Ben seni sevdim,
Sevdim demenin yetmeyeceği kadar sevdim…
Kimsesi akşamlarda,
gözlerimi dikip seni gördüğüm,
ışığında aydınlanıp karanlığında kaybolduğum…
Mum alevinin gölgesinde yanacak kadar sevdim…
Gölgesinde oturduğum ışıktan kaçarken,
Yorulunca durup bir nefes aldığım zaman yolculuğumda sevdim…
Vaktimiz dardı ama ben seni zaten
geniş zamanlarda sevmek üzere terk edecek kadar sevdim…
Tarihle sevdim seni mesela, Coğrafyayla, Sanatla…
Ordusu Mercidabık’ta mutlak bir zafer kazanan Selim’in,
Yüzündeki mağrur ifadeyle dağıttığı ulufeden nasiplenen
Yeniçeri askerinin sevinci kadar sevdim…
Sevindim, seni sevdim…
Sevildim, seni sevdim!
Ben seni Mercidabık’ta sevdim, Dandanakan’da, Malazgirt’te sevdim…
Viyana kapılarına dayanıp da kaybeden ordunun,
Pişmanlık mı dersin, öfke mi, mahcubiyet mi…
Ben seni o askerin karmakarışık duygularla akan göz yaşında sevdim…
Büyük sevdim seni ben,
Çok sevdim demenin yetmeyeceği kadar sevdim…
Kar altında, donmaya yüz tutmuş parmaklarını ısıtmak için,
Odun kesen çocuğun evine dönüş yolu kadar uzaktan sevdim…
Üşüdüm seni sevindim,
Dondum, seni sevdim…
Her iklimde, her bitki örtüsünde ve her mevsimde sevdim…
Bir Temmuz akşamında yaşamak isteyip de kaçırılan günleri,
Bir Kasım Pazarında yaşayacak kadar sevdim…
Her takvimde, her saatte, Her an sevdim.
Gecenin üçünde sevdim örneğin, sabahın beşinde…
Anason kokulu bir masada oturup çakırkeyif,
Önünde boş duran bilmem kaçıncı kadehte kaybolan dudak izlerinde,
Arayacak kadar çok sevdim.
Aradım, seni sevdim…
Buldum, seni sevdim…
Felsefeyle sevdim ben seni, mantıkla, analitikle…
Descartes’in “Düşünüyorum o halde varım” dediği düşüncelerle sevdim…
Seni düşünüp var olacak,
Yokluk denizinde var olabilmek için seni düşünmek zorunda kalacak muhtaç sevdim…
Her şiirde, her romanda senden izler arayacak kadar,
Aramakla yetinmeyip bulacak kadar Edebiyatla sevdim seni…
Okuduğum, yazdığım alfabede hangi harfin kapısını çalsam…
Beni içeri buyur eden hep adın olacak kadar hoş bularak sevdim…
Hoş geldin, seni sevdim,
Sefa geldin, seni sevdim…
Mektuplar hep sana yazılmalı, şarkılar sana söylenmeli…
Baharda açan çiçekler örneğin, ilk sana görünmeli…
Yılın ilk karı düştüğünde Ardahan değil senin adın geçmeli ana haberlerde…
Senin adın verilmeli bence büyükşehirlerde en işlek caddelere…
Ben seni, çıkmaz sokaklarda sana varmak için adım adım yürüyen,
Yürüdükçe gözden kaybolan umutlarla sevdim…
Yürüdüm, seni sevdim…
Yoruldum, seni sevdim…
Bir matematiği yok seni sevmenin,
İstatistiği, algoritması yok… Düz, dümdüz sevdim…
Birle biri toplayıp iki etmediğini gördüğüm zamanlarda,
Gözyaşlarımı avucumda toplayıp,
sana gül yetiştirdiğim çam ağacını sulayacak kadar çok sevdim…
Ben seni bir çam ağacında gül yetiştirmeyi hayal edecek kadar isyankar sevdim!
Yürüdüğüm her yol sana çıkacak kadar kayboluşlarda sevdim seni,
Kayboldum, seni buldum…
Aradım, seni buldum…
Seni, sensiz gecelerde içtiğim her sigaranın izmaritine adını yazacak kadar sevdim.
Ben senin adını, adın geçmeyen şiirlere başlık yapacak kadar…
Adına kafiyesiz şiirler yazıp, seni sana anlatacak kadar sevdim…
Yazdım, seni buldum…
Okudum, seni buldum…
Zamanların ötesinde, zeminlerden münezzeh sevdim,
Hasretini vuslatından daha çok sevecek kadar büyük sevdim ben seni…
Her saat başında, her köşe başında,
Gözümden akan her damla gözyaşımda,
Ne yana dönsem, tam karşımda…
Gördüm, seni sevdim.
Döndüm, seni sevdim...
Kayıt Tarihi : 7.11.2022 16:04:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Ben sana aşık oldum..."
![Çizgili Mavi](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/11/07/ben-sana-asik-oldum-10.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!