Biliyorum; ama elimde değil söylememek... Bir gerçeklik vaat etmese de 'merhaba' deyişin... Yüzüme bakmadan konuşabilsen de elimde değil işte... Ben de bakamıyorum senin yüzüne...
Seni; 'elsiz' ezberliyorum! . Belki hiç dokunmayacaksın bana... Bir gülün yaprağına dokunur gibi dokunacağım ben... Sana değil; yine bir gül yaprağına...
Seni; 'dilsiz' tanıyorum! ... Seni ne zaman düşünmesem susuveriyorsun kulaklarımda... Senden özge düş, hayal yok! .. Sen duvarlarımda alışılmış bir yalnızlıksın... Konuşamıyoruz 'merhaba'dan başka kelime... 'Nasılsın'lar zoraki çıkıyor dudaklarımızdan... Duymuyoruz! .. Eminim...
Seni; 'kör' bilmek de işime gelirdi belki... Bir cam yansımasında ya da yağmurlu bir yalnızlığında yolculuğunun, dışarıyı izlemediğini varsaymak... Anlamsız bir bakışa, belki biraz da siyaha bürünmesi gözlerinin...
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman