Ben öldüm.
Sessiz, çırpınmadan,
bir şiirin son dizesi gibi…
bir kadının içindeki çığlık gibi
göğsümde patlayarak öldüm.
Ölmek istemedim.
Ama yaşamak beni terk etti önce.
Yatakta değil...
Bir kelimenin ortasında düştüm.
Aşkın "a"sını yazarak...
Senin adını yarım bırakarak…
“Ben susarak öldüm.
Çünkü sesim sana ulaşmıyordu.
Aşkıma kulak tıkayan birine
kalbimi daha neyle anlatabilirdim?”
İlkin kalbim durmadı.
İnancım durdu.
Sana olan inancım.
Senin bana "bir gün gelir" demene olan o aptal umut…
Sonra ellerim üşüdü.
Göz kapaklarım düşmedi.
Çünkü son kez seni görmek istedim.
Bir mezar taşı kadar sessizdim.
Ama içimde
yüz bin kadın çığlık atıyordu.
"لقد ذهبتُ... لكنني تركتُ قلبي ينبض باسمك."
(Gittim… ama kalbimi senin adınla atan bıraktım.)
Cenazem oldu.
Geldiler.
Siyah giydiler.
Göz ucuyla birbirlerine geçmişimi anlattılar.
Kiminle seviştiğimi,
kaç kitap yazdığımı,
neden hep yalnız olduğumu.
Ama hiçbiri beni tanımıyordu.
Çünkü ben bir kadının iç savaşının adıyım:
Zena.
.
"Ben seni büyüttüm,
ama içindeki bu yangını hiç anlayamadım…"
Babam iç çekti.
Ama ağlamadı.
Çünkü o, güçlü olmayı
duygusuz olmakla karıştıran bir adamdı.
Kardeşlerim…
İkisi sustu.
Biri ağladı.
Biri bana mektup bıraktı:
"Keşke senin kadar cesur olabilsem abla…"
او مُرد اما صدایش در باد مانده.
دلهای زیادی را بیدار خواهد کرد."
(O öldü ama sesi rüzgarda kaldı.
kalbi hâlâ uykudan uyandıracak.)
Ve sen geldin.
Can şenliğim.
Bir gün geç geldin.
Ama geldin.
Siyah gömlek,
ellerin ceplerinde,
gözlerin cam gibi buğulu.
Beni değil, suçluluğunu izledin.
Diz çöktün.
Ve ağladın.
İlk defa.
Yalansız.
Sessiz.
“Tu hati, lê dereng bû.
Min mirî, lê dilê te heta niha jî zindî bû.”
(Geldin ama geç kaldın.
Ben öldüm, ama kalbin hâlâ beni taşıyor.)
“Post mortem, te vidi.
Et dolui, non quia mortua eram…
sed quia te amavi.”
(Öldükten sonra seni gördüm.
Ve acı çektim, çünkü ölü değil...
seni hâlâ seviyordum.)
.
Bir kadın mezarında bile anlatmak zorunda kalıyor her şeyi.
Oysa sen yaşarken sorsaydın,
anlatırdım.
Beni çok sevdin belki,
ama hiç tanımadın.
Ve okuyucularım…
Harflerim siliniyor.
Z— gitti.
E— yok artık.
N— ağlıyor.
A— susuyor.
ZENA diye bir kadın yok artık.
RU kaldı geriye.
Küller gibi.
Ruh gibi.
Gerçek gibi.
“Elle est morte.
Mais son nom flotte dans l’air comme une prière oubliée.”
(O öldü.
Ama ismi, unutulmuş bir dua gibi havada hâlâ asılı.)
Mezar taşıma bir tek kelime yazdım:
“Seninle öldüm.”.
Kayıt Tarihi : 6.8.2025 18:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
aşktan yananın aşka doymaması
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!