Ben Toprağın Sinesinde İnsan Denilen Bir Canım,
Hem Düşünür Hem Severim Budur Taştan Farklı Yanım.
Her Maddenin Zerresini Bedenimde Taşıyorsam,
Ben Ne Bir Taş Ne Bir Ağaç, İnsanlığımla İnsanım.
Ben Topraktan Bir Canım Senin Gibi
Çiğnesen Ne Fark Eder Yolun Gibi
En eski yalnızlığımdır aşk benim
Gitgide büyüyen karanlıklarla
Ne zaman sevdiysem kavruldu tenim
Bir ateşin açtığı yanıklarla
Sabahı olmazdı çok gecelerin
Devamını Oku
Gitgide büyüyen karanlıklarla
Ne zaman sevdiysem kavruldu tenim
Bir ateşin açtığı yanıklarla
Sabahı olmazdı çok gecelerin
yıllara inat dillerde destan olmuş bu güzel eseriniz her zaman gönlümüzün tacı kalacaktır sayın gencebay saygı ve sevgilerimle alkışlarımla buda benden size armağan hancı şiirim hoşçakalın adnan çatalbaş
Hancı
aynı yolun yolcusuyuz yoldaşız
adem ile havvadansak gardaşız
çıkmış isek biz bir yola sırdaşıız
sırrın serrim ile girer mezara.
ağaç oldum meyve veren taşlandım
arsız imiş dost bildiğim yaşlandım
bazen hoyrat estim bazen uslandım
sırrın serrim ile girer mezera.
dünya handı hiç olmadım hancı
bazen tatlı yedik bazen çok acı
dostluk sırrım oldu,sevdam ağacı
sırrın serrim ile gider mezera.
12 07 2012
orhan gencebay ı sadece bir ses icracısı olarak ele almak bence yanlış...o toplumsal bir dönüşümün simgelerinden birisidir..sosyolojik olarak ele alındığında tıpkı kemal sunal gibi bir dönem sosyolojisinin turnosol kağıtlarından birisidir..Ve sosyolojik kapsamın içinde sanatın geniş kitlelerdeki temel algısına da ulaşmış olursunuz...sanatın en önemli şubelerinden hatta tüm sanat alanlarının kaidesi (altlık)olan şiir de elbet bundan payını alacaktır..
Türkiyeye modernizmle birlikte giren kamyon otobüs ve minübüs gibi yeni kültürlerin , kültürel aynasıdır gencebayın sesi...
Sadece bir güfte olarak bakmak yanlış olur...
elbette sesten, melodiden koparıldığında gencebayizm olmaktan çıkıyor bu kelime yığını..
ama bir şiir olaraktan çok , bir sosyolojik köşegen olarak ele alınması gereken bir fenomen : GENCEBAYİZM
bakalım...gün, neler gösterecek, günün askısına
çok değerli bir ses sanatçısı 0rhan Gencebey lakin günün şiiri olabilecek bir şair olduğunu düşünmüyorum.kurul biraz işin kolayına kaçmış gibi.fazla kafa yormak seçim yapmakla uğraşmak istemiyorlar sanırım.koskoca sitede nedense uygun bir şiir bulunamıyor. o kadar şair arasında ki bu sitede dahi çok güzel ederleri olan arkadaşlarımızın olduğunu zaman zaman sayfalarını ziyaret ettiğimiz arkadaşlarımızın olduğunu görüyoruz fakat kurul bir türlü göremiyor. kısır bir çemberde dolanıp duruyor,ya eskilerin gazellerine gidiyor yada araya bazen ünlü şairlerin şiirlerini sıkıştırıyor çok eleştiri alınca. veya anlaşılmaz imgelerle dolu şiir demeye bin şahit şiir diye paylaşımlarda bulunuyor.bazende böyle günü kurtarmaya çalışıyor.ne diyelim özlediğimiz o günler gelecek mi? bilemiyorum.
'SEVEREK AYRILANLAR...'
YILDIZ TİLBE: Gerçek aşkı yaşamak isteyen ne yapmalı?
Kemal KABCIK: Kişi “sensiz yaşayamam” dediği sevgiliyi arayıp bulmalı. Sonra, “sensiz yaşayamam dediği sevgiliden yoksun nasıl yaşanır, onu öğrenme yoluna gitmeli ve gerçeklerle yüzleşmeli.”
YILDIZ TİLBE: “Gerçeklerle yüzleşme” ile neyi anlatmaya çalışıyorsun?
KEMAL KABCIK: Değer verilen ve evlenmeyi düşündüğümüz sevgiliye ilk söyleyeceğimiz söz; “sensiz yaşayamam” demek olur. Biz insanları yaradan ALLAH’a ne zaman “sensiz yaşayamam” diye hitap edebildik, bunu düşünürsek, biz insanlar, asıl değer vereceğimiz makama gerekli ilgi ve alakayı göstermiyoruz. ALLAH’ı tanımadan kişi evlenirse; evliliği yürütemez.
YILDIZ TİLBE: Evliliğin sağlam temellere oturması için ne gerekli?
KEMAL KABCIK: ALLAH, kişinin olgunluğa erişmesi için, her insana ayrı bir eğitim programı geliştirmiş gibidir. Kişi eğitime önem verirse; başına gelenlere anlam verebilir. ALLAH, kişinin olgunluğunu sergileyebileceği olayları, insanın başına verir. Kişinin başına gelen olaylarda nasıl tepki verdiği önemlidir. Bir erkeği düşünürsek; ALLAH, kurulan evlilikte bazı problemleri evli çiftlere yaşatır. Kadın, vazifesini yerine getiremeyen bir kişi olabilir. Vazifesini yerine getirmeyen bir kadını düşünürsek; erkek eşine sert çıkışarak, dediğini yaptırma yoluna girebilir. Zor kullanarak yaptırım gücünü elinde tutan bir erkeği kimse sevmez. Kadın, dayak yememe düşüncesi ile söylenileni yapar. Oysa ki; evliliğin gerektirdikleri SEVGİ İLE YAPILMALI. Birbirimizin hatalarını OLGUNLUKLA KARŞILAYABİLİRSEK; doğru tepkiyi verebiliriz. Olgunluğu yakalamadan kurulan evliliklerin ayakta durması güçleşir. Evlilik bir işkence halini alabilir. Evlilik, çocukların hatırına yürütülmeye çalışılabilir. Olgunluk öğrenilebilirse; eşler arası muhabbete doyum olmaz. Eşlerden biri küçük hatalar işleyebilir. Yapılan hatalarda, eşlerin nasıl bir tutum sergilediği önemlidir. Yapılan hatalardan her iki tarafta ders alma yoluna girerse; evlilik korunmuş olur. Olgunluk yakalanmamışsa; evli çiftler birbirine kusur bulur ve sonu gelmez tartışmalara sebep olurlar. Sonu gelmez tartışmalar evliliği yıpratır. Olgunluğu yakalayabilmiş çiftler; yaşadığı olumsuzluklardan ders çıkarırlar. Kendilerine kural koyarlar, bilmediklerini öğrenirler. Bilmediklerimizi öğrenmemize vesile olan hatalarımızı bile sever hale geliriz. Hatalardan ders çıkarabilecek olgunluğa erişebilirsek; eşler arasında gözlemlenen kavgalara, hakaretlere sebep vermeden evliliği yürütebiliriz. Kendimizi, bir insan ile olan iletişimimizde geliştirebilirsek; aynı iletişimi başkasına da uygulayabiliriz. Evde, problem çıkaran bir çocuğa nasıl müdahale edilir onu da öğreniriz. Evlilikte birbirimizi anlayabilmek için çaba sarf etmeliyiz.
YILDIZ TİLBE: İletişimde uzman olabilmek için ne yapmak gerekli?
KEMAL KABCIK: “SEVEREK AYRILALIM, AŞKA HASRET KALALIM. EĞER MUTLU OLURSAK YENİDEN KAVUŞALIM...” dizesi Orhan GENCEBAY’ın şarkısında geçmektedir. Bu dizenin anlamına erişebilmek için yaşamak gerekir. Biz insanlar; sabrı, sevgiyi, hoşgörüyü, affetmeyi öğrenmek için varolanlarız. SEVGİLİYE HASRET KALAN, ÖNCELİKLE SABRI ÖĞRENİR. YAŞAMIŞ OLDUĞU HASRET İLE; KALBİ YUMUŞAR VE AFFETMEYİ DE ÖĞRENİR. HASRETLİK YAŞARKEN; YAŞADIĞI OLAYLARDAN DERS ÇIKARMA UZMANI DA OLUVERİR İNSAN. YAŞANILAN HASRET İLE; ALLAH TANINIR VE ALLAH’IN İNSANI NASIL İMTİHAN ETTİĞİNİ DE ÖĞRENİR İNSAN. BU DÜŞÜNCEYİ SEVEBİLİRSE İNSAN; EVLİLİKTE YAŞANILAN EŞLER ARASI ANLAŞMAZLIKLARI ÇÖZEBİLECEK İLETİŞİM DONANIM İLE VE AYNI ZAMANDA ÇOCUK SEBEBİYLE YAŞANILACAK PROBLEMLERİ ÇÖZEBİLECEK İLETİŞİM DONANIMI İLE DONANIMLI OLUVERİR. YAŞANILACAK OLAN HASRETTE; KİŞİ KENDİNİ TANIR. KENDİSİNE NASIL DAVRANILMASI GEREKTİĞİNE MANTIKLI ÇÖZÜMLER BULABİLEN KİŞİ; KENDİSİNE UYGULANMASI GEREKEN DAVRANIŞ ŞEKLİNİ BAŞKA İNSANLARA UYGULAYARAK; HERKESİN SEVGİSİNİ KAZANABİLMESİ DE MÜMKÜNDÜR. HASRET ÇEKEN YÜREK, ZORLUKLARA DAYANIR VE BİR İNSANIN NE İSTEYEBİLECEĞİ KONUSUNDA KENDİSİNİ YETİŞTİRİR. KENDİNİ YETİŞTİREBİLEN İNSAN; İLETİŞİME GEÇTİĞİ HER İNSANLA BAŞARIYI YAKALAR. BAŞARI; İNSANLARLA ANLAŞABİLME, UZLAŞABİLME OLARAK ANLAMLANDIRILMALIDIR. BAŞARININ; GECELİK AŞK PEŞİNDE KOŞARKEN ETKİLİ OLUNABİLECEĞİ OLARAK ALGILANMSINI İSTEMEM. HASRETLİĞİ YAŞAYAN KİŞİ ALLAH’A SIĞINIR. HASRETLİĞİ YAŞAYAN KİŞİ; HAYAL KURMADA UZMAN OLUR. GERÇEKTEN SEVEN BİR İNSAN OLABİLMİŞSE; SEVGİLİNİN ELİNİ HAYALİ OLARAK TUTAR VE GERÇEKTEN ELİNİ TUTMUŞÇASINA MUTLULUK DUYAR. HASRETLİK ÇEKEN; KENDİ İÇİ İLETİŞİMİNİ GÜÇLENDİRİR. İÇ İLETİŞİM; KİŞİNİN KENDİKENDİNE KONUŞMASIDIR. HASRETLİK ÇEKEN KİŞİ SEVGİLİYİ HAYAL EDER VE “ŞU AN SEVGİLİ YANIMDA OLSA İDİ, ONA, (ŞÖYLE....ŞÖYLE....) HİTAP EDERDİM” DER VE AYRI KALSA BİLE; SEVGİLİ İLE HAYALİ DİYALOG KURAR. HAYALİ DİYALOG KURARKEN BİR DE BAKARSIN; DİL YUMUŞAMIŞ, DİL SEVGİ DOLU OLMUŞ OLUR. KİMBİLİR BELKİ DE ŞİİR YAZMAK BİLE DENENEBİLİR....
BEN TOPRAKTAN BİR CANIM
Yaprak olsam dalına
Işığına muhtaç bu can
Gül yanağa el değmez
Bakmaya doyar mı can
Toprak olsam ayağına
Suyuna muhtaç bu can
Hakkı HAKK’TAN iste
Gözyaşım yetmez sana
Kemal KABCIK
Bu şiir ile ilgili 24 tane yorum bulunmakta