Sen, imkânsızlığını bildiğim halde,
Keş kelerle yandığım
Gülüşlerinde hapsolduğum
Ağlayışlarında düştüğüm…
Biraz… Her zaman biraz daha bakmayı istediğim yüzüne
Yetinemediğim…
Her zaman taşıdığım umutlarını, izlerini içimde
Romantik bir film izlerken, seni onda bulduğum
Güneşe benzettiğim
Aydan kıskandığım, yıldızlardan kopup geldiğine inandığım…
Bir melek yaratıp, önünde secdeye vardığım
Ve hiçbir zaman, kaybetmeyi göze alamadığım
Bir gül kokusunda, bir sohbet sıcaklığında,
Bir hüzünlü şarkıda…
Bir terkedilmiş sokakta…
Sen… Adını bilmediğim bir caddede,
Adresini bilmediğim bir evde
Ve hiçbir zaman yanından geçmeyeceğim bir köprüde…
O köprü ki; kaç intihara şahit olmuş,
Kaç akıl düşünmüş atlamayı onun üstünden
Sen… Sivriliğini, büyüklüğünü, keskinliğini
Bilmediğim bir hançerde
Yazılan ve yazılacak milyonlarca şiirde,
Dar olan bir hapishane köşesinde, voltalar eşliğinde
Voltalara inat, özgürlüğün tadını çıkaran gökyüzündeki bir leyleğin,
Bir martının, bir güvercinin, simit peşinde koşan bir serçenin…
Kanatlarında, kanatlarındaki rüzgarda
Hiçbir zaman duymayacağım, duysam da hatırlamayacağım
Bir isimde, bir sözde, bir şiirde…
Ah… sen beyaz bir sakalın ardında İstanbul’un kokusuyla;
Çocukların bir zamanlar çember çevirdiği,
Gülüştükleri ve hâla duvarlarda yansıyan neşeli kahkahalarıyla,
Beyoğlu’nda, Eyüp’te, Fatih’te…
Suya yazılan bir aşk sözcüğünde,
Yıldızlara çizilen şekillerde, yazılan isimlerde
Ve her zaman…Her zaman içimde, gözümün önünde kalbimde ve aklımdasın (sakın unutma)
Kayıt Tarihi : 8.1.2008 23:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
UNUTMAYAN VE UNUTULMAYANA SEVGİLER!
TÜM YORUMLAR (1)