zaman eğeleyip yelelerinde
zamansız fırtınalarda yıl öğüten
güneşi kıskandıran sevda göklü gün getirdiler
biçilmemiş buğday tarlalarından güz getirdiler
yanıp kor olan derviş dergahlarından
gümüş tenli köz getirdiler
leylayı aslıyı beatriceyi julieti karanlıklarda boğup
asırlardır yaşayan ışıl ışıl yüz getirdiler
bana verdiler
birleştirip hepsini bir kalıpta
sana yüz yarattım
doru taylar dörtnala geçtiler benden artan küllerden
yusufa rüyalarda yan dediler
haremlerde züleyhaya gerilen tüllerden
arzu dolu
nazara gelmiş ölülerden
sitem dolu
şehvet denizlerinin beyaz köpüklerinden
gizem dolu
venüsün afroditin gözbebeklerinden
yaşanmamış hayaller getirdiler
binbir gece masallarının gökkuşağına ulaşarak
binbir renkte göz getirdiler
bana verdiler
tümünü içiçe koydum
yüzüne göz yarattım
hükmü aşk süren çağlarda koşarak
doru taylar çağ kapatıp çağ açtılar
her çağda savaşlar açan
zümrüt madenler getirdiler
kömür dolu vagonlara yanaşarak
bir dolu siyah getirdiler
moğol yaylarında gerilmiş okları çıkararak
bunları boya dediler
gözlerine kirpik yaptım
rüzgarlara basarak
kurşun değdiren nazlı çiçekler getirdiler
uzak ülkelerin prenseslerinden nakış getirdiler
desen desen
kör eden akış getirdiler
doru taylar eğerlendiler
uğruna can akıtılan bakışları
yalınlayıp yüklendiler
bana verdiler
ekledim ucuca gözlerine bakış yarattım
kutsal ruhun kasesinde
mey değmiş ilk vaftiz ekmeğimi getirdiler
ol emrinin gölgesinde
süleyman tapınağında bana gizli güçler yüklediler
yüzünü gözünü bakışlarını ben yarattım
geri,kalanını yaratacaktım
doru taylarıma yem verdiler
Kayıt Tarihi : 13.7.2006 21:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!