Bayram Kaya - Bence İki Utancın Tekrar E ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Bir yansıtılma ya da yansılama, bir benzetileme, bir örnekseme olan, bilinçli bilinçsiz taklit, adeta batı taklidi olarak, aşağılama ve küfür haline getirilerek; vurun abalıya dercesine bir değersizleştirme sorumsuz duyarsızlığı yaratılmıştır. Elinde hiçbir akıl koyuş ve üretiş gelmeyen kesimlerin, güya zeka pırıltısı ortaya koyuşlarının, bir meydan okuyuşu gibi olup çıkmıştır! Ya da, şu da bizim insanlığa armağan örnek kıldığımız taklit edilirliklerdir, diyecek bir çağdaş somutluğu örnek koyamamış oluşumuzun, ezikliğinin, dile vurum şeklidir. Ki ben bu çizgide olmaya bile eyvallah derim. Çünkü bu bir eleştirel süzen var oluş bilinç halidir. Bir kendi kendini dinleyiştir.

Batılılaşma, önde olanla geride olanın, var olanla yeni doğanın, şeriatla neşriyatın, nasla deneysel felsefenin, gözleme, araştırma ve incelemeye dayalı, çözümleyici ve bireşimsel metotların kıyasıya giriştiği bir kavgaydı. Yani aydınlıkla karanlığın savaşıydı. 1450'lerde matbaa ile Avrupa’da bilimsel bilgilerin ve felsefi gelişmelerin, ucuz ve hızla kitap basımlarıyla bilgilerin ülkelerden ülkelere ve çok sayıda kişilere ulaşır olmasının yarattığı toplumsal etki ve depremlerle, ışıyan batı; aydınlanma sürecine girerken Dünya, Avrupa’nın bir çok halk hareketlerine imza atışına tanıklık ediyordu. Bu teknolojinin ahlakı ve zaferi idi.

Oligarşi, monarşi, monark yönetimler, kutsal krallıklar ve derebeylikler yerle bir olurken, kilise kabuğuna çekilmeyi yeğler olacaktı. Tabiî ki yüzyıl sürecek kanlı dinsel savaşlar sonunda. Bu uyanışla yerinde oynayan taşlar, bu uğur alınmış yollar, Avrupa’da yerli yerine neden sonra oturacaktı. Astronomik gelişmeler, dinsel saltanatların taç ve tahtını yerle bir edecekti. Artık Dünya’nın düzeni, yeni düzendi. Endüstri devrimi de denen, buğu gücünün sanayide kullanıldığı, yepyeni bir üretim ve paylaşım tarzının belirdiği, tarım serf ve köleliğinden sanayi işçiliğine (yeni ve biçim değişmiş köleliğe) geçilmişti. Dünya grevlerle tanışmış, tarım alanlarının dokuma sanayisine yapağı üretimi sağlayan koyun otlak alanlarına dönüşmesi gibi, çok farklı sorun, olay ve gündemleri tartışır yaşar olmuştu.

Tabii ki Osmanlı bunlardan, genel olarak, seyirci anlamazlıklarla bihaber olacak 17. Yüzyıl padişah yetkilerinin şeyhülislam fetvalarına göre geriletildiği tam bir teokratik devlet yönetimine dönüşecekti. Artık Osmanlıda her devlet işi “”eşref saatine “” göre şeyhülislama sorulup, yetkilenilip yapılır olacaktı! Hatta Avrupa’nın bu akıl almaz gelişmesini anlayamayan zayıf ve basiretsiz bazı yöneticilerini, şeyhülislam; buradaki yöneticilerin çok güçlü cinlerinin olduğuna padişahı ikna edip, o yöneticilerden padişahın cin isteme zavallılaşmasına yol açacaktı. Osmanlı etkili ve yetkilileri Dünya’daki bu gidişi, özel olarak tanda Avrupa’daki konjonktürü, böyle okuyaraktan şeriata sıkı sarılaraktan kendini güya daha bir sağlama alıyordu!

Tamamını Oku