Ben orhan demirtaş Şiiri - Orhan Demirtaş

Orhan Demirtaş
455

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Ben orhan demirtaş

yakılıp yıkılmadan devranı âlem
……..ve sonu gelmeden cümle cihanın
ecel anında biri çıksa diyorum, Azrail’in girdiği kapıyı tutsa
ve ben, ey ilahi üç kez ipini alsam elime kaderin
üç kez bağışlasam geceyi, kendi zifiri zindanından azat etsem
üç kez görsem cemalini Cebrail’in, ondan muştusunu alsam yârin
dillerim lal, gözlerim ama bir şekilde belki,
öylece pervanesi olsam aşkın ve ateşin,
elleri gönül deryama değer mi ? Acep
onun elleri ki, yüz otuz sekiz tür meyveye bedeldir.
mucize kabilinde, bala, kovana, arıya bedeldir elleri.

şafak-sız gecelerim şahit, buğdayım, yulafım, çavdarım
zeytin ağacı şahit olsun, altımdaki toprak, Meryem ana
vurulup düşen yıldızlar, korkunun eceli, boynuma atılan ipin çığlığı,
gürültüsü rüzgarın, yazgısı kaderin, gökteki şimşeğin öfkesi şahit olsun ki,
Sade’ye olan sonsuz bir sevginin yeryüzündeki gölgesiyim ben

kırk fırın ekmeğe yemin olsun ki, ben Süleyman değilim,
Şah İsmail değilim, Yavuz değilim, Fatih değilim,
......Sultan değilim hiçbir saraya,
ben Orhan DEMİRTAŞ
bir dervişin ayak sesi, ermişin, kahinin, büyücünün nefesi,
buzun, ateşin, selin, fırtınanın ve nice çağların habercisi,
Sina’nın çölü, Sur ’un esi, Tur’un efendisi,
dünyanın mucizesi, eskicinin bile eskisi,
annesinin avuç ayası, duası, babasının dar eşiklerden geçen rüyası,
toprağın yeryüzü kokusu, umudu tohumun, eşin-kardeşin sızlayan kalbi,
dünya denen bir ormanın ağacı, koca okyanusların tek damlası,
yârin gönlünün kıymet ötesi, gözlerinin cennet bahçesi

yağmurdan, fırtınadan, tufandan, belki de bir çiğ tanesinden,
geçtim kendimden, ölümden, kor ateşlerden, masumiyetten,
ötelerin denizinden, tomurcuktan, gonca gülden,
…..tam oldum ben her şeyin eksiğinden.
tüm yasların istikbalinden, taze nice filizlerden, ecelden,
ben Orhan DEMİRTAŞ,
baştan aşağı düştüm yalnızlığın gölgesinden
yar, gökyüzü olan yanağında ve deniz olan adında senim ben
geçtim kendimden, derdimden, aklım bağıra çağıra sende.
yoksun ya, artık acının çoğu bir, azı da bir
ölüm nerede acaba, yıllar yılı kimin ayaklarında pranga,
ya umut, hangi derdin kalesine sığınmış ve kimi bekler.

canım nerede bilmiyorum bir hayli vakittir
oldum, piştim, gel ateşinde bırakma beni
benim için sonradan sokma akıl değilsin ki bir kaç adımda bitesin

gönlüm müydü ? yoksa yalnızlığım miydi ? seni bana bu kadar çok sevdiren, bilmiyorum.

lakin sensizim ya şimdi,
erlikler, ifritler, cümle karanlıklar artık nereden gelirse gelsin.
say ki keder bile olsan, değensin.
yoksan eğer, varsın sönsün üryan güneş,
yıkılsın gök kubbe, bir daha esmesin rüzgar,
inadına açmasın güller-çiçekler, ne gam
benim için seni sevmek dünyayı yüz defa fethetmek gibi bir şeydi zaten

caaannn, sevgi davranışın bir eseridir, unutma
her şeyin eceli var, zerre dahil, zelle dahil, söz dahil
an gelir toprak ölür, su ölür, hava ölür, sevgi kalır geriye.

ey sevgili, ey fotoğrafı en güzel olan
ey on köyü bir anda yakan harlı ateş gibi içimde yanan
sen bana gelinceye kadar hangi ağacın gölgesinde dinlendiysen,
dilerim o gölgenin ağacı sonsuza değin yaşar...

Sade'mmm, ey parsellenen alemden payıma düşen dünya varım
olurda bir gün sesini duysam, ona,
....gölgeni görsem, boynuna sarılacağım
........öyle çok özledim seni

Orhan Demirtaş

Orhan Demirtaş
Kayıt Tarihi : 31.7.2022 14:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Orhan Demirtaş