Ben seni bir sokak lambasının titrek gölgesinde düşündüm ilkin;
Biraz yorgundum, biraz da meczup!
Hani derler ya, “gönlüyle yolda kalanlardan…”
İstanbul usulüydü düşlerim,
Martılar bile bilirdi hâlimi.
Elimde tütün, dilimde yarım kalmış bir şarkı,
ne zaman seni ansam bir eski kelâm düşer aklıma:
“Aşk, bir devâ-i pür-derttir.”
Sen, bir sabah vakti, çay buğusu içinde
yüzünü görmeden sevdiklerimdensin.
Ben ki, her şiiri sana yazılmış sananlardanım;
bir vezin tutmaz, bir kafiye yerinde durmaz
senin geçtiğin mısrada.
Ne zaman bir rüzgâr esse ferace giydirilmiş hâtıralar çıkar karşıma…
Tenhâ bir hüznün kıyısında beklerim seni
birkaç yüz yıl önceden kalma sabırla.
Aaah, ey dil-rübâ, ne güzelsin sen,
hele susunca daha da güzel oluyorsun.
Lisanın sükûtuyla sarhoş olurum
gözlerinle mest…
Eteklerin rüzgârda salınırken
bütün sokak senin ayaklarının altına serilir!
Fakat bilmezsin, gönlümde ne kıyametler kopar her umursamayışında…
Ben seni bir defterin kenarına yazdım ilkin,
sonra sildim… sonra tekrar yazdım.
Her harfini sevgiyle, yani aşkla, biraz da umutsuzlukla.
Sana dair ne yazsam ya eksik kalır ya fazla;
Ya nâzım yetmez sana, ya da düşük kalır cümlelerim.
Hani derler ya:
“Hicranla muhabbet bir arada durmaz.”
Yalan. Ben seni hem severim,hem özlerim,
hem de unutur gibi yaparım bir sonraki mısrada.
Ama asla, asla unutamam!
Geçtiğin her kaldırım taşını ezberledim,
çünkü senin adımlarında bir nevi mukaddesiyet var.
Yüzüne her baktığımda divanlardan kopma bir beyt okur gibi olurum;
Sana her yaklaşışımda biraz daha uzaklaşırım kendimden,
esrarlı kokunda kaybolurum…
Ey sabâ rüzgârı gibi gelen sevgili,
adın geçmese de ağızlarda, bil ki gönlümde aşk ile anılırsın.
Sana dair ne varsa bir eski ebru deseninde gizli kaldı; ve ben her gece o deseni izleyerek
bir ömrü tüketirim.
Belki bir gün, bir bankta otururuz seninle
sessizce,
kelâmsız, ama kalbim konuşur seninle.
Ben sana bakarım, sen ise başka alemde;
Avuturum kendimi:
“O da bir zamanlar sevmiş beni...”
Ben seni, bir ihtimalin gölgesinde büyüttüm.
Bilmiyorsun.
Bir tebessümünle sabah ezanı arasında
kaç uykusuz gece serdim içime.
Gülüşüne tutundum yalancı bir bahar gibi açan,
her defasında biraz daha erken solan.
Sen, hiç sevmemiş gibi sustun bana.
Ben çok sevdim, gururdan sustum sana.
İkimiz de sustuk, ama senin sessizliğin vakarlıydı; benimkiyse alabildiğine mahcup.
Ben seni, bir cümleye saklanmış varsayım gibi sevdim.
“Belki o da hissediyordur…”
diyerek kandırdım kendimi.
Oysa sen, benim kalbimi bir kapı zili gibi çalıp geçtin…
Ne gelen oldun, ne de kalan.
Bir ömrü heba ettin yürüyüşünle…
Hiç bir iz dahi bırakmadan!
Hatam… tabi ki bendeydi.
Gözlerini doğru okuyamadım belki.
Belki de sen her şeyi söyledin bakışlarınla;
ben duymak istediklerimle doldurdum içimi.
Ne yapsam olmuyordu:
Her “ben buradayım” deyişim, içten ancak ezik,
senin “ama ben orada değilim” cevabına dönüşüyordu hiç konuşmadan üstelik!
Ey dilber-i bî-merhamet, bilmez misin:
Bir tek kelâmınla göğe uzanır gönül,
bir diğerinle yere serilir.
Senin sesin bazen ihya, bazen imha idi bana.
Ve ben, her seferinde seni temize çekerek
kendimi silmeyi marifet bildim.
Uğrunda diz çöktüğüm her duada
senin adını bir elif boyu uzattım;
belki fark edersin, belki bir “hayırdır” der,
kalbime dokunursun diye.
Ama sen, duaların kadim kıyılarında bile
misafir değildin gönlüme…
Sadece hayâlindeydin duânın.
Ben, bir hayalin izini süren keşmekeş…
Her ne vakit bir ihtimal doğsa içimde seninle ilgili,
ilgisiz boş bakışın gelir ve yıkar her şeyi.
Bilmeden, belki de bile isteye…
Çünkü bazen;
insan kendine taparcasına değer vereni küçümser.
Ben seni, bir ömrün mimarisine temel ettim.
Sen, ilk yağmurda un ufak oldun akıp gittin.
Ve ben hâlâ,
harabelerini şiirle tamir etmeye çalışan kalp ustasıymışım gibi didindim.
Yoruldum, kendi iyi niyetimin zulmetinde bittim.
Hâlâ, yalan olduğunu bile bile, bir ümit var içimde…
Zirâ insan,
kendine zulmedene bile inanacak kadar
çaresiz sevebilir.
Ve ben seni, her şüphede yeniden inşa edip,
kötülüklerini tekrar yıkıyorum içimde.
Belki bir gün, göz göze geliriz bir sokak köşesinde.
Sen gülersin.
Ben de…
“Demek ki bir zamanlar bir ihtimal varmış”
derim kendi kendime.
Sen yine fark etmeden geçersin.
Ama ben seni,
o gülüşün içinde sonsuza kadar saklarım.
Kayıt Tarihi : 17.7.2025 11:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!