Bende Gözlerini Unuttun

Selahattin Yetgin
1613

ŞİİR


34

TAKİPÇİ

Bende Gözlerini Unuttun

'Akrep kaçarken, yelkovan kovalar,
Güvercinler kaçarken, kartal kovalar
Yağlı kement gibidir oysa zaman.
Sevdadan kaçılmaz, aşk mutlak yakalar'..

Küçüksün sırma gözlüm, gözlerin çocuk bakar. Kirpiklerin, kumru duruşu. Körpesin, taze fidan dalı gibi, karışırsın ince bahar yellerine.Yüzün, gönlümün ülkesine eğilmiş bir düş soluğu, karışır gökte uçuşan yıldız kümelerine.
Alnımın ülkesinde, umutsuz bir deniz kızısın küçüğüm. Uykusuz gözlerin, suskun duruşların ve ay gibi yansıyışınla yürürsün içime, gülüşlerinle, ağlayışlarınla. Düşürdüm karanlıkta içimdeki saklı suretini. Bağışla, bağışla beni gelemedim düşlerine.
Giderken, bende gözlerini unutmuşsun yalnızca. Seni bulmak için denizler üstünde yürümüştüm oysa. Irmakları itip ellerimle, içimde kırılan ışık huzmeleri ile çizdim yolumu. Küçük sevdamın büyük yangını oldun sen, bir tutam öpüş için dizlerimdeki sızıyla sana, sana koştum.
Yalnızlık sürmüşsün dudaklarına yazık. Kavı bitmiş kibritmiş yüreğime çaldığın. Beklediğim acıymış, özlediğim acı bir yutkunuşmuş.Atardamarlarım parçalandı içime sen girince. Sen içime girince, sevda kuytularında bitmeyecek gecelere durdum, dönüşsüz kaldım sevda duraklarında.
Yüreğimi kanattığın o sedef kakmalı hançerle gidiyorsun şimdi. Rüzgârınla savruk kaldım buralarda. İnatçı maskeleri takıp yüzüne, ay ışığında tararsın saçlarını. Fosforlu gözlerinde kanlı gülüşler, içimde hiç yanıt bulmamış sorular, usumda tamamlanmamış nice şiirler duruyor oysa.
Şu örümcek yalnızlıklarla yuvarlanırken kozamın içinde 'Susmak da ayrılık değilmidir? 'diyorum. Türkülere belesem şu yeryüzünü, yine buluşurmuyum gülüşlerinle? . Akrep kaçarken, yelkovan kovalarmış, anladım. Yağlı kement gibidir oysa zaman. Güvercinler kaçarken, kartal kovalar, sevdadan kaçılmıyor sırma gözlüm, aşk mutlak yakalar.
Bütün renkler aynı anda kirlenir küçüğüm. Yüreğine ektiğim çiçekler büyüyünce bahçende, ayrıntıları da dikkate almayı öğreneceksin. Arabesk şarkılarda nasıl ağlanır göreceksin. Tanrılar sevdanın kapılarını açınca değişecek, işte o zaman hep kovalayan olacaksın. Denizlere korkularını anlatacak, her sabah düşlerini yorumlatacak dostlar arayacaksın.
Susma; halâ içimdesin işte. Bir hançersin yüreğimi kanatan. Karıştırdın içime beni yakıp köz eden soluğunu. Seni sevdim, dağ-taş yürüdüm, karanlık yollarda sürdüm izini. Ay süzmesi gözlerine, gül dudaklarına vurgunum halâ. Lâmbamda gaz, ateşimde kinin, yorgun yüreğime dermansın. Sen, sevgiyle büyüyen şu gönlüme, fırından yeni çıkmış sıcacık bir somunsun.
Hem acıyım, hem acının ilacıyım ben. Dilimden dökülen matem sevişmelerinde küllerimin esiriyim. Yankım sana ulaştığında kızgın damarımdan dökülen kanlardır beklediğin. Çürümüş nilüferlerimde yankılandı sesin. Korkular kesti yolumuzu, gurura vurdurduk kendimizi.
Sözüm bitmedi sırma gözlüm. Avuçlarımdaki sıcaklığın halâ gitmedi. Fırtınan betermiş anladım. Ne kadar kaçarsam ıssızlara, savurdu beni yüreğinin kutsal limanlarına. Anlamsız kaçışlarla gölgeni silemezsin. Yüzün, ellerin, gözlerin ve sevdanla saydam bir göl'sün bende. Seni sevdiğimi toprağa söyledim, rüzgâra söyledim, kuşlara müjdeledim. Ulaşınca sularına sevdam, sende akacaksın şu ülkemin masmavi denizlerine.

Selahattin Yetgin
Kayıt Tarihi : 7.7.2005 14:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Selahattin Yetgin