Vaktiyle,
Amcam anlatır mıydı ne?
Yani ben yavru ağzı bol bir tuman giyende,
Öz masalımın kıyısında bir evde idim heral…
Melal melal bir meselde ilerleyerek;
Tek başıma yontardım kendi afakımı,
Aklımı kullanmak pek nasip olmazdı hatırama,
Ama ben bendim yine, Haco da Haco…
***
Sakalı bir kucak,
Saçları Konfüçyus misali uzun,
Ve parmaklarından su damlardı…
“Derviş amca…” diyelim ona hadi, “yapılan ne iş? ”
Bir devi vurur da işinin ortasında,
Aşil’i topuğundan…
“Kuru idim ıslandım” der belki de o münzevi,
Ve ardından ekler; “Sel beni neyler? ”
“Bulut oldum uslandım, yel beni neyler? ”
“O, eylerse güzel eyler…”
Derler ki kişi, eğer kendiyse işi,
Her yokuşu ya çıkar ya çıkamaz,
Dönüp bakamaz ardındaki yabana,
Bana ve sana, dikilir bir tek urba,
Ama ben benim yine, Haco da Haco…
***
Dedim ya,
Amcam anlatırdı diz dibinde,
Ah ile anlatır ve dövünürdü zar ile,
Ben ve Haco zor ile dinlemedeyken…
“Vay gidi dünya vay ki sana, boşmuşsun,”
“Kimine gülermişsin; hangırdamak işinmiş…”
Kimininmiş yağmurlarda ıslanan yırtık barani,
Belki de bir yabani giymiş urbay-ı sahtiyanı vaktaki,
Kimine de söylenirmiş bir garip türkü,
Kiminin yorganı yırtık,
Kiminin delikmiş börkü.
Kulak veren yok mu bu diyarda şu masala an için,
Keloğlan ne iş tutar, neler eyler şan için?
Bir kitap, her insan için…
Ama ben benim yine, Haco da Haco…
***
Kayıt Tarihi : 25.2.2014 06:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!