Kasım poyrazları esiyordu gökdelenler semtinde, kemiklerimizin içinden geçercesine.
Hani o saçların darmadağın olup kelebekler gibi uçuşurken,
kimseler bilmez ya,
yüreklerimizdi
asıl yangın yeri…
Aylar oldu , her gece saat bir
ve üç
ve beş.
Defalarca yitip gidiyorsun gözlerimden
ve en güzel yerindeyken, düşlerimden.
Sen ;
Günde kaç defa resmine baktığımı biliyor musun,
En derinlerinden gülümseyen deniz gözlerine.
Ki, Çeşme sahillerinde ayak izlerin, silinmedi hala,
Yarım mandalinanın en nefis tadıyla…
Gözlerim kaldı gözlerinde .
Ve hala,
O gözlerin hep gülsün , ışıltısı ömre bedel.
Ben ;
coşkulu baharlar serpeyim dünyaya…
Mutluluğun hep sürsün , hayali cihan değer.
Ben ;
rengarenk ışıklar ekeyim yarınlara…
‘’O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler’’ demişti Can Baba yıllar önce ve yine eklemişti ;
‘’arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer ’’
Öğrendim sayende…
Şairlerle dost oldum şimdi,
ki şiirleri , varlığının izlerini taşıyan resimlerde…
Sana söylenecek sözler bitti , suskunluğumda sen varsın.
Sadece,
seni özledim.
Sana yazılacak şiirler bitti , yalnızlığımda sen varsın.
Sadece,
seni özledim.
Yağmur ;
yağıyor inceden,
susamış ve incinmiş çiçeklere.
Kaç bahar var açmayı unutmuş,
öpülmeyi,
derinden koklanmayı.
Değil seninle ,kendimle bile konuşamıyorum ya hala ,
ne derin ve dayanılmaz bir sessizliktir...
Sadece kendime mektuplar yazıyorum arada sırada ,
yalnızlıktan korkmak ne bilemma bir histir...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!