Karanlığı severim
çatılardaki akşamın tüm ışıklarını söndürdüm
bir zamandan bir zamana
düş ürettim yalnızlığın içinde
aslında değil de
ben öyle sanıyorum.
Kendime yeni dehlizler buluyorum
ve dehlizlerin sessizliği üzerime yıkılıyor
gövdesi boşalmış ağaçlara sığınıyorum
aslında değil de
ben öyle sanıyorum.
Bir çınar gölgesinden ayrıldım
uzun uzun yağmurlardan geçtim
göç yolları kapandı benim için
aslında değil de
ben öyle sanıyorum.
Gece kabından taşmak üzere
unutulmuşluğun ihtişamıyla
ölüm karası bir dikenin
boyun eğişi eşliğinde
dolaşır bahçelerde
kaybolmuş kokusu çiçeklerin
içimde iki büklüm acı
yanağını erguvana dayamış
uykuda başı
aslında değil de
ben öyle sanıyorum.
Suskunluk taş olur
yalnızlık kokan köşesinde
su titreşir mavinin kuytusunda
yeşilin koyusunda yankılanır batan ikindi
aslında değil de
ben öyle sanıyorum.
Damla damla okşar acıları
kara çiy taneleri
gözyaşının magmasında
korlanır ninniler
sökemediğim gezgin ağrılar taşır başım
aslında değil de
ben öyle sanıyorum.
Dündü deyip geçemiyorum
ömrümün cepleri keşkelerle dolu
kimsesiz sonbahara talim ediyorum
aslında değil de
ben öyle sanıyorum.
Mevsimlerin ayrı ayrı sesleri olurmuş
bir anlaşılmazı taşırmışız içimizde
ve içten içe
kanarken hüzünle
elden gidermiş vakit
aslında değil de
ben öyle sanıyorum.
Kendimin kuyusundan çıktım
sözleri merdiven yaparak
eksiksiz koydum mezarımın üstüne taşları
şah damarımda saklanan sesle uyandım
tanıdık hem de tertemiz esintilerle ürpererek.
Kayıt Tarihi : 1.12.2021 22:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!