ne unutur,
ne kapatıp gözlerimi hatırlamak için zorlarım kendimi
bilirler turuncu yollarda ümitsizce yürüdüğüm;
sefil urbam ve hiçliğimi yandaş edip yanıma
öyle rezil ve gözünde rüsva nice ahval halinden
böyle perişan çekilirim kendime....
bende bilirdim fiyongu takıp ütülü gömlek üstüne
duvarı granit, mermer bir merdivenden kayarak!
her kapıdan sütun gibi bir avrat ve ardında hizmetçiden
eyvallah alıp öpüşe öpüşe çıkmayı
ceviz bir kapının eşiğinden o lanet olası
aşağılık dünyanızın içine.
içine sokup çıkartmayı çomak gibi dilimi
yine tutamadım....
lanet olsun! ben hep insandım!
insan sandığım, sandığım o hayvanların için de
sandık dolusu ihanet! alçalık ve rezilliğin pazarında
ne mallar varmış! satılık! sat sat bitiremediğin
satan puşt! alan puşt!
ulan bende şahit oldum ya...
bende puştun puştuyum gözlerimde hicap
gönlüm de derin bir yara
ne unutur, ne unutabilirim!
bu rezilliğinin! alçaklığının! ihanetinin!
bu papyonlu, bu fiyonklu ve smokinli
şerefsizlerin hesabını gel de ver mezarda yatana.
Kayıt Tarihi : 20.12.2015 18:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!