Gecenin karanlığına inat, yüreğimin ışığında yürüyordum. Her adımımda seni arıyordum, gözlerimdeki yaşlar yolumu bulmama engel olurken bile. Kalbim, senin adını fısıldıyordu her atışında. Sen benim için bir umuttun, bir hayaldi belki de. Ama ben sana mecburdum, tıpkı güneşin doğuya mecbur olduğu gibi.
Rüzgarın tenimi okşadığı o serin akşamüstlerinde, yanımda olmasan da kokunla dolardı ciğerlerim. Senin varlığın, ruhuma işlenmiş bir nakış gibiydi. Her ilmeğinde seni hissederdim. Sen, benim içimde büyüyen bir çiçek, yapraklarının her biri yüreğimde filizlenen bir sevdaydın.
Yalnız kaldığım anlarda, düşlerimde seninle konuşurdum. Sessiz gecelerde, yıldızlara senin ismini fısıldardım. Gözlerimin önünde bile senin aydınlığın vardı. Sen, benim için bir deniz feneriydin; kaybolmuş ruhumun yolunu bulan ışık.
Mecburdum sana, çünkü seninle nefes almak, seninle yaşamak, seninle var olmak istemiştim. Senin gülüşün, benim baharımdı; bakışların, benim cennetimdi. Her sabah, seninle uyanmanın hayaliyle açardım gözlerimi. Her akşam, seni düşünerek kapardım kirpiklerimi.
ister hapisaneme, ister hastaneme gel,
gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,
şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte
Antalya tarafında ekinler seher vakti.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta