Ben Toprağın Sinesinde İnsan Denilen Bir Canım,
Hem Düşünür Hem Severim Budur Taştan Farklı Yanım.
Her Maddenin Zerresini Bedenimde Taşıyorsam,
Ben Ne Bir Taş Ne Bir Ağaç, İnsanlığımla İnsanım.
Ben Topraktan Bir Canım Senin Gibi
Çiğnesen Ne Fark Eder Yolun Gibi
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
öncelikle şunu söylemeliki,insanoğlu bir bütün olarak topraktan bir candır,çoğunlukla kafiye düzenine uyulamamış,ana temanım aşkmı yoksa farklımı olduğu tam olarak anşaşılmamakta.
yinede yazarı GENCEBAY'a saygıyla..
...........
................
........CANLI VE CANSIZ HER SEY,
HAVA , ATES , SU ve TOPRAK´ TAN VARLIK !
*[email protected]
.....AMA,
AMA ISTE::::::::
AMASI VAR !
Attilas Yalcin Tülü
Bütün kelimeler büyük harfle başlamış,esbabu mucibesini bilen varsa açıklasın ki bizde bilelim.:)Selam.
Orhan Gencebay müziğini i şarkı sözlerini de düşünerek üç dönemde inceleyebiliriz:
1-1968-79 arası dönem: Bir Teselli Ver'den Yarabbim'e kadar olan dönemdir. Orhan Gencebay müziğinin asıl özellikleri bu dönemde görülür. Şarkı sözlerindeki aşk mecazi bir aşktır. Sevgili aracılığı ile allah, toplum gibi diğer muhataplarla konuşulur.
2-1979-83 arası dönem bir geçiş dönemi olarak nitelendirilebilir.
3-1983 sonrası dönem Orhan Gencebay'ın ve aynı zamanda arabeskin ikinci bir dönemi olarak adlandırılır: Bu dönemde aşk toplumsal sorunlarla içiçe geçen niteliğinden ayrılmıştır. Özellikle halk müziği ağırlıklı parçalarda görülen ve aşka toplumsal dekor yapan zulüm, hayat kavgası, yoksulluk, düzen bozukluğu, haksızlık, kula kulluk gibi sözcüklerin azalmasında, sonraları hiç kullanılmamasında, aşkın özele doğru çekilmesinde kendisini gösterir. Aşık olunan obje artık karşı cinstir ve düşünsel planda sorgulanmaya başlanır.
Nuray ve Burcu isimli iki kişi int3ernete astıkları sosyolojik çalışmalarında böyle şeyler söylemişler
ilgenmeye değer sözler olarak gördüm ve paylaştım ben de
burak diye bisey duymadiM muzik'te ama durak herhal/de 'es'ssss
hayret ya hù demeyin durun Yaratip duzduLer
usteliK ekmek asLanin agzindaNdir dediLer
kalmadi el koL koparip ter somurduler
gunduz demeden gece gun hergun
paçavraLarini okutturup dinlettirdiLer
..........efendiLim
..........
emeklerini soyaduklari kanlarini yudumladiklari emekçilere
dogmayacak mi gunes kuytu bu karanliklarin dehlizlerindeN
derseniz varin kendiniz gidin zang vurup bakiniz bir belleklere
artik yorulduk kovulduk er gidiste yolunduk diL/de tuy kalmadi
...ki
..........efendiLim
..........
eveli varim ebedi olacagim topraktan gelmis gidecek bir canim
dusunur tasinir on iki/mi çoktan kaldirmis feràset ile fikri-yanim
dunden bugune bugunden yarinlara surecek OL aliskanliklari'M'
yek bir ana ile babanin çiftlesmesindeN nesnesi oldum dunyanin
siz gibi o vede onlar gibi dusunen iki ayakli onura sevdali bir canim
çunku ben bir insanim guzele sevgiye àsk/adir mayalanmis er yanim
..........efendiLim
..........
uretilip gelinen fitne fesàt zul/dur egilip buzulen o su bunun kulu
yol insanligiN yoludur ki geçip etmez hàsà hàsà biat/çinin izi yolu
dolmus tasiyor dunyamiz mulk mal-çal Kal sever bas etmis çul/u
yuh.! sanat ve sanaatçi ismi altinda sanat ile zanaati pul eden dolu
..........efendiLim
..........
igrenç yon pusuLaLaridir fitne fesàt'in oldu olasi durur gosterir çolu
kir pas pislik ile tersten tersidir kurbagalarimizin kirletir kokutur golu
koruyup koLLayip dogayi insaniYla kurtaran OL insanligin onurlu dolu
kuçultuP aslindaN uzaklastirmanin matematiksel OZ yolu boludur bolu
..........efendiLim
..........
har vurup savurur emegin harmanindaN
çarpip çikarip topLayan sermayenin dolu
geçinip gider emerek kanimdan kanindaN
nehirler olusturmus 'deryasina/dir' formulu
..........efendiLim
..........
sanat zanaatçi dedik de aklim gitti bu ARA
hakki bulut orhan gencebay ferdi tayfurLara
ne oluyor nerdeler kirim mi geldi zanaatçilarA
ki piyasa terk edilmis tatlises gundes ortaçLara
degil degil ne birine nede olasi benzerleri olanLara
ki muhatap olup soz etmedik ettirmeyiz olmamisLara
biz biziz
ki bilmeyiz
kin tutmayiz
insan ogludur er insan sozumuzden ayrilmayiz
hàsà hàsà yermedik ki yerip etmeyiz ustelik yanayiz
misal olsun hani soz gelimi derler ya aktardik buraLara
iste...
.........efendiLim
..........
oyle ya besteler bestekàrLari ile sanat zanaatçilari ile
hain-ucube ilan edildi suruldu vuruldu yakildi ya bu ARA
yasliliktir iste ..unutkanlik olmasa da firsat bulup sinirden
sira-zaman bulup gelmiyor veya gelemiyor nedense akillara
..........efendiLim
..........
bay abdurrahman çelebi edilenLer bi basina hani koyunLar degil ki
asi bir o kadar/dA çelpeçuk ova ile OL dag keçiLerinin yoklugundaN
AT edilmis battikça çamura kalkip hep batan essekLer her defasindaN
sus ustune pusLenerek paLani KoLani Semeri NaL/Li NaL/sizLar tabii ki
..........efendiLilm
..........
sakiz ile balon/cu çerçiler neden ugramaz kaçar ki er meydani alanLardaN
ortadogu 1yani Asya 1diger yani balkanLara uzanir sozu IRAK/tir yalandaN
..herneyse
muzik
es
Nokta
Ahmet Refik Gundogdu
toprak/ta hayat su/da hayat hava/da hayat
dusun evvelà er isen bence sonra kalk yat
çol pazarinin modasi hayli oldu geçeli bak
sakiz balon satacagina deve sirtinda dusun
dur durul yaz yarat dunyada hayat var hayat
..........efendiLim
.........
gene
kimin elinde kimin boynundasin bakar misin teneke
tang-u du tung..tung-u du tang maL bu maL hereke
koyun var kuzu var koç var keçinin erkegidir teke
dortyol adana mersin degil burasi fethiye finike
..........efendiLim
..........
topraktan gelen can/im topraga gidecek er yan/im
sevgili Orhan Gencebay kusura bakmasın,şiirin ismindeki anlam yanlış.Topraktan olan canımız değil bedenimizdir.
Bedenimizse dünya hayatında canımızın hapsedildiği kafesidir.Yanlışım varsa düzeltiniz vesselam.
Şiirsel kaliteden çok,
müzikaliteye 100 üzerinden 85 puan.
Yiğidi öldürürüm ama hakkını yemem. Orhan babayı severim. Lakin Her dönemde dinlediğimiz eskimeyen klasik bir şarkının güftesi işte. :)) Bu şiiri ben yazmış olsaydım eminim beni topa koyardınız..
Ahmet Erdem sana katılıyorum.
Bu şiir ile ilgili 24 tane yorum bulunmakta