem kaybolacak sanki. İşaret parmağımı oynatmak istiyorum, işaret eder gibi, bir şeyler söylemek ister gibi. Bir, bir konuşabilsem, konuşsam bir kez diye dermansız düşünüyorum. Bir kez, ne olur bir kez konuşsam, sonra, sonra yumsam gözlerimi, hapsetsem içimde, tutsağım olsa, kelepçelenmiş gibi, gibi işte.
__Sen misin? Desem. Hiç ses vermese… Vermese, hayal bile olsa desem bir kez…
__Sen misin?
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,