1
Ben yandım!
Büyürken mukades çilelerle,
bir gülüş yaratıldı,
yüzüme konmak üzere...
Kırlangıçların peşine takılıp gitti aklım
bir yıldız kaydırdı
sağır çığlığım...
Heyhaaat!
Hayat!
Kaç tebessüm eskittik çocuk gözlerimizde,
dünyanın merkezi simit düşlerimizde..
Cocuktuk,
tabi ki daha basitti hayat
daha kestirme.
Yolunu kaybetmiş bir uçurtma
hüzünlendirirdi bizi
öylesine...
Keşke kurtarabilseydik kibritçi kızı,
ölmeden yetişebilseydik,
kibrit kutuları kalmasaydı
donmuş, cansız ellerinde...
Kuşlar başka kuştu işte,
gökyüzü başka bir mavi...
Ah işte çocukluk...
Körebe oyunları gibi,
elini dokundurup geçti...
Büyüdük...
Büyüdüm...
Ben yandım!
Kahkahalardan ateşlerle...
Her kahkaha biraz daha yanmakmış aslında
bir hicrana dökülen gözyaşına.
Umarsızca
ve kayıtsızca
ve hayasızca
gülmekmiş yanmak.
Hüzünlü bir sevdanın
son durağında
beliren bir mezar taşına...
Ben yandım!
Ocak soğuğunda
Şubatın on beşinde
karların üstünde...
Şehirler tüttü çıkmazlarımda.
Çıkmazlar doğdu yangınlarımda...
Mahşerde hesaba çekilmeden
yanmayı öğrenmeden
uğruna yaratıldı cennet belki de.
Belki de A'raf kapanan yaralarımın
altında...
Ben yandım!
Hayat yandı.
Zaman dona kaldı
çiseleyen yağmurlarda...
2
Ben yandım!
Ateş oldum,
denizlere yağdım.
Damla oldum,
okyanusa aktım.
Bakır renkli kamerin
sabahına uyandım,
deprem ertesi gibi.
Ölen, bedenler değildi bu zelzeleden.
Ruhlar ölmüş anladım.
Bedenler yaşadığı halde...
Ben yandım!
Zerdüştlerin bin yıllık ateşi
yaladı geçti saçlarımı.
Bir an bile inanmadım.
Ateşi de yaratan vardı çünkü...
Ben yandım!
Yoklarla varların karmaşasında karıştım
ve bu kaosa yavaş yavaş alıştım.
Sadece alışmalara alışamadım bir türlü.
Tüm alışkanlıklarımı başa sardım
Ve kahrederek yolladım
bütün kötü anılarıma.
Ben yandım!
Kudüs'te hüngür hüngür ağladım.
Mina'da şeytan taşadım.
Vatikan'da vaftiz ettim bütün rönesansları
sıyrılmadan islamdan.
Ben, bir olan Tanrı'ya inandım
Ve son elçisine uydum.
Her yoldan ayrı, birer yol buldum.
Her yol bir okyanusa, bir gökyüzüne,
çiyanlı bir toprağa,
berekete,
ateşe,
gölgeliklere açılıyordu...
Kafam karıştı.
Yoruldum.
Ben yandım!
Cehennemde değil ama
Mevlana'nın yüreğinde bazen,
Bazen Pir Sultan'ın başında,
Leyla'nın sicim gibi gözyaşında,
Züleyha'nın ilahi sevdasında.
Şems'in sekizyüz yıllık dostluğunda.
Bülbülün güle imkansız aşkında
Ben yandım!
Sustum!
Yazdım!
16 Kasım 2013
Zeynep Ünkaracalar
Kayıt Tarihi : 11.2.2019 23:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Amcamı ve dedemi arka arkaya kaybettiğim 2013 yılında yazdığım bir şiir. Amcam ve dedemle çok çocukluk anım var. Onları kaybettiğimde gerçek anlamda büyüdüğümü hissettim. Çocukluğum da mı ölmüştü şimdi? Onları çok özleyecektim. Peki onlar nereye gitmişti? Bu şiir o kadar çok şey anlatıyor ki. Çoğunlukla da gidenleri. Ölerek ya da terkederek ya da hayatın doğal seyrinde gidenleri, kaybolanları. Mesela çocukluğumu. Çocukken anneannemle okuyup sonrasında ağladığım tek masal olan Kibritçi Kızı. Şu an 30'lu yaşlarımdayım ve hala içimi burkar o masal... Bir de 15 Şubat doğumlu bir terkedeni... Bitti dediğinde gurur yapıp kahkaha atmıştım. Sonra da kalbimde onun mezarını kazmıştım. Onu içimde gömdüm ve kalbimde onun mezar taşını gördüm. Ölenleri ölmüş gibi anlatmadım. Çünkü onlar benim için hep yaşıyor. Şiirdeki o mezar taşı ölenlere değil gidene ait. Hepsi var bu şiirde. Daha bir çok şey... Diğerlerini de okuyanların yorumlarına bırakıyorum.
![Zeynep Ünkaracalar](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/02/11/ben-yandim-13.jpg)
kutluyorum,bana göre çok güzel anlam içerikli dizelerdi,
kaleminiz daim ola.
beğeniyle okudum
TÜM YORUMLAR (2)