BEN VE AİLEM
Hayatta sohbetlerine doyamadığım,
tek insan,
sabah ezanıyla kalkardı
işe gitmek için hazırlanırdı
annemin telaşıyla ben de uyanırdım
ama hiç beli etmezdim
yorganın altında babamı izlerdim
kahvaltısını yaptıktan sonra,
çıkmaya hazırlanırdı
ben biraz ürkek
biraz da heyecanlı onu beklerdim
alıştırmıştı beni
her gün şafak vakti işe gitmeden önce
beni anlımdan öpmeye
ve ben istediğimi alır
o istediğini verirdi
anlıma kondurduğu,
küçük bir öpücük
beni dünyanın en mutlu insanı yapardı
daha çocuktum ama çok zengindim
çünkü mutluydum
babam işe gittikten sonra
mışıl mışıl uyurdum
mutluluk zengini dünyamda
sabah hiçbir şey olmamış gibi,
uyanırdım
Sabah gözümü açar açmaz
anneme ilk babamı sorardım
şimdi de öyle ya
annem biraz kıskanırdı
babamı mı benden
yoksa beni mi babamdan bilemiyorum
onların ilk göz ağrısıydım
annemin üzülmesine dayanamaz,
yataktan fırlar boynuna sarılırdım
yani ben işimi çocukken de biliyordum
ne şişi yakardım
ne kebabı
şimdi de yaptığım gibi
bunu bana babam öğretmişti
gün ağardıktan sonra,
sokağa çıkardım
annem cebime harçlığımı koyar
her ne kadar yok istemiyorum desem de
yan cebime koy gibi yapardım
O zamanlar çocuktum
bu işlerde çömezdim
kendimi kolay ele verirdim
yani ben işimi çocukken de biliyordum
sokağa çıkıncaya kadar,
annem beni sıkı sıkı tembihlerdi
arkamdan dua ederdi
biraz arsızdım, kavgacıydım
hırçın ve inatçıydım
bazen ya komşumuz
yada bakkal ali amca beni evi getirir
beni anneme şikayet ederdi
boynumu bükerek
ve sen beni sevmiyorsun,
kelimeleriyle başlayan cümlelerim
annemden ceza almaktan,
kurtarırdı beni
anne yüreği işte,
dayanamazdı mahsum bakışlarıma
yani ben işimi çocukken de biliyordum
akşama baban gelince,
o cezanı verecek diyordu annem
hemen koyulurdum plan yapmaya
babam sertti, ciddiydi
pek yüzüme gülmez,
ama beni çok severdi
yüreği yufkaydı
Anadolu insanıydı,
adam gibi adamdı, benim babam
pencerenin kenarına oturur
babamın yolunu gözlerdim
kafamda bin bir türlü fırıldak
ve babam görünürdü sokak başında
yalın ayak onu özlemişçesine
ona doğru koşardım
etrafıma gülücükler saçıp,
kendimi babamın kollarına atıp,
yüzünü öpücüklerde boğardım
alırdı beni koynuna
her zaman ki gibi en çok sevdiğim,
çikolatayı almıştı bakkal ali amcadan
olup biteni anlatırdım
birer birer babama
o zamandan beri dürüstlüğü ilke edindim
ve zararını görmedim
eve geldik
yemekteyken babam hatırını sordu annemin
annem başladı olup biteni anlatmaya
babam çaktırmadan göz kırptı bana
ben de ona...
iş olsun diye kızdı
suçu nedir diye sordu
komşunun çocuğunu dövmüş dedi annem
ama o başlattı dedim
ve sofradan kalkıp
annemin ve babamın ellerini öpüp,
özür dilerdim
her zaman yaptığım en iyi işi yine yapmıştım
ne şişi yakıştım
ne kebabı
yani ben işimi çocukken de biliyordum
ve aradan seneler geçti
yıllar çocukluğumu çaldı benden
mışıl mışıl uyuduğum,
mutluluk dünyam yerine
bir gençlik verdi
çocukluğumda yaptıklarımı
bazen yine yapıyorum
onlar çakmıyor zannediyorum
meğer her şeyin farkındalardı
şimdi anlıyorum
annem ve babamı
ilk günki gibi
çocukluğumdaki gibi
çok seviyorum.
Hayatta sohbetlerine doyamadığım,
tek insan, babama.
Devran Sinanoğlu 2
Kayıt Tarihi : 15.4.2019 22:03:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Devran Sinanoğlu 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/04/15/ben-ve-ailem-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!